Yazar Necdet Sakaoğlu, UZUN MEHMET için “uydurulmuş” “efsane” diye yazmış ve sonrasında çok sayıda araştırmacı da ikna olmuş, Uzun Mehmet’i “efsane” olarak kabul etmişlerdi. Bunun üzerine biz de bir kitap yazmıştık. Kitapta Uzun Mehmet efsane değil, gerçek bir kişidir demiştik. Kitabımızın yayınlanması sonrasında Necdet Sakaoğlu ile görüşme talebimiz olmuştu. Uzun süre iletişim kuramadık. Ama Tarih Dergisi kanalıyla Sayın Sakaoğlu’nun oğlu ile iletişim kurduk. Sonrasında da Sayın Sakaoğlu ile yaklaşık 30 dakikalık telefon görüşmemiz oldu. Bu görüşmemiz 2 Nisan 2018’de gerçekleşti. Bu uzun görüşmede, UZUN MEHMET tek konumuzdu. Gördük ki Sayın Sakaoğlu, hâlâ, Uzun Mehmet’in 1932’de Halkevi tarafından uydurulduğunu belirtmektedir. Telefon görüşmemiz şu şekilde:
N.S:
“Bana ilettiğiniz metinleri oğlum bana verdi. Ben bu konuyu ta 1984’te Tarih ve
Toplum Dergisinde yazdım. Yazmamın haklı nedenleri vardı çünkü Uzun Mehmet’i icat edenleri ben tanıdım.
Belge melge bulmama gerek kalmadı. Gerçi belgeler de buldum ama.. Bu konu, Zonguldak Halkevi’nin kömürün
bulunmasıyla ilgili milliyetçi bir girişimi.. Halkevlerinin tarih
komiteleri kendi bölgeleri ile ilgili bir takım Türklük vurgulamalarına öncelik
vermişlerdi. Bu durum 1928-1929’lardaydı. İşte o yıllarda demişler ki biz kömürü bir Türk’e bulduralım. Hadise bu”.
R.Ç: Peki Hocam, 1903 yılında Uzun Mehmet’ten
bahseden bir gazete haberi var.
N.S:
Uzun Abdullah zade Mehmet Efendi diye biri var. 1890’larda. Onun da kömürü
bulma isteği var.. Bu kişi ile ilgili bende çokça arşiv belgesi var. Şimdi, gazetelerde
olduğunu söylediğiniz bu ismi siz söylüyorsunuz.
R.Ç.
Hocam gerçekten 1903 yılı (Sabah) gazetesinde bir haber var ve o yazıda kömürün
bulunma hikayesi günümüzde anlatıldığı gibi aynı gazetede var.
N.S: Bunu siz söylüyorsunuz.. ÇOK
İYİ. ÖYLE BİR ŞEY BULDUYSANIZ, AMAN YAYINLAYIN VE BENİ DE YALANLAYIN. Benim
arşivde çok dostlarım var, öyle bir şey olsaydı bana söylerlerdi.
R.Ç:
Bu bilgi Osmanlı Arşivinde değil, Milli Kütüphane arşivinde bulunan bir
gazetede yer almış.
R.Ç:
Hocam oğlunuza attığım belgelerde, bu 1903 yılına ait haber yazısı da var.
N.S:
Ben o zaman Bakanlık Müfettişi idim, bir gün dediler ki Kestaneci Köyü ile Köseağzı arasında yol yok.
R.Ç:
Var Hocam.
N.S:
Şimdi var tabi.
R.Ç:
Hayır şimdi yok. O zaman var. Dağ yamacında patika yol varmış. Köy halkı böyle
söylüyor.
N.S:
Değirmene oradan gidilmezmiş.
R.Ç:
Hayır Hocam, o patika yoldan değirmene gidilirmiş. Bunu 80 küsur yaşlarındaki
insanlar da söylüyor. Biz babamızla dedemizle o
yolu kullandık diyorlar.
N.S:
Derler tabi. Köylü her şeyi söylüyor.
N.S:
Bana o bölgede teftiş yapan müfettişler dediler ki biz oralarda ilkokulları
denetliyoruz, (efsaneyi uyduranlar) Uzun
Mehmet’i keşfettikten sonra bir de demişler ki Türkçeye uygun bir köy bulalım.
Hatta diyorlar ki komite olarak köy adlarını da seçtik, Türkçe olsun dedik.
Çünkü o zamanlarda Rumca köy adları varmış. Kestaneci köyü hoşumuza gitti,
Değirmenağzı hoşumuza gitti.. Bunları bana anlatan Vedat Cumalı Bey’dir.
R.Ç:
Hocam sizin bilginize göre, bu isim 1932 ve sonrasında mı üretildi.?
