Ana içeriğe atla

ŞİMDİ TAM ZAMANI

 

ALEMDAR ŞEHİDİNİN MEZARINI BULMANIN ŞİMDİ TAM ZAMANI

            Kurtuluş Savaşındaki ilk deniz zaferi, ALEMDAR’da elde edilmişti.

            İlk ve tek deniz şehidi Rizeli Recep Reis olarak kaynaklarda belirtilmektedir.

            Bu şehit; 27 Ocak günü gemiden alınıp Memleket Hastanesine (Devlet Hastanesine) götürülüyor. Ertesi günü defnedilmek üzere hastaneden alınıp, büyük bir kalabalıkla Bozhane yoluyla Yalı caddesinden geçilerek hükümet meydanına getiriliyor.

İskele Camiinde kılınan ikindi namazı sonrasında, Kdz Ereğli’de defnediliyor.

Yıl 1921.

***

            Ereğli’de her yıl resmi törenler yapılıyor. ALEMDAR’ın zaferi, kahramanlığı ve Şehit Recep Reis anılıyor.

***

            Ama bu anma törenleri ilk yıllarda 27 Ocak günü yapılırken; yıllar geçmiş bir bakılmış ki 9 Şubat’larda bu törenler yapılmaya başlanmış. Kimse de bu tarih neden değişti diye sormamış bile.!

            Neyse; biz sorduk da Kaymakamlık tarafından kurulan komisyon bu yanlışlığı düzeltti.

            ***

Asıl önemli olan ise Kurtuluş Savaşımızın denizdeki ilk ve tek zaferinin, ilk ve tek şehidinin nereye gömüldüğü konusu. Evet sıkıntı  burada. 

Şehidin MEZARI KAYIP.

***

Bu arada başka bir şehidimize gidelim. Kurtuluş Savaşımızın kadın kahramanı KARA FATMA. Onunla ilgili geçenlerde bir yazı okudum. 2013 (Sayı-304) Yeni Aktüel Dergindeki bir araştırmaya göre Kara Fatma’nın da mezarı kayıp.  İstiklal Madalyası da alan ve Teğmen rütbesi de olan Kara Fatma 1955’te İstanbul’da (Darülaceze’de) vefat etmiş.  Bahsedilen dergi haberine göre: “askeri törenle defnedildi fakat mezarı kayıp”.  İlginç…

*** Kurtuluş Savaşımızın kahramanlarının mezarları kayıp.

İşte bunlardan biri Rizeli Recep Reis. Bu şehidimizin de mezarı kayıp.

Kentimizin ve Türkiye’mizin ayıbı değil mi?

***

2014 yılında çıkarmış olduğumuz ORHAN GAZİ VE BİR FETİH adlı kitabımızda ilk defa bu durumu dile getirdik.

“ORHAN GAZİ VE BİR FETİH” KİTABINDA ŞEHİT RECEP KAHYA: Bu  kitabımızı hazırlarken, “2012’nin son aylarında telefon ile biri beni aradı. “Recep Kahya’nın oğlunun torunuyum, adım Muhsin” dedi.  “Recep Kahya’nın Ereğli’deki emeği savaşı unutulamaz” dedi.. Ve benden bir şey istedi: Alemdar’da şehit olan Recep Kahya’nın torunuyum DEDEM RECEP KAHYA’NIN MEZARI EREĞLİ’DE NEREDE” diye sormuştu.  İçime düşen hüzünlü bir sesle “Bilmiyorum ama soruşturacağım” dedim kendisine. Nasıl hüzünlenmezsin ki, adam şehit dedesinin mezarını soruyor sadece, bir Ereğliliye hem de.. Araştırmacı Yazar Can Canver’e sorduğumuzda “şehir mezarlığında” cevabını almış Muhsin’e de “tam olarak yeri bilinmiyormuş ama dedenizin naaşı şehir mezarlığına gömülmüş” dedim yine tatmin edilemeyen bir cevap üzüntüsü ile..














