ALAPLI’NIN DURHANLI KÖYÜNDE, BİR ŞEYHE AİT OLAN, 300 YILLIK BİR MEZAR
Daha önce Alaplı köylerinde bulduğumuz SEYYİD mezarlarından sonra yine yöremizde yaptığımız araştırmalarda, Alaplı-Durhanlı Köyünde metruk (terk edilmiş) bir halde olan Durhanlı Mezarlığında 1700’lü yıllarda yaşamış bir şeyhe ait olan bir mezarı da tespit etti.
“Ziyaretten murad olan duadır.
Bugün bana ise yarın
sanadır.
Merhum Eş-Şeyh Ahmed
Efendi
Ruhi içün el-Fatiha - Hicri 1138-Miladi 1722”
***
Şeyh
Ahmed Efendi mezarının hemen yanında başka bir mezar ve taşı daha var. O taşta
da şu ifadeler var:
“Hüve’l-Baki-Nazım ile
okur idim-Bülbül gibi şakır idim-Merhum ve meğfurun leh- İlâ rahmeti
Rabbi’l-gafur -Molla Halil Efendi-Ruhi içün Fatiha-Sene:1265- M-1849”..
.Şeyh Ahmed Efendi ve Molla Halil
Efendi hakkında herhangi bir bilgimiz yok.
“Fakat anladığımız kadarıyla Şeyh Ahmed Efendi
1650 sonrasında yöremizde irşad faaliyetlerinde bulunmuş olmalıdır. Mezarının
yanında olan diğer mezardaki zat hakkında (Molla Halil) ise, ya Şeyh Ahmed
Efendi’nin neslinden biridir ya da onun yolundan - tarikatından olan bir zat
olmalıdır diye yorum üretmek dışında, şimdilik
başka bir bilgimiz yok.
DURHANLI’DA BİR MOLLA’YA AİT BAŞKA MEZAR DA BULMUŞTUK: 2014 yılında ilgili köy mezarlığında yaptığımız tespitlerde, metruk halde olan bu mezarlıkta diğer taşlara da dikkatimizi çekmiştik. “Durhanlı’daki metruk haldeki bu mezarlıkta dikkatimizi çeken diğer bir taşı ise tam bir edebiyat eseridir. Öyle ki taşın üzerinde bulunan fazla sayıdaki yıldız işareti, o mezarda yatan zatın, devlet adamı olduğunun işareti diye öğrenmiş idik.
İşte o Osmanlıca mezar taşındaki ifadeler:
Mesâkinim dağlar başıdır, sahraya hacet kalmadı
İçdim ecel şerbetini, Lokman’a hacet kalmadı
Yaralarım hep onuldu, cerraha hacet kalmadı
Gonca gül idim soldum, kimseye hacet kalmadı
Doydum dünyaya, zemine hacet kalmadı
Hatıf-ı gaybdan erişdi, bir nida tarihine
Tayyibe zevcine oldu, cay-ı cennât adn
Merhum ve mağfur, Molla Mustafa ruhi içün Fatiha
-Taşın
son satırındaki bazı ifadeleri okutamadık. Yanılmış olabiliriz ama zatın vefat
tarihi Hicri 1201 yılı olmalı. Bu da Miladi olarak 1784’e intikal etmektedir.
Bilindiği üzere; Ereğli ve Alaplı
yerel tarihi hakkında, (özellikle Osmanlı tarihi hakkında) uzun yıllardır
araştırmalar ve çalışmalar yaptığımız ortada.
Bu
araştırmalarımızın nedeni OSMANLI’NIN DAHA İLK DÖNEMİNDEN BU YANA, EREĞLİ VE ALAPLI’NIN GÖZDE BİRER KAZA OLMALARIDIR.
Tarihlerinin
önemli olmalarıdır. Araştırmalarımız sürecek.
1.6.2018 19:05:01
Yorumlar
Yorum Gönder