Ana içeriğe atla

KENT MEYDANINA RECEP REİS ANITI

          Dr.  Can Canver, Haber Hayat’ta 14 Şubat 2018 tarihli yazısında şunları yazıyordu: “1926 yılının 27 Ocak günü.. İki katlı, kargir Ereğli Hükümet Konağının önünde bir hareketlilik görünüyor.  Binanın arka cihetinde yer alan, halk arasında Garipler Mezarlığı diye bilinen ama artık şehir parkı olarak nitelendirilen ulu çınar ağaçlarının gölgesinde DİMDİK DİKİLEN ATATÜRK  BÜSTÜNÜN çevresinde yavaş yavaş bir kalabalık toplanmaya başladı…” “ATATÜRK BÜSTÜNE cepheden bakıldığında sağda ise Hükümet erkanı duruyorlar…” “ATATÜRK BÜSTÜNÜN arkasında da alan dolmaya başladı…” “Herkes törenin başlamasını bekliyor”… “Grup Hükümet Konağına iyice yaklaştığında onları Ereğli Kaymakamı Ecved Bey ile Belediye Başkanı Cöbekoğlu Hakkı saygıyla karşıladılar, teker teker ellerini sıktılar; ATATÜRK’ÜN MANEVİ HUZURUNA BİRLİKTE YÜRÜDÜLER”..

Bu yazının 2 Mart 2018 tarihli devamında Dr Can Canver devamla: “Belediye Bandosunun coşkuyla çaldığı İstiklal Marşıyla alanda bulunan tüm erkan ‘hazır ol’a geçtiler, resmi üniformalı görevliler selam durdular, hep birlikte Milli Marş okundu. Kaymakam Ecved Bey’in ve Belediye Başkanının yaptıkları konuşmalardan sonra kız ve erkek öğrencilerin şiirleri dinlendi. KURTULUŞ SAVAŞININ TEK DENİZ ŞEHİDİ ALEMDAR SERDÜMENİ RECEP REİS SAYGIYLA ANILDI-ANIMSANDI”.. “1921’den bu yana her yıl tekrarlana gelen bir tören daha sona ermişti”..

Sayın Canver aynı yazısında dedesi Hasan Canver ile dönemin Kaymakamı arasında geçtiğini belirttiği diyaloglarda, Hasan Canver’in şehit Recep Reis için bir anıt yapılmasını talep ettiğini ve bu talebin de kabul edildiğini ve hatta şu ifadeyi de belirtir: “Kaymakam Bey Tahrirat Katibini çağırarak Recep Reis’in şeceresinin çıkarılması talimatını oracıkta verir”.

Canver yazısının sonundaYıllar önce Alemdar gazisi büyükbabam Caferoğlu Hasan Bey’in yaptığı talebi, Ereğli sevdalısı torunu olarak her fırsatta tekrarladım, hatta EREĞLİ’NİN ESKİ FOTOĞRAFLARINDAN (BİR KAÇ KAREDEN) RECEP REİS’İN OLASI MEZAR YERİ OLAN NAMAZGAH’I İŞARET ETTİK diye yazar.

Sayın Canver’in yukarıya aldığımız ifadeleri sonrasında biz de düşüncelerimizi şöylece belirtebiliriz:

1-1926 YILINDA EREĞLİ’DE ATATÜRK BÜSTÜ YOKTUR: Evet Canver’in yukarıda da iktibas ettiğimiz yazısı içinde 1926 yılının 27 Ocak günü.. Garipler Mezarlığı diye bilinen ama artık şehir parkı olarak nitelendirilen ulu çınar ağaçlarının gölgesinde DİMDİK DİKİLEN ATATÜRK  BÜSTÜNÜN çevresinde yavaş yavaş bir kalabalık toplanmaya başladı” şeklindeki ifadeler bulunmaktadır. Oysa ki eski Ereğli fotoğraflarından tespit edilebileceği üzere, 1926 yılı Ocak ayında, Ereğli-Garipler Mezarlığında dikili bir taş-kaide bulunmakta olup, ayrıca bir Atatürk büstü bulunmamaktadır. Ayrıca Türkiye’deki ilk Atatürk büstü, İstanbul-Sarayburnu’nda 3 Ekim 1926’da  yapılmıştır.







