Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ağustos, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

“SULTAN ORHAN’DA BAYRAM SABAHI”

Şair Yahya Kemal Beyatlı’nın SÜLEYMANİYE’DE BAYRAM SABAHI adlı şiirini bilirsiniz. Bir bölümünü hatırlayalım: Ulu mâbed! Seni ancak bu sabah anlıyorum; Ben de bir vârisin olmakla bugün mağrûrum; Bir zaman hendeseden âbide zannettimdi; Kubben altında bu cumhûra bakarken şimdi, Senelerden beri rüyâda görüp özlediğim Cedlerin mağfiret iklîmine girmiş gibiyim. Dili bir, gönlü bir, îmânî bir insan yığını Görüyor varlığının bir yere toplandığını; Büyük Allah`ı anarken bir ağızdan herkes Nice bin dalgalı Tekbîr oluyor tek bir ses; Yükselen bir nakaratın büyüyen velvelesi, Nice tuğlarla karışmış nice bin at yelesi! … Ulu mâbedde karıştım vatanın birliğine. Çok şükür Allaha, gördüm, bu saatlerde yine Yaşayanlarla beraber bulunan ervâhı. Doludur gönlüm ışıklarla bu bayram sabahı.   Anadolu’nun Türkleşmesi ve İslamlaşması yolunda olağanüstü çabalarını gördüğümüz ORHAN GAZİ’nin de niyeti, “Anadolu gök kubbesi altında hoş bir sâdâ bırakmaktı”. Daha önceki yazılarımız...

YERLİ VE MİLLİ TOPLUM İNŞA EDELİM

              YERLİ VE MİLLİ: Yazar Mustafa Kutlu bir yazısında şunları yazıyor: “ Ülkenin yerli ve milli bir kültür politikası yok. Hatta herhangi bir politikası yok”. Bakın; EREĞLİ’nin YERLİ ve MİLLİ değerlerini (konusu TARİH olarak) yıllarca bu köşede dile getirmekteyiz. Yani YERLİ (bu kentin) ve MİLLİ (milletimize ve dinimize has) konularını bu köşede işlemekteyiz. Gerektiğinde YERLİLİK ve MİLLİLİK için tartışmalar içine girmekteyiz. Bugüne kadar YERLİlik gereği sadece KENDİ YERİMİZİN-KENTİMİZİN tarihi ile ilgilenmekteyiz. Haa; Heraklea adlı YERin değil, Bendereğli-EREĞLİ adlı, halkımızın YERİ ile ilgilenmekteyiz. MİLLİ olarak ise sadece Milletimizin, Anadolu’muzun, Selçuklu’muzun, Osmanlı’mızın ve Türkiye’mizin değerleri ile ilgilenmekteyiz. Bu yönde ilk ilgi alanımız; kentimizi (bizim YERimizi), Türk ve İslam beldesi yapan, bu uğurda emek veren kişilerdir. Bunun için de ORHAN GAZİ VE BİR FETİH adıyla kitap hazırladık. Yine, YER’imizin (kendi...

E(Y)CE ..!

ORMANLI’nın SİNİTLİ Mahallesinden olan Gazeteci Eyüp Bektaş, 14 Temmuz tarihli EYCECÜM başlıklı yazısında şunları yazıyor: “BEÜ Araştırma Hastanesine bir  ziyaret için gittiğimde koridorda duyduğum bir ses ile döndüm. Pencere dibinde genç bir kadın yaşlı bir kadına  “Eycecüm yavaş yavaş gidelim”  diyordu. Kulak kabarttım. Tekrar etti aynı cümleyi. Yaklaştım ve “ Eyce ne demek?”  diye sordum. “Bilmiyom. Böyüklerimize biz eyce deriz. Hemşirele de soruyalla valaha”  dedi. Gülümseyip,  “Sen Ereğlülü müsün?”  dedim. Evet ! Ormanlı’dan mış! Ormanlılı Pehlivanın geliniymiş. Dedim ki,  “Benim köküm de oradan.” Sonra  “Sana eycenin anlamını anlatayım”  diye başladım söze. -Eyce sözü yerel bir ifadedir ama Öz Türkçedir. Eyce sözü  Ece’den. Peki ‘Ece ne demek?’   Ece de, kraliçe demektir. Baktım dikkatle dinliyor. -Sen, bu yaşlı kadına  ‘Eycecüm’  diye seslenirken, aslında  ‘Kraliçem’  diyorsun. Yani;...