Bu
köşede tam olarak 130 haftadır, kentimiz EREĞLİ’nin yerel tarihi üzerine
araştırmalarımızı yayınlıyoruz. Bu yazımızın konusu, yerel tarih olmayacak. Ama yine yerelde
yaşadığımız sağlık sorunları olacak.
Bilindiği
gibi Ormanlı Beldesinde ikamet etmekteyim. 23 Ağustos Çarşamba akşamı saat 20
sularında, şahsıma gelen bir telefon ile kardeşimin trafik kazası geçirdiğini
öğrenir öğrenmez, olay yerine gittim. Olayın ilk 5-6 dakikası içinde kaza
yerine gittiğimde gördüğüm manzara ürkütücüydü. Kardeşim adeta yaşam-ölüm
arasında gel-git yaşıyordu. Ürkütücü manzara hakkında detaya girmek
istemiyorum. Fakat yaşadıklarımı
yazarak, aldığım ve alınması gereken derslere değinmek istiyorum.
1-112 ambulanslarının Kdz Ereğli ilçe
merkezinden Ormanlı Beldesine ulaşabilmesi için, en iyi niyetle 40-50 dakika
geçer. Belde merkezinden uzak köylere ise daha fazla sürede ulaşılabilir.
2014 yerel seçimlerinde, siyasi yetkililerin belde merkezindeki konuşmalarını
dün gibi hatırlıyorum: “en fazla bir
hafta 10 gün sonra Ormanlı’ya 112 ambulans merkezi kurulacak”. Bu bir vaat
idi.
2-Yukarıda
belirtmeye çalıştığım gibi yaşam ve ölüm
arasındaki insanın başında, ambulans beklemenin acısını yaşadık. Öyle ki
yaralı olan kardeşimi olduğu yerden kendi arabamıza bindirip hastaneye ulaştırmak
gibi bir niyetimiz de oldu ki “ben hemşireyim” diyen sese razı olduk. Neyse ki
ambulans geldi. Görevliler, hemen ilk müdahaleyi yaptı ve 25 km’lik yol
sonrasında Kdz Ereğli Devlet Hastanesine ulaştık.
3-Acil’de
yapılan muayeneler sonrasında durumun ciddiyeti resmileşti. Doktor: “hastanızın hayati riski var”
dediğinde tekrar irkildik. Doktordan hastamız hakkında detay bilgi
istediğimizde, beyin-dalak-kulak-yanak-kırılan kemikler vb birçok organda,
ciddi rahatsızlıklar olduğunu öğrendik.
4-Acile
gelen hastamız için, acil polikliniğine çağırılan bir doktor “hastanızın hayati riski bulunmakta,
dalağında bir ameliyat gerekebilir, kafatasında da kırıklar mevcut,
yapılabilecek bir ameliyat da sıkıntılı. Bunun için Üniversite Hastanesi gibi
daha teşekküllü bir hastaneye götürülmesi ve tedavisinin orada sürdürülmesi
yerinde olacaktır” şeklindeki tavsiye ifadeleri sonrasında “biz başka bir hastaneye nakli konusunda ilgili
işlemleri yapacağız, sizin de bu yönde diyalog içine girebileceğiniz kişiler de
olursa hastanın naklini hızlandırabiliriz” şeklindeki düşüncesi sonrasında
hemen telefonlara sarıldık. Bir umut diye.
5-Saat
22 sonrasında birçok yetkili kişiyi aradık. Talebimiz:
Bülent Ecevit Üniversitesi Hastanesine, hayati riski bulunan hastamızın 112 ile
naklini gerçekleştirmek”. Bu kadar. Ama bu o
kadar kolay ol(a)mayacaktı.
Telefonlarımız
ile birçok siyasi ve yetkili ile görüşüp yardım talebimizi ilettik. Bir kaçı
telefonumuza bile bakmadı, bir kaçı bir şeyler yapmaya çalıştı, bazıları da bir
şeyler yapıyormuş gibi yapmaya çalıştı. Maalesef bunları bizzat yaşadık. Bunları yazmaktaki amacımız “ateş düştüğü
yeri yakıyor” ve “el elin eşeğini türkü çağıra çağıra ararmış” atasözlerimizin
bizzat şahsımızca yaşandığını belirtmek için.
