Ana içeriğe atla

EREĞLİ FETHİ BİR İDDİA MI? İDDİANIN SAHİBİ R. ÇETİN Mİ?

 

“Seyahatnamelerde Ereğli-Uluslu İbrahim Hamdi Efendi” başlıklı yazısında Eczacı Sadun Duran her ne kadar Uluslu İbrahim’in, Ereğli’nin Osmanlı fethine dair görüşlerini paylaşsa da S. Duran bu yazısında, daha önce yazmış bulunduğumuz ORHAN GAZİ VE BİR FETİH adlı kitabımızdaki (Ereğli’yi Orhan Gazi fethetmiştir) tezine karşı olarak, şu yorumlarını tekrar ederek, Clavijo’nun rivayetlerini paylaşmakta ısrar ettiğini görüyoruz. Yazısına bir bakalım:

 “İbrahim Hamdi Efendi’nin ‘Sultan Orhan gelip kale fetih eylediklerinde’ ifadesine dayanarak Ereğli’nin ‘fethini’ o döneme yerleştiren bazı yerel tarihçilerimiz olmuştur. Oysa ki, tarihte tek bir kaynağa dayanarak iddiada bulunmak doğru bir yöntem değildir. Yapılacak ayrıntılı bir araştırma ile, Osmanlı’nın ilk yıllarında yazılmış hiçbir tarih eserinde bu yönde bir kayda rastlanmadığı görülecektir”. 

“Geçtiğimiz ay (Mayıs 2018) da belirttiğimiz gibi, Bu İDDİAYI ISRARLA DİLE GETİRENLERİN Ereğli’yi illâ fetihle ele geçirilmiş olması isteklerini TARİHİN DOĞRULAMADIĞI açıktır.”

 “İbrahim Hamdi Efendi’nin Cihannüma’nın ilâve nüshasındaki anlatımı; klasik Osmanlı tarihçilerinin efsane ve padişahları yüceltmeyi seven anlatım tarzlarının bir sonucundan başka bir şey değildir.” 

“Bu konudaki elimizdeki en önemli tarih kaydı, 1404 yılında yöremizden geçen ve bu yazı dizisinin ilk seyyahı olan de Clavijo’nun “Bize anlatıldığına göre, yaklaşık aşağı yukarı otuz yıl kadar önce Konstantinopolis İmparatoru burayı Süleyman Çelebi’nin babası olan Türk Sultanına binlerce duka karşılığında satmıŞ.” şeklindeki anlatımıdır ve 1375’lere denk gelir.”

*** (R.Ç NOTU: Bu kişi peşpeşe iki cümlesi ile (bile) çelişkiye düşmüştür. İlk cümlede (tarihte tek bir kaynağa dayanarak iddiada bulunmak doğru bir yöntem değildir) deyip, devamında (“Bu konudaki elimizdeki en önemli tarih kaydı, 1404 yılında yöremizden geçen ve bu yazı dizisinin ilk seyyahı olan de Clavijo’nun) yazdıklarının doğru olarak kabul edilmesidir.  Ne diyelim ki ANLAMAK İSTE(ME)YENLERE cevabı Erkan TAN versin mehteri…

***

S. Duran’ın yukarıdaki ifadelerinin doğruluk değeri taşımadığını anlayabilmek için, yani Clavijo’nun (bir gecelik gezisinde) yazdıklarının doğru olmadığını görebilmek için, son cümleyi tekrar edelim: elimizdeki en önemli tarih kaydı, 1404 yılında yöremizden geçen ve bu yazı dizisinin ilk seyyahı olan de Clavijo’nun ‘Bize anlatıldığına göre, yaklaşık aşağı yukarı otuz yıl kadar önce Konstantinopolis İmparatoru burayı Süleyman Çelebi’nin babası olan Türk Sultanına binlerce duka karşılığında satmış’ şeklindeki anlatımıdır ve 1375’lere denk gelir.

Çelişkileri şöylece açalım. Bir, Clavijo’nun (bir gecelik gezide) duyduklarını-yazdıkları, elimizdeki en önemli kaynakmıŞ. İki, Clavijo 1404’te Ereğli’ye geldiğinde birine (Ereğli ne zaman Türklere geçti diye) sormuŞ,. Kimden alındığı belirtilmeyen cevaba göre yaklaşık aşağı yukarı otuz yıl kadar önceimiŞ. Yani 1374’e tekabül ediyormuŞ.