Sonradan şu iddiayı da duydum ama doğruluğundan emin değilim, ki o iddiaya göre, Recep Kahya’nın naaşı, bugün Cam Kafe olarak kullanılan mekanın çevresinde olmalı imiş.. Parkın genişletilmesi esnasında, nakl-i kubur (kabirlerin başka yere nakli) yapılmış. Bu duyum-ihtimal, “Olabilir” gibi geliyor bana. Çünkü Recep Kahya, denizde-gemide vurulmuştu, gemiden cesedi alınıp en yakın en uygun bir yer aranılmış ve o çınar ağaçlarının olduğu o güzel mekana gömülmüş olabilir. Bu anlattıklarım ihtimaller ama Ereğli’miz-Ereğli insanımız, o Recep Kahya’ya ahde vefasını bir şekilde sunmalıdır diye düşünmekteyiz.”

Yukarıdakileri 2014’te yazdığımızda bazıları “kent efsanesi” yazdığımızı belirtmişti.!

**** Biz bunları yazınca, gazeteci Eyüp Bektaş Ereğli Önder’de “Şehit Recep Kahya’nın Mezarı Kayıp” başlığıyla bir haber yapmıştı.  Haberde, mezarın Kaymakamlık Askeriye ve Belediye tarafından bulunması isteniyordu.

İşte o günlerde bir telefon aldım. Ereğli Kaymakamı İbrahim Çay’dan.. Mezarın nerede olduğunu sormuştu bana. “Efendim bunu zaten biz yeni yayınladığımız kitabımızda sorgulamıştık, medyadaki haberler kitabımız sonrasında yayınladı” diye cevap verdik. Sayın Çay’ın talimatıyla çeşitli araştırmalar da yaptık. Ama bir sonuca ulaşılamamıştı.

(Sayın Çay, kentimizden ayrılmak üzere iken son mesai günü 16:30’da yaptığımız bir görüşmede “seni unuttuk, hemen Numan Bey’e git, sana Başarı Belgesi yazsın” demişti de son imzasını bizim belgemiz üzerine atmıştı.)

*** Önceki yazımızda KENT MEYDANINA RECEP REİS ANITI yapılması talebinde bulunduk. Çünkü 2014’te yazdığımız gibi kanaatimizce şehit Recep Reis o günlerde Garipler Mezarlığı olarak bilinen yere defnedilmiş olmalı diye düşünmekteyiz. Bunu da yayınladığımız iki fotoğrafla desteklemekteyiz.

*** 9 Mart 2018 günü Ereğli’nin 1972 yılında yapılmış olan Terminal’i yıkıldı. Yıkılan alanda KENT MEYDANI projesi çalışmaları sürüyor.

*** Şimdi tam zamanı.. Neyin mi?.

Recep Reis’in mezar yeri tespiti ve “Şehit Recep Reis Anıtı” için..

Evet, yeni bir komisyon kurularak, şehidin mezar yeri tespit edilmelidir.

Eski Ereğli fotoğrafları ortadadır.

Her ne kadar 1930-40’lı yıllarda Hükümet Konağının önündeki-çevresindeki çirkin binaların istimlak edilerek meydanın açıldığı, şadırvanın kaldırıldığı belirtilse de Garipler Mezarlığındaki kabirlerin başka mezarlıklara nakillerinin yapıldığı belirtilse de şimdi tam zamanı. Neyin mi? Kurtuluş savaşı şehidimizin mezar yerini tespit etmenin.. Yıkılan şadırvanın önünde, dikili taşın dibinde şehit mezarını tespit etmenin… Unutulmasın ki Osmanlı döneminde denizcilerin mezar taşı olarak o taşa benzeyen taşlar dikilmektedir.! Şehir mezarlığında da benzer taşlar bulunmaktadır.

Ve, KENT MEYDANI alanı içine ŞEHİT RECEP REİS ANITI dikmenin…

Ve, Kurtuluş Savaşını genç neslimize anlatmanın tam zamanı.

Zaman neyi gösterecek bakalım. Bekleyip göreceğiz.