İLK ATATÜRK ANITI-SARAYBURNU


Yine “..Ereğli Kaymakamı Ecved Bey ile Belediye Başkanı Cöbekoğlu Hakkı saygıyla karşıladılar, teker teker ellerini sıktılar; ATATÜRK’ÜN MANEVİ HUZURUNA BİRLİKTE YÜRÜDÜLER” şeklindeki ifade de gerçeğe uygun görülmemektedir. Ayrıca; Atatürk zaten 1926 yılında yaşamaktadır ve manevi huzuruna yürünmesi de uygun görülmeyecektir. Öyle ki 1926’da ATATÜRK adını da kazanmamıştır.

2- Belirtildiği üzere 1926 yılındaki resmi tören, şehit Recep Reis’i anma törenidir. Bu tören için bizzat Recep Reis’in mezar başının tercih edilmeyip de Atatürk büstünün tercih edilecek olması da uygun görülmeyecektir. Şöyle bir düşünün, bir şehidin arkadaşlarının da bulunduğu yıldönümü-anma töreni; şehidin bizzat mezarı başında mı yapılır, yoksa Atatürk büstü önünde mi?. Kanaatimizce: Mezarbaşında..

3- Daha önceki bir yazımızda, ( http://www.ereglihakimiyet.com/yazarlar.asp?id=1711 )  (bir fotoğrafın şahsımız tarafından değerlendirilmesi-okunması ile Recep Reis’in Garipler Mezarlığında defnedilmiş olabileceğini belirtmiştik. O fotoğraf aşağıda ve fotoğrafın mekanı Garipler Mezarlığı olarak bilinen, bugünkü Cam Kafe bölgesi.


Yukarıdaki fotoğrafın çekildiği yer için bir de aşağıdaki fotoğrafa bakın:


Sayın Canver’in yukarıdaki ifadeleri arasında bulunan şu cümleyi tekrar edelim: “1926-Kaymakam Bey Tahrirat Katibini çağırarak Recep Reis’in şeceresinin çıkarılması talimatını oracıkta verir”. Bu ifadeden anlaşılacağı üzere Recep Reis’in (1921’den 1926’ya kadar şeceresi yani soy bilgileri çıkarılmamıştır, yani Garipler Mezarlığına defnedilmiş olması muhtemeldir.

Ayrıca Sayın CANVER, daha önce yerel medyaya yansıyan ifadelerinde şu bilgiler paylaşmıştı: “Ereğli’deki Park, o zamanlarda Garipler Mezarlığı olarak bilinir idi. Bu mezarlığa denizden karaya vurmuş cesetler-gemiciler, nüfus kayıtları kimliği bilinmeyen kişiler gömülür imiş. Bize böyle aktarıldı. Bu şehit ise Kurtuluş Savaşındaki tek deniz şehidi. Ereğli’nin insanlarının böyle bir şehidi Garipler Mezarlığına gömmesi mümkün değildir.”

4- Bu durumda “EREĞLİ’NİN ESKİ FOTOĞRAFLARINDAN (BİR KAÇ KAREDEN) RECEP REİS’İN OLASI MEZAR YERİ OLAN NAMAZGAH’I İŞARET ETTİKşeklindeki ifadeler de tekrar üzerinde düşünülmesi gereken ifadelerdir.

Yine Sayın CANVER’in yerel medyadaki açıklamalarında şu ifadeler de bulunmaktadır:

-“Mezar yerinin orası (Garipler Mezarlığı) olduğuna inanmıyorduk. Garipler Mezarlığı dediğimiz yer, benim çocukluğumdan da hatırlıyorum, onun ortasında bir taş vardı. Tek bir dikili taş. Bazı kişiler bu taşı, şehidin taşı olarak söylerdi. Orada bir kamelya vardı. Hatta o kamelyanın evliya mezarı olduğu da söylendi. Ama bizim incelediğimiz Ereğli’nin eski fotoğraflarında, böyle bir şey olmadığı (yani aktarılan bu bilgilerin yanlış olduğudur)” “O dönemde yaşayan insanlarımız da kalmadı. Sessiz tanık dediğimiz Ereğli’nin eski fotoğraflarını incelediğimizde Recep Kahya’nın mezar yerini görüyoruz. İnceledik baktık ve (mezar) yeri belli oluyor.”