N.S:
Evet. Halkevi tarafından. İyi niyetle
yapıyorlar. Bunu yapanlar Tahir Karauğuz, Ahmet Naim Çıladır…
R.Ç:
Hocam, kesinlikle 1932’de üretilmediğini
belirteyim. Bunu bir gazetede yer alan haberle paylaşayım. Mesela
1925'te’yayınlanan MESLEK’te Uzun Mehmet adı yer almaktadır.
N.S:
R.Çetin Bey, artık ben bu konuyla
uğraşmıyorum. 35 sene evvel uğraştım. Çünkü o insanlar o
zaman hayattaydı. Onlara sordum bunu nasıl tespit ettiklerini. Belge var mı
elinizde diye.. Bana
ne Sabah Gazetesinden hiçbir şeyden belge sunmadılar, biz bunu milli hizmet
olarak yaptık, bunu yapmaktan da onur duyuyoruz,
böyle bir şeyi yapmamız gerekiyordu, biz bunu yapmasaydık ya Bodosaki ya
Vasilaki kömürü buldu diyeceklerdi, biz de bunu önlemek için (bunda bir zarar
da görmüyoruz dediler) hatta beni de azarladılar. Üstelik Tahir Bey eşimden dolayı akrabamız. Çok
saydığım sevdiğim bir insan. Çok önemli hizmetleri vardır. Zonguldak-Kömür-Doğu
Gazetelerini çıkarmıştır.
R.Ç: Hocam Tahir Beyin oğlu Doğu Karauğuz, neden efsane diye yazıyorlar diye kızıyor.
N.S:
Gayet tabi. Babasını haklı olarak savunmalıdır.
R.Ç:
Hocam ben Uzun Mehmet adının, 1925 Meslek Gazetesinde de 1903 Sabah Gazetesinde
de daha birkaç yerde de var, Ahmet Cevdet raporlarında da var, yani Uzun Mehmet adı 1932’den önce var.
N.S:
O zaman siz bunları yazın, ben bu bulduğunuz belgelerin
aleyhine hiç bir şey söyleyemem, ben tarihçiyim, belgeler güvenilir belgeler
ise..
R.Ç:
Hocam ben bunları sizinle paylaşabilirim. İsterseniz oğlunuzun e postasına
atarım.
N.S:
Siz gönderin, ben de sırf merak ettiğim
için bakarım, ama siz yazın bunları.
R.Ç:
Hocam özür dilerim ama sizin yazdığınız
yazıdan sonra Zonguldak’ta Uzun Mehmet için efsane diye ikna olmuş çok sayıda
araştırmacı arkadaşlar var, bunlar
şunu da yazıyorlar, Necdet Sakaoğlu bu konuyu yazmıştır, bu iş bitmiştir, bu
konu yanlış ise de yine bu konuda Necdet Hoca karar verecektir şeklinde
ifadeler içinde olanlar var.
N.S:
Hayır ben nasıl karar vereyim. Ben,
bulduklarımı ulaştıklarımı yazdım. Ben böyle bir tartışmaya girmem. Benim yazım
Tarih Toplum Dergisinde 1984’te yayınlandı. Onu yalanlayın, yalan olduğunu
yazın, böyle bir şey yoktur deyin, ne diyorsanız deyin.
R.Ç:
Hocam biz bunları yazıyoruz. Biz 1903, 1916, 1925.. gazeteleri dergileri bunları
yazıyoruz da ama sizden bu anlamda bu bilgileri belgeleri değerlendirmenizi ve
gerekirse bu durumu o günkü şartlarda görülemediği anlamında mı olacak (nasıl
olacak bilmiyorum ama) sizden bir ifade bekliyoruz Hocam.
N.S:
Hayır efendim. Çetin Bey ben münakaşa
yapmak istemiyorum. Bunu oturup yazan ekibi ben tanıdım. Sadece Ahmet Naim
Beyi tanımadım. Tahir Beyi, Vedat Cumalı Beyi ben tanıdım. Bunlarla yüz yüze
konuştum.
R.Ç:
Hocam bunlar, biz bu konuyu sahte olarak ürettik mi dediler.
N.S:
Sahte olarak ürettik demiyorlar. Sahte lafı kötü, çirkin. Halkevinin Tarih
Komitesi olarak, diyorlar ki, kömürü
Bodosaki Vasilaki Rumlar Fransızlar İngilizler gayri müslimler buldu denmesin
diye yaptık diyorlar. Bunu bana söylediler. Ben de bunu yazdım. Ayrıca ben
de arşivde belge aradım. Yazdım. Tashih de görmüş. Karşı belgeler de
yayınlanabilirdi, hatta Ahmet Naim Çıladır’ın oğlu yazdı, çizdi, bana bir sürü
atıflarda bulundu ama onların dedikleri tutmadı. Bir belge falan
yayınlamadılar.