14.3.2018 16:01:31




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

EREĞLİ’DE (16.YY) OSMANLI DÖNEMİ ESERLERİ

  Kenan Ziya Taş’ın “16.YY’DA BOLU SANCAĞI”nı konu edinen tez çalışmasının 184.sayfasında, 1500’LÜ YILLARDA EREĞLİ VE CİVARINDA BULUNAN BAZI TARİHİ ESERLERİ SIRALAR. 1-*Ereğli Cami-i Şerifi: Nefs-i Ereğli’dedir(içinde). Vakıfları arasında 1676 akça nakit para ile bir çok çiftlik ve tarla bulunmaktadır. (Kaynak: KK TD 547, v 208a-209b.) ORJİNAL BELGEDEKİ İFADE:  KK. TD. 547 v 208-209: Karye-i Ereğli''de Halil ve Yazıcı oğlu Durmuş''un tuttuğu çiftlik ve Kethüda İlyas''ın tuttuğu çiftlik vakfiyet üzere mutasarrıf ola gelmiş Ereğli Camii hatip ve imam olanlara meşruttur deyu mukayyettir defter-i atik-i haliya Hatip Osman ve İmam Mehmed olduğu. 2-*Kilise Camii: Bendereğli Nahiyesindedir. Müezzinine yevmi üç akça vazife verilmiştir. (Kaynak: KK TD 547, v 214a.) İlginç ve de önemli olan ise, Osmanlı Arşiv Belgelerindeki SULTAN SÜLEYMAN CAMİİ adı, günümüzde yaşamamaktadır. Bu Caminin, bugün bulunduğu yerdeki adı ÇELİKEL CAMİSİ olduğu belirtilmektedir.. Aslen Ereğli’miz...

EREĞLİLİ KAŞİF UZUN MEHMET VE HACI İSMAİL AĞA

  Kasım ayının ilk haftasında kamuoyu ile paylaştığımız UZUN MEHMET adlı kitabımız çeşitli sorulara muhatap kaldı. Bu anlamda yaşadığımız bölgenin tarihi hakkındaki araştırmaları ile dikkat çeken   (hatta daha önce, Alemdar şehidi Recep Kahya’nın Rizeli olmadığı beyanına yönelik olarak yazdığımız “Şehit Recep Kahya Rizelidir” şeklindeki yazımıza alınganlık gösterdiği anlaşılan) Sayın Nihat Yasa 9 Aralık’ta “Uzun Mehmet’i Hacı İsmail Ağa mı zehirletti?” başlığı ile bir yazı yazdı ve bu yazıda bazı değişiklikler yaparak 22 Aralık’ta tekrar paylaştı. Sonrasında bahsedilen bu yazı Zonguldak’ta yayın yapan “Halkın Sesi” adlı gazetede de (31.12.2015) yayınlandı ki içeriğinde şahsımızın çalışmalarına da atıflar bulunmakta idi.. UZUN MEHMET KONUSUNUN SEYRİ : Zonguldak’ta 1932’de “ülkemizde kömürün kim tarafından ilk defa kim tarafından bulunup Padişaha kimin tarafından teslim edildiği” konusu hakkında bir komite araştırma yapar ve ülke gündemince ve resmi erkanca Uzun Mehmet adı kabul...

MAZHAR PAŞA VE EREĞLİ’DE OSMANLI ÇİLEĞİ

  Yazar Sermed Muhtar Alus, 22 Mayıs 1946 tarihli Akşam Gazetesinde ÇİLEK başlığı altında şunları yazar: “Çilek hala ortalıkta kıt. Boğaziçi çilekleri, Frenk çilekleri (çilek rengi) tabirinin çıkışı. Karadeniz Ereğlisi çilekleri… Çileğe dair birkaç fıkra.. Tarihe göre ÇİLEK..”         “…Öteden beri, meyvaların kibarıdır. İstanbul’un Boğaziçi topraklarında yetişenler dünya yüzünde rastlananların en nefisi, en aliyyülâlâsıdır. Vaktiyle derlerdi ki;”         “Arnavutköyü’nünki elde bir deste güldür velakin Çengelköyü, Beylerbeyi, Anadoluhisarı tepelerinin, Kuruçeşme-Emirgan-İstinye-Büyükdere sırtlarının hatta Beşiktaş’taki Hacı Hüseyin bağı ile Ihlamur bayırlarınınkini de yabana atmayalım; berikilerden aşağı değildir.”         “Bunlara  OSMANLI ÇİLEĞİ  veya Yerli Çilek adı verilirdi. Açık pembe renkli, harikulade kokulu, orta kıtada gayet de lezizdirler. Mayıs’ın haftasın...