-“Recep Kahya’nın anıtı olarak bilinen anıt (o dikili taş), daha sonraki fotoğraflara baktığımızda, Cumhuriyet döneminde ‘üzerine Atatürk büstü yerleştirilmiş’ bir şehidin başka bir kişiye ait olan bir şeyin üzerine Atatürk büstü yerleştirilmez  (ki bu durum o kanıtı çürütüyor. Hatta o taşa benzeyen başka bir taş da Millet Bahçesinde var). Demek ki Recep Kahya’nın iki yere gömülemeyeceğine göre, (park) mezar yeri olarak kabul edilemez”

Yazar - Dr. Canver, incelediğini belirttiği birkaç fotoğrafı işaret ederek ‘şehidin gömüldüğü yeri’ tespit ettiklerini belirtti. İncelenen fotoğraflara göre, Sayın Canver; Kız Yetiştirme Yurdu ile yıkılan Postane binasının arasında, bir “şehitlik bulunduğunu” ve “bahriye askerlerinin tören kıyafetleri ile görüldüğünü” ve daha sonraki yıllarda ise Etaş Yokuşu yolu yapılırken şehitliğin kaldırıldığını tespit ettiklerini” belirtmişti.

EREĞLİ TARİH DOĞA DERNEĞİ BAŞKANI: “BENCE, ŞEHİT RECEP GARİPLER MEZARLILIĞINA DEFNEDİLMEMİŞ OLMALI” DEDİ..

G.ÖZÇAKIR: “Şu an yönetim kurulu başkanı olduğum Kdz. Ereğli Tarih Doğa ve Kültürünü Yaşatma Derneği tam olarak şimdi hatırlayamıyorum derneğin arşiv ve bültenlerine bakılırsa bulunur. Sanırım 1990’lı yıllarda kahraman deniz şehidimiz Recep Kâhyanın mezarının yeri bilinemediğinden bugün Cam Cafe diye bilinen mekânın yakınında ki alana sembolik bir mezar taşı koymuştu. Görüldüğü üzere Recep Bey de bunu bile kent efsanesine çevirerek kitabının 22. sayfasında (Cam Kafe’nin yerinde mezarlık mı vardı?) diyerek Recep Kâhyanın mezarını burada aramış, aslında bu bölgeye yakın alanda denizin geri verdiği bahtsız deniz kazazedelerinin cesetleri kimlikleri tespit edilemediğinden Garipler Mezarlığı diye anılan yere defnedilirmiş bence Garipler Mezarlığına kahraman bir şehit defnedilmemiş olmalı. Recep Kâhya’nın mezarını birinci elden sağlam bir kaynak olmadığından maalesef şu an tespit etmemiz çok zor” dedi.

     RESMİ TÖRENLER BİLE YILLARCA YANLIŞ TARİHTE İCRA EDİLDİ: Yukarıda da değindiğim gibi Recep Reis’in mezar yerini ilk defa olarak biz sorguladık. (Kent efsanesine çevirdiğimiz söylense de).  Şunu yaptık, bunu yaptık diyen, birkaç dernek de bu konuda kendini özeleştiriye tabi tutmalıdır. Bizim Kaymakamlığa yazılı talebimiz sonrasında oluşturulan Komisyon da 9 Şubat tarihinin yanlış olduğunu (27 Ocak tarihinin doğru olduğunu) “Onay”ladı. Demek ki bu kadar uzman kişi ve sivil toplum kuruluşlarına rağmen, yıllarca Alemdar’ın resmi törenleri ve şehidimizin anılması, yanlış tarihlerde icra edilmiş oldu. Neyse ki bu yıl, tarih düzeltildi.

         KENT MEYDANINDA RECEP REİS ANITI: Kurtuluş Savaşının tek deniz şehidi olduğu belirtilen ama günümüzde nereye gömüldüğü bilinemeyen ve 2014 yılında çıkardığımız ORHAN GAZİ VE BİR FETİH adlı kitabımızda yazdıklarımızla, ilk defa mezar yeri sorgulanan RECEP REİS’in artık Ereğli’de anıtı yapılmalıdır. Bu savaşın ve Recep Reis’in şehit oluşunun 100. Yıldönümü anma töreni 2021 yılına intikal etmektedir ki bu kadar geç kalınmadan ve de Ereğli Belediye Başkanı Hüseyin UYSAL’ın kamuoyuna deklare ettiği KENT MEYDANI projesi içine, bu anıtın da dahil edilmesi yerinde olacaktır.

Bu satırların yazarı olan Recep Çetin’in önerisi olarak şunu da belirtmeliyim: Rizeli şehidimiz Recep Reis’in hemşehrisi olan Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın da bu anıtın açılışına davet edilmesi yerinde olacaktır.