Bu konuda daha önce uzun uzun metinler kaleme aldık, anlattık ama S. Duran maalesef anlamamakta ısrar ediyor(muŞ). Oysa anlaması gereken tek konu şu: 1375’te Bayezid’in oğlu SÜLEYMAN (Çelebi), Ereğli’yi satın alabilecek yaşta ve siyasi konumda mı?.  İşte bunu anlasa (bir tarihçi dostuna, bir gür dalına sorsa) yetiyor!.

Bize göre İspanyol Clavijo; her hangi birinden rivayet bilgi alıyor, yazıyor, o kadar!. Sonuçta adam tarihçi değil, bir Seyyah. Bilgileri tarihi süzgeç ile değerlendirme zorunluluğu yok. Duyduğunu yazmış. Ama S. Duran’daki bu ısrarın sebebini anlamak mümkün değil.



Bir tarih kitabını karıştırıp baksa “Ereğli’nin Yıldırım Bayezid oğlu Süleyman döneminde satın alınmasının da mümkün olmadığını” göre(bile)cek. Çünkü Bayezid oğlu Süleyman, 1377 doğumlu yani 1374’te Ereğli’yi satın alması bile mümkün değil.

S. Duran’ın ısrarı son bulmalı ve bilmeli ki Ereğli’yi Türklere geçiren SÜLEYMAN, ORHAN GAZİ oğlu olan SÜLEYMAN PAŞA’dır.

Biz bu konuda “4 TEMMUZ”da “FETHİN MÜBAREK OLSUN EREĞLİ’M” başlıklı yazımızla geleceğiz, bekleyin.

*** DAHA ÖNCE YAZDIĞIMIZ ŞU YAZILARIMIZI DA İNCELEYİNİZ:

EREĞLİ NE ZAMAN FETHEDİLDİ-1

http://www.ereglihakimiyet.com/yazarlar.asp?id=1550

ERELİ NE ZAMAN FETHEDİLDİ (2)

http://www.ereglihakimiyet.com/yazarlar.asp?id=1551

***

1404’TE EREĞLİ’YE GELEN SEYYAH CLAVİJO’NUN

YAZDIĞI RİVAYETLERDE HANGİ İFADELER VAR?

23 Mart 1404 Pazar günü Ereğli’ye geldiğini ve bir gün konakladığını belirten Clavijo, ilgili eserinde Ereğli hakkında şu bilgileri verir:

“.. Bu bölge, Bayezid’in en büyük oğlu Süleyman Çelebi’ye aittiGeceyi burada geçirdik. Pazartesi günü, rüzgar muhalefeti nedeniyle hareket edemedik. Ereğli, birkaç tepenin eteklerinde yer alan, sahile yakın bir şehirdir. Tepelerin en yükseği üzerinde bir kale vardır. Şehir pek kalabalık sayılmaz. Nüfusun çoğu Rum olmakla beraber, Türkler de az değildir. Eskiden burası İSTANBUL’a (Bizans) bağlıydı. BİZE ANLATILDIĞINA GÖRE, yaklaşık otuz sene önce (1374’ü kast ediyor), İmparator Manuel burasını Süleyman Çelebi’nin babası Sultan Bayezid’e birkaç bin düka karşılığında satmış. Şehrin fevkalade mükemmel bir limanı bulunduğundan, çok meşhur ve zengindir. Burasını PANTORATOYA namında bir İmparator kurduğundan şehir bu adla anılıyor.”

29.6.2018 10:27:54



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KDZ EREĞLİ ŞEHİT VE GAZİLERİMİZ