R.Ç:
Hocam zaten sıkıntı burada.
N.S:
Ben artık bu tartışmanın içine girecek durumda değilim. Bulursanız, ispat
ederseniz edin, benim çalışmamı geri çekecek halim de yok. Böyle Sabah’ta çıkmış, bilmem nerede çıkmış, 1903’te çıkmış.. Bunlar
zaten çıksaydı benim tanıdığım adamlar sizin dediğiniz Sabah Gazetesini okumuş
adamlardı. Hatta Zonguldak Belediye Başkanı Mustafa Tamer’den de dinledim, yok
öyle bir şey dedi, uydurdular hepsini dedi. Ne diyeyim ben şimdi. Bu
insanlar o günleri bizzat yaşamış insanlar.
N.S:
Bulduğunuz belgeleri yayınlayın.
R.Ç:
Yayınlıyoruz ama bizim yayınlamamız ile sizin yayınlamanız arasındaki farkı
takdir edersiniz. Biz onun için ilgili belgeleri size gönderelim.
N.S: Gönderin, bakayım.
R.Ç:
Biz, sizin yazmanızı isteriz Hocam.
N.S:
Ama bulamadık. Çok da aradık.
R.Ç:
Hocam sizin tekrar kentimize gelmenizi, yine bu konular üzerinde konuşmamızı
isteriz ama..
N.S:
Hayır, hayır.
***
EVET;
Sayın Sakaoğlu ile görüşmemiz böyle.. Kendisine ilettiğimiz belgeler sonrasında
herhangi bir gelişme olacak mı bilmiyoruz.
***
EROL
ÇATMA: SAKAOĞLU ÇOK DİKKATLİ YAZMIŞTIR
Çatma,
25 Mayıs 2016’da “Atma Recep Din
Kardeşiyiz” başlıklı yazısında şunları yazdı: “R.ÇETİN, Geçenlerde Uzun Mehmet’i konu alan bir kitap
yayınlandı. Uzun Mehmet konusu yıllardan beri tartışılıp durur. Tartışmayı
Necdet Sakaoğlu başlatmıştı. Şayet “Necdet Sakaoğlu, bir karşı iddiada
bulunduysa çok dikkatli yazmıştır.”
“Yıllardan beri uğraşıyorum, Uzun Mehmet’in yaşadığını ispat ettim
de, kömürü İstanbul’a götürüp de teslim ettiğine dair bir belge yok. Bu konuda tüm yazılanlar -rivayete göre –
tespitinden öteye gidemiyor.” “Uzun Mehmet’i ortaya atan üç adamdan
ikisinin İttihat Terakki’nin elemanı olduğu belli. Meşrutiyet’in
ve Cumhuriyetin kurulmasında caba sarf eden bu adamların uyduruk bir senaryo ile ortaya çıkmaları
düşünülemez. Olay senaryo
da olsa! çok ince eleyip çok sık dokumuşlardır. Sabah Gazetesi’ni de iyi bilirler. Onlar doğru
söylüyorsa (öncelikle Sabah Gazetesi) Recep
Çetin neyi ispat etmiş oluyor, anlaşılması zor. Sabah Gazetesi, -kömürü Uzun
Mehmet buldu- diye yazıyor. O zaman Recep Çetin, Amerika’yı yeniden
keşfetmiş olmuyor mu?”
“Bu konu Necdet Sakaoğlu’nun “Ben yanılmışım”
demesine veya kömürü gerçekten bulanı açıklamasına
kadar tartışılmaya devam edecektir.
Çünkü Necdet
Sakaoğlu’nun da özellikle; Osmanlının, – buharlı
gemiler için kömür aramasının-mantıksızlığından hareket etmesi kendine
yakıştırılmayacak bir tespit.
Sanayi devriminin Osmanlı üzerindeki yıkıcı etkileri ve buhar enerjisinin sanayide kullanılmasından dolayı da maden kömürü
ihtiyacını hiç gündeme getirmemesi de ayrı bir düşündürücü noktadır. O
dönem de taşkömürü sadece gemilerde mi kullanılıyordu. Fabrikalarda ki buhar
kazanlarında ne yanıyordu. Bu nedenle
Necdet Sakaoğlu hatalıdır.”
Çatma,
10.082016’da “Recep Kardeş” başlıklı yazısında şunları yazmıştı: “Bu konuyu birçok kişi yazdı ve
araştırdı. Ben biraz kılı kırk yararım. Necdet
Sakoğlu’nun bu konuyla ilgili yazdıklarını Donald Quataert daha hasımsı şekilde
yazmış gibi geldi bana. Sabah Gazetesi’nde yazılanları Çağlar
Keyder’den atıfla, senaryo olduğu imasında bulunuyor. 1903 yılında
senaryo yaratmanın resmi ideolojiyle ne alakası varsa.”