Yine o gece, Cumhurbaşkanımızın “YÜK
OLAN DEĞİL, YÜK ALAN” sözünün ne anlama geldiğini daha iyi anlamış olduk.
6-
Bu arada Zonguldak BEÜ (Araştırma) Hastanesinde yer olmadığı ve hastamızın Zonguldak’a naklinin
gerçekleşemediği bilgisini aldık. Ardından Yalova’daki bir hastaneye nakil
için gerekli işlemlerin sürdürüldüğü bilgisini aldık. Fakat Yalova adını
duyunca yine üzüldük. Çünkü, hayati riski bulunduğu belirtilen bir hastanın, bu
riske rağmen 5-6 saatlik bir yolculuğa sevkedileceği ortadaydı. Ayrıca hasta
yakınlarının gece yarısı 5-6 saatlik (bilmedikleri bir hastaneye) yolculukları
da cabası.
7-İşte
bu süreçte Milletvekilleri de dahil bir çok kişiden yardım talebimiz için
telefonlarımız durmadı. Gece 22 sonrasında gelişen bu süreç, bizi çaresizliğe
sevk etti. Saatler ilerliyor ve hayati
riski bulunan hastamız, acilden yoğun bakıma çıkarılıyordu. Çünkü, 112 ile
nakledilecek bir hastane aranıyordu. Saatler; 23, derken 24 durmuyordu ama hastamız naklini
bekliyordu. Bizler ısınan telefonlarımızın, kulaklarımızı ısıttğı saatlerde
müjdeli bir ses duymak istiyorduk. O müjde: Hastamızın Nakli..
8-Derken;
gece 24 sonrasında Kdz Ereğli Belediyesi Başkanı Hüseyin Uysal’ı aradım.
Kendisine “Başkanım kardeşim trafik
kazası geçirdi ve hayati tehlikesi var, şu an hastanedeyiz, 2-3 saattir
aramadığımız kişi kalmadı, birçok kişiyi aradık kimi ilgilenmeye çalışıyor ama
başaramıyor, kimi ilgileniyormuş gibi yapıp gıygıdı yapıyor, şu an
Cumhurbaşkanımızın telefonunu biliyor olsak onu aramak durumundayız” dedim.
Başkan Uysal, bizi dinledi ve gerekeni yapmaya çalışacağım, benden telefon
bekleyin dedi.
9-
Fakat saat gece 01 oluyordu. O arada çevremizde bulunan bir dostumuz, Sağlık Bakanlığının
184 hattını aramamızı istedi. Bir umut, mecburduk ve aradık. Tabii ki “bizimle kimse ilgilenmiyor” diye isyan
eden sesimizle. Hattın ucundaki bayan sabırla dinledi, hastamız ve
talebimiz hakkında bilgi aldı. “Dönüş yapacağız” dedi.
10-
Tam da bu sırada 01:05’te Sayın Başkan Uysal aradı. BEÜ’nde oğlunun çalıştığını
ve uyuyan oğlunu uyandırıp, bizim sıkıntımızın giderilmesi için yardımcı
olunmasını talep ettiğini ve oğlunun ilgilenmesi sonrasında BEÜ Hastanesine
naklimizin gerçekleşmesi için gereken işlemlerin yapıldığını, Ereğli’den
Zonguldak’a naklimizin gerçekleşeceğini belirtti. Fakat talebimizin
gerçekleşmesi için gece 1’de
görüştüğümüz Başkan Uysal’a ettiğimiz teşekkürün yetersiz kaldığını biliyoruz.
11-
Saat gece 1 buçukta Sağlık Bakanlığı 184 hattından bize dönüş yapıldı.
Telefonun ucundaki bayan yetkili, BEÜ Hastanesine naklimizin gerçekleştiğini
belirtti. Biz de bu nakil işleminde şahsi çabalarımız ile sonuç aldığımızı
belirttik. Sonrasında, “hadi biz şahsi girişim
ve çabamızı ortaya koyabilecek durumdayız, fakat bizim şahsi çabamızı
gösteremeyecek olan başka bir vatandaşımız aynı durumları yaşarsa ne olacak.
Bakın biz ilgilileri-yetkilileri arayabilecek, yardım isteyebilecek bir eğitime
sahibiz, ya bizim gibi olamayan başka vatandaşlarımız böyle bir durumda ne
yapacak, bu sözlerimi kaydedin ve ilgililere iletin” diye serzenişimizi
paylaştık. Sağ olsun, ilgili bayan “sizi anlıyorum” nezaketinde bulundu.
12-
(Perşembe) gece saat 2 gibi Kdz Ereğli Devlet Hastanesinden Zonguldak BEÜ Araştırma
Hastanesine doğru yola koyulduk. Yalova yol sürgününden kurtulma sevinciyle…
Zonguldak’a vardık, Acil’deki doktorlar gerekli tüm müdahaleleri yaptılar.
Derken, saat 2 buçuk gibi yine Sağlık Bakanlığı 184 hattından arandık.
Telefondaki kişi, bu kez “naklimizin gerçekleşip gerçekleşmediğini, tedavimizin
başlayıp başlamadığını” soruyordu.
13-Evet,
(akşamki kaza anından, yaklaşık altı saat sonra) DEVLETİMİZDEN BEKLEDİĞİMİZ
BUYDU. DEVLET, KENDİSİNE ULAŞAN YARDIM TALEBİNİN GERÇEKLEŞİP GERÇEKLEŞMEDİĞİNİ,
TAKİP EDİYORDU. Devletimiz ve Milletimiz adına; ÇOK MUTLU OLDUM.
Ne
demişti atamız Şeyh
Edebali: “İNSANI YAŞAT Kİ DEVLET YAŞASIN”.
NETİCE-İ TALEP: 1-
Yaklaşık 25 köyün merkezi olan ve 18.000 civarında nüfusu bulunan ORMANLI’YA
112 AMBULANS HİZMETLERİNİN sağlanması için sürdürülen işlemlerin İVEDİYLE
SONUÇLANDIRILMASI. 2- Birkaç yıl önce de yine buna benzer bir durumu çocuğum
üzerinden yaşadım. Apandist ameliyatı olması gerekiyordu ama Ereğli acil
polikliniğinden başka bir hastaneye nakil sıkıntısı yaşamıştık. Sonrasında
Zonguldak Kadın Doğum ve Çocuk Hastanesine naklimiz gerçekleşmişti. Bir vatandaş olarak (yetkililerden) talebim
o ki; (hayati riski olan bir hastanın) Ereğli’den Zonguldak Araştırma
Hastanesine naklinde, bu kadar zorluklarla karşılaşılmasının önüne geçilmesi.
ORMANLI BELEDİYE BAŞKANLIĞINA: Ormanlı Beldesi Sarıkaya Mahallesi Sanayi Caddesi yolu üzerinde bulunan SET-KASİSLER konusundaki sosyal medyadaki tartışmaları izliyorum. Neden kamuoyunda bu atışmalara-tartışmalara ve doğabilecek
çatışmalara imkan sağlıyorsunuz?
Düşüncemi belirteyim ki o hız kesici setler, İNSANİ değil. Hızla o
kasise giren (motosiklet ya da otomobil)
sürücüsünün, savrulup taklalar atması ve kaza yapması düşünülemez mi?
O setleri hangi vicdani duygu ile özel olarak diktiniz? 20-30 santimlik set, hızla koşan insana çelme takmak gibi değil
mi? Çelmenizle düşen ve ölümle burun
buruna gelen bir insanın, vicdan azabını hiç hesaba katamadınız mı?
O yüksek setlerin yapılması esnasında, bizzat Belediye personelinin
bulunması, doğacak tüm olumsuzlukların sorumlusunun Ormanlı
Belediyesi olacağını belirtmek isterim.
Ayrıca, Sanayi Sitesi Çöp
Alanına daha sonra değineceğim.
Sağlık alanındaki, olağanüstü iyileştirmeleri kimse yok sayamaz. Fakat SORUN KALMADI da denilemez. Çünkü hayati riski olan bir hastanın, Ereğli’den daha teşekküllü bir hastaneye nakli için 5 saat zaman kaybı yaşandığı ortada..
29.8.2017 15:19:54
Yorumlar
Yorum Gönder