  ŞEHİTLERİMİZ: Şehitlerimizin adı,rütbesi, şehit düştüğü yer ve tarihi, mezarının bulunduğu yer, ailesinin adresi aşağıdadır: *HÜSEYİN BIRAK -J.Er -Diyarbakır-Adıyaman-Şanlıurfa Yol kavşağı13/07/1993- Balı Köyü- * Halis ÇINAR-Komiser- Diyarbakır-Adıyaman-Şanlıurfa Yol kavşağı-13/07/1993- Kemer Mezarlığı- Gülüç * Asım ÇÖMETEN-P.Er- Kulp İlçesi-12/04/1994- Işıklı Köyü- Işıklı Köyü * Murat DEMİR-J.Uzm. Onbaşı- Bingöl İli Genç İlçesi-25/04/1994- Konuralp Şehitliği- Gülüç * Kudret ÖZCAN-Shh. Er.- Kars – Kağızman-14/07/1994- Şehir Mezarlığı-Kepez Mah. * Pürhan ÖZBAKIR-P.Er.- Şehir Mezarlığı-Akarca Mah. * Metin KÖKSAL-J.Astğm.- Tunceli-07/05/1996-Trabzon-Bağlık Mah. * Engin ÖZCAN-P.Er.- Hakkari ili Oltuca İlçesi Kızıltepe Mevkii-24/08/1996- Hacıosmanlar Köyü * Cafer HIRÇIN-P.Er- Eruh-Siirt-30/04/1997- Alacabük Köyü * Ömer İNCE-J.Er- Eruh-Siirt-30/04/1997- Armutcuk Belediye Mezarlığı-Kandilli * Kenan YILDIZHAN-J.Er- Şırnak – BeytüşşebapKontik Tepe-16/10/2000- Aydın Köyü Kabakoz Mahallesi ...

İSTANBUL VE EREĞLİ’DE YEDİ TEPE

  İstanbul’da olduğu gibi Ereğli’de de yedi tepe olduğu belirtilir. İstanbul’daki tepelerin adı şunlardır: Topkapı Sarayı Tepesi - Çemberlitaş Tepesi - Beyazıt Tepesi - Fatih Tepesi -Yavuz Selim Tepesi - Edirne Kapı Tepesi - Koca Mustafa Paşa Tepesi… Ereğli’deki tepe adları şunlardır: Kuzeybatıda (Çeş)Keştepe (Keşif Tepesi) ve Maltepe, kuzeyde Kaletepe (Heraklea Tepesi), kuzeydoğuda Örencik ve Hacı Hasan Tepesi, doğuda Göztepe (Gözetleme Tepesi) ve Elma Tepe olmak üzere yedi tepeyle çevrilidir. Ereğli halkı dilinde bu tepelerin adı şu isimlerle zikredilir: Aktaş Tepe-Göz Tepe-Kale Tepe-Keş Tepe-Elma Tepe-Doruk Tepe-Gök Tepe.. *** Ereğli’de bulunduğu belirtilen bu yedi tepenin adeta İstanbul’u andırdığı belirtilir. Hatta kaynaklardaki ifadelere göre; Fatih Sultan Mehmet döneminde (İstanbul’un fethine hazırlık için) inşa edilen Rumeli Hisarı için, Ereğli kasabasından taş ve kireç sevk edilmiş olduğu da belirtilir.   Yazar İsmail Hakkı Uzunçarşılı’nın eserinde “İstanbul’a kereste...

OSMANOĞULLARI KURULUŞ VE EREĞLİ

  Ahmet Refik’in b u kitabında yazar, 14. asrın ilk yarısındaki Anadolu’daki durumu, Selçuk oğullarının ve Bizans İmparatorluğunun mücadelelerini anlatmaya çalışır. Kitabın 11. Sayfasında: “O tarihlerde İmparatorluğun Karadeniz tarafındaki hududu Sakarya’ya varıyordu. Oradan ötesini, Kastamonu taraflarını Candar oğulları – Sinop’u Pervane oğulları idare ediyorlardı. Amasra ile EREĞLİ, imparatorluk idaresinde idi. Fakat Bizans memurları ile askerleri oralara ancak Karadeniz’den gemi ile gidebilirlerdi. Karayolları kamilen Türklerin elinde idi. Bizans’ın serhat nöbetçileri Sakarya sahillerini beklerlerdi. Sahil boyunca kulelerle ahşap barakalar yapılmıştı. Bu durumla beraber, Türkler Bizans arazisine hücum için gene yol bulurlardı. Hatta imparator Mihael Paleologos bu felakete nihayet vermek için Anadolu’ya geçmiş, fakat Türklere karşı bir şeye muvaffak olamamıştı”. Yazar Ahmet Refik, aynı kitabının 67. Sayfasında Orhan Bey ile Kantakuzinos arasındaki ilişkilere değinilmiş. Şu ifa...