Bu anıt işini; devletin ilgili kurum ve kuruluşları, Alemdar Gemisi Deneği, Tarih Doğa Derneği gibi kuruluşların yanında Belediye Başkanlığı da gündemlerine ivediyle almalıdır. Her ne kadar, son dönemlerde Ereğli Tarihi üzerine Belediye Başkanımız ile sıkı mesai içinde olduklarını bildiğimiz Can Canver Bey “ne yazık ki, sesimizi bir türlü duyuramadık” diye serzenişte bulunmuş olsa da ısrarlı sesleniş sürmelidir. 


5 Mart 2018

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

EREĞLİ’DE (16.YY) OSMANLI DÖNEMİ ESERLERİ

  Kenan Ziya Taş’ın “16.YY’DA BOLU SANCAĞI”nı konu edinen tez çalışmasının 184.sayfasında, 1500’LÜ YILLARDA EREĞLİ VE CİVARINDA BULUNAN BAZI TARİHİ ESERLERİ SIRALAR. 1-*Ereğli Cami-i Şerifi: Nefs-i Ereğli’dedir(içinde). Vakıfları arasında 1676 akça nakit para ile bir çok çiftlik ve tarla bulunmaktadır. (Kaynak: KK TD 547, v 208a-209b.) ORJİNAL BELGEDEKİ İFADE:  KK. TD. 547 v 208-209: Karye-i Ereğli''de Halil ve Yazıcı oğlu Durmuş''un tuttuğu çiftlik ve Kethüda İlyas''ın tuttuğu çiftlik vakfiyet üzere mutasarrıf ola gelmiş Ereğli Camii hatip ve imam olanlara meşruttur deyu mukayyettir defter-i atik-i haliya Hatip Osman ve İmam Mehmed olduğu. 2-*Kilise Camii: Bendereğli Nahiyesindedir. Müezzinine yevmi üç akça vazife verilmiştir. (Kaynak: KK TD 547, v 214a.) İlginç ve de önemli olan ise, Osmanlı Arşiv Belgelerindeki SULTAN SÜLEYMAN CAMİİ adı, günümüzde yaşamamaktadır. Bu Caminin, bugün bulunduğu yerdeki adı ÇELİKEL CAMİSİ olduğu belirtilmektedir.. Aslen Ereğli’miz...

EREĞLİLİ KAŞİF UZUN MEHMET VE HACI İSMAİL AĞA

  Kasım ayının ilk haftasında kamuoyu ile paylaştığımız UZUN MEHMET adlı kitabımız çeşitli sorulara muhatap kaldı. Bu anlamda yaşadığımız bölgenin tarihi hakkındaki araştırmaları ile dikkat çeken   (hatta daha önce, Alemdar şehidi Recep Kahya’nın Rizeli olmadığı beyanına yönelik olarak yazdığımız “Şehit Recep Kahya Rizelidir” şeklindeki yazımıza alınganlık gösterdiği anlaşılan) Sayın Nihat Yasa 9 Aralık’ta “Uzun Mehmet’i Hacı İsmail Ağa mı zehirletti?” başlığı ile bir yazı yazdı ve bu yazıda bazı değişiklikler yaparak 22 Aralık’ta tekrar paylaştı. Sonrasında bahsedilen bu yazı Zonguldak’ta yayın yapan “Halkın Sesi” adlı gazetede de (31.12.2015) yayınlandı ki içeriğinde şahsımızın çalışmalarına da atıflar bulunmakta idi.. UZUN MEHMET KONUSUNUN SEYRİ : Zonguldak’ta 1932’de “ülkemizde kömürün kim tarafından ilk defa kim tarafından bulunup Padişaha kimin tarafından teslim edildiği” konusu hakkında bir komite araştırma yapar ve ülke gündemince ve resmi erkanca Uzun Mehmet adı kabul...

MAZHAR PAŞA VE EREĞLİ’DE OSMANLI ÇİLEĞİ

  Yazar Sermed Muhtar Alus, 22 Mayıs 1946 tarihli Akşam Gazetesinde ÇİLEK başlığı altında şunları yazar: “Çilek hala ortalıkta kıt. Boğaziçi çilekleri, Frenk çilekleri (çilek rengi) tabirinin çıkışı. Karadeniz Ereğlisi çilekleri… Çileğe dair birkaç fıkra.. Tarihe göre ÇİLEK..”         “…Öteden beri, meyvaların kibarıdır. İstanbul’un Boğaziçi topraