Ana içeriğe atla

YEMENİCİLERİN TARİHİ...

 EREĞLİ’DEKİ 19. YY YEMENİCİLERİ

            1800’lü yıllarda Ereğli’de çok yaygın olan bir meslek de YEMENİCİLİK idi..

“Yemeni” sözlükte “Bir tür hafif ve kaba ayakkabı” .. Kalıpla basılıp elle boyanan, kadınların başlarına bağladıkları tülbent” anlamlarıyla belirtilir.


           SULTAN ORHAN (ORHANLAR) MAHALLESİNDE YEMENİCİLER

*Yemenici- Yazıcı oğlu Mustafa bin Mehmet

*Yemenici- Hacı Ali oğlu İbrahim bin Eyüp karındaşı Ahmet bin Eyüp

*Yemenici- Aksakal oğlu Ahmet

*Yemenici- Emir oğlu Mehmet bin İbrahim

*Yemenici- Keçibaşı? Oğlu Ahmet bin Ali

*Yemenici- Yobaz? Oğlu Ahmet bin Osman

*Yemenici- Cıbır oğlu İbrahim bin Mehmet

*Yemenici- Kel İsmail oğlu Ahmet bin İsmail karındaşı Kadir bin İsmail

*Yemenici- Çıkrıkçı oğlu Mehmet bin İbrahim

*Yemenici- Kiracı oğlu Ahmet bin Ali

*Yemenici- İncebacak oğlu İsmail bin Ali evladlığı Mehmet bin İbrahim

*Yemenici- Hacı Memiş oğlu Mustafa bin İsmail

*Yemenici- Sarı İbrahim oğlu Halil bin İbrahim

*Yemenici- Saç oğlu Abdullah bin Mehmet

*Yemenici -Kara Hüseyin oğlu Ahmet bin Hüseyin

*Yemenici -Çakal oğlu Hasan bin Ahmet'in oğlu Ahmet

*Yemenici -Tabak Halil Ağa'nın oğlu Ahmet bin Halil ve oğlu Kadir bin Ahmet

*Yemenici -Uzun Ali oğlu Halil bin Ali

*Yemenici -Hamamcı oğlu Halil bin İbrahim ve oğlu Mehmet bin Halil

*Yemenici Kara Mustafa oğlu Hasan bin Mustafa

*Yemenici Kanbur oğlu Halil bin Mehmet ve karındaşı Mustafa bin Mehmet

*Yemenici Martin oğlu Mustafa bin Mustafa

NOT: Yukarıda 1800’lü yıllarda yaşamış bulunan YEMENİCİLER bulunmaktaydı. Aşağıda da 1900’lü yılların yemenicilerini görelim.


YEMENİ NEDİR?: *Kalıpla basılıp elle boyanan, kadınların başlarına bağladıkları tülbent..

Örnek: Genç güzel aşçı kadının dört örgülü uzun saçları siyah bir yemeni ile örtülüydü. A. Gündüz

*Bir tür hafif ve kaba ayakkabı.

Örnek: Hacı, ayağından yemenisini çıkardı, arabadan uzattı. M. Ş. Esendal


29.3.2018 13:45:07

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KDZ EREĞLİ ŞEHİT VE GAZİLERİMİZ

  ŞEHİTLERİMİZ: Şehitlerimizin adı,rütbesi, şehit düştüğü yer ve tarihi, mezarının bulunduğu yer, ailesinin adresi aşağıdadır: *HÜSEYİN BIRAK -J.Er -Diyarbakır-Adıyaman-Şanlıurfa Yol kavşağı13/07/1993- Balı Köyü- * Halis ÇINAR-Komiser- Diyarbakır-Adıyaman-Şanlıurfa Yol kavşağı-13/07/1993- Kemer Mezarlığı- Gülüç * Asım ÇÖMETEN-P.Er- Kulp İlçesi-12/04/1994- Işıklı Köyü- Işıklı Köyü * Murat DEMİR-J.Uzm. Onbaşı- Bingöl İli Genç İlçesi-25/04/1994- Konuralp Şehitliği- Gülüç * Kudret ÖZCAN-Shh. Er.- Kars – Kağızman-14/07/1994- Şehir Mezarlığı-Kepez Mah. * Pürhan ÖZBAKIR-P.Er.- Şehir Mezarlığı-Akarca Mah. * Metin KÖKSAL-J.Astğm.- Tunceli-07/05/1996-Trabzon-Bağlık Mah. * Engin ÖZCAN-P.Er.- Hakkari ili Oltuca İlçesi Kızıltepe Mevkii-24/08/1996- Hacıosmanlar Köyü * Cafer HIRÇIN-P.Er- Eruh-Siirt-30/04/1997- Alacabük Köyü * Ömer İNCE-J.Er- Eruh-Siirt-30/04/1997- Armutcuk Belediye Mezarlığı-Kandilli * Kenan YILDIZHAN-J.Er- Şırnak – BeytüşşebapKontik Tepe-16/10/2000- Aydın Köyü Kabakoz Mahallesi ...

İSTANBUL VE EREĞLİ’DE YEDİ TEPE

  İstanbul’da olduğu gibi Ereğli’de de yedi tepe olduğu belirtilir. İstanbul’daki tepelerin adı şunlardır: Topkapı Sarayı Tepesi - Çemberlitaş Tepesi - Beyazıt Tepesi - Fatih Tepesi -Yavuz Selim Tepesi - Edirne Kapı Tepesi - Koca Mustafa Paşa Tepesi… Ereğli’deki tepe adları şunlardır: Kuzeybatıda (Çeş)Keştepe (Keşif Tepesi) ve Maltepe, kuzeyde Kaletepe (Heraklea Tepesi), kuzeydoğuda Örencik ve Hacı Hasan Tepesi, doğuda Göztepe (Gözetleme Tepesi) ve Elma Tepe olmak üzere yedi tepeyle çevrilidir. Ereğli halkı dilinde bu tepelerin adı şu isimlerle zikredilir: Aktaş Tepe-Göz Tepe-Kale Tepe-Keş Tepe-Elma Tepe-Doruk Tepe-Gök Tepe.. *** Ereğli’de bulunduğu belirtilen bu yedi tepenin adeta İstanbul’u andırdığı belirtilir. Hatta kaynaklardaki ifadelere göre; Fatih Sultan Mehmet döneminde (İstanbul’un fethine hazırlık için) inşa edilen Rumeli Hisarı için, Ereğli kasabasından taş ve kireç sevk edilmiş olduğu da belirtilir.   Yazar İsmail Hakkı Uzunçarşılı’nın eserinde “İstanbul’a kereste...

MAZHAR PAŞA VE EREĞLİ’DE OSMANLI ÇİLEĞİ

  Yazar Sermed Muhtar Alus, 22 Mayıs 1946 tarihli Akşam Gazetesinde ÇİLEK başlığı altında şunları yazar: “Çilek hala ortalıkta kıt. Boğaziçi çilekleri, Frenk çilekleri (çilek rengi) tabirinin çıkışı. Karadeniz Ereğlisi çilekleri… Çileğe dair birkaç fıkra.. Tarihe göre ÇİLEK..”         “…Öteden beri, meyvaların kibarıdır. İstanbul’un Boğaziçi topraklarında yetişenler dünya yüzünde rastlananların en nefisi, en aliyyülâlâsıdır. Vaktiyle derlerdi ki;”         “Arnavutköyü’nünki elde bir deste güldür velakin Çengelköyü, Beylerbeyi, Anadoluhisarı tepelerinin, Kuruçeşme-Emirgan-İstinye-Büyükdere sırtlarının hatta Beşiktaş’taki Hacı Hüseyin bağı ile Ihlamur bayırlarınınkini de yabana atmayalım; berikilerden aşağı değildir.”         “Bunlara  OSMANLI ÇİLEĞİ  veya Yerli Çilek adı verilirdi. Açık pembe renkli, harikulade kokulu, orta kıtada gayet de lezizdirler. Mayıs’ın haftasın...