“Uzun Mehmet’in Hacı İsmail tarafından
zehirlenmesine de hiç katılmıyorum. Ben, Uzun Mehmet’in 1870’li yıllara kadar yaşadığına
inanıyorum.” (R.Ç: Şimdi de bu çıktı!).
***Zonguldaklı başka bir yazar Ekrem Murat Zaman da
“yıllarca TARİH diye o EFSANE’yi anlattılar” diye yazmış, Ereğlili Gürdal Özçakır da “2007’de
Blog’umda Necdet Sakaoğlu’nun makalesini paylaşmıştım, kopyala-yapıştır katkılı
4 kitap basan bir yazar! Bana savaş açtı” diye yazmıştı.
Oysa bizim UZUN MEHMET adlı kitabımız da ortada. Kendileri
Necdet Sakaoğlu’nun yazısını bloğuna taşımakla, kopyala-yapıştırmakla
ilgilenmişken; biz, “hayır UZUN MEHMET EFSANE DEĞİL, GERÇEK BİR KİŞİDİR”
diye belgeler sunmaya gayret etmiştik.
Yine Ekrem Murat ZAMAN, bize yönelik olarak şu
ifadeleri yazmıştı: “Benim bakış açımla UZUN
MEHMET, Bahriye görevlilerine kömür numunesi getirenlerden biri. Hikayesi tam anlamıyla uydurma. Yani
efsane.” .. “Uzun Mehmet adı ilk olarak 1920 de KAYMAKAM
AHMET CEVDET'in raporunda söz ediliyor. Bu rapordan, ben "ZONGULDAK İNSAN MEKAN
ZAMAN" adlı kitabımda söz ediyorum. Yani Uzun Mehmet'in
adından ilk halk evi görevlileri (Ahmet Naim. Hüseyin Fehmi, T.Karaoğuz)
söz etmiyor.” ..
“1913'te UZUN MEHMET ve GEMİCİ İSMAİL adları var. Bence, araştırma sadece sözel yapılmamalı. Sözel den belgeye gidilmeli”.
Uzun Mehmet efsanedir diye neden bu
kadar kafaya takmışlar bilmiyorum ama Sayın ZAMAN Ahmet Cevdet’in
raporlarına da değindiği 29 Kasım 2013 tarihli “Madenlerin Koruyucusu Santa Barbara;
Madenlerin ilk Şehidi Uzun Mehmet” başlıklı yazısında ise şunları yazmıştı: “Santa Barbara Yortusu
kutlamaları devam ederken, ilk kez 1916 yılında Uzun
Mehmet adına rastlıyoruz.Zonguldak Kaymakamı Ahmet
Cevdet’in, Zonguldak’ın bağlı bulunduğu Bolu Mutasarrıflığı’na, 23 Aralık 1916 tarihinde gönderdiği -40 sayfadan oluşan- raporda iki
ayrı söylentiye yer verilir.”
ZAMAN İlgili yazısının
sonunda da şunları yazar: “ilk kez ‘Hayali
Uzun Mehmet’ tanımlamasını yapan Necdet Sakaoğlu’nun “...Uzun Mehmet hayalden
hakikate öylesine transfer edilmiştir ki, bugün ona ilişkin bir kuşkuyu
ortaya atmak düpedüz münasebetsizliktir. Bu nedenle Uzun Mehmet'in varlığına ilişkin yargıyı okuyucu oyuna
bırakmak gerekir” şeklindeki yaklaşımını da göz önüne
almak yerinde olacaktır.”
Yani isteyen “efsane” olduğuna inansın, isteyen “gerçek”
olduğuna inansın diyorlar. Amaaa, SONSÖZümüz
şu ki; EFSANEcilerin hiç bir DAYANAĞI yok.!
Tarih :06/M /1334 (Hicrî) M-1915 Dosya No :1518 Gömlek No :1334 Fon Kodu :İ..DH..
Zonguldak Kaymakamlığı'na Maçka Kaymakamı Cevdet ve Maçka Kaymakamlığı'na Ümraniye Nahiyesi Müdürü Mehmed Arif Beylerin tayinleri.
Tarih :16/Ş
/1336 (Hicrî) Dosya No :65 Gömlek No :94 Fon Kodu :İ..DUİT
Taltifat; Cevdet Bey (Zonguldak Kaymakamı); Osmani Nişanı
11.4.2018 11:52:10
Yorumlar
Yorum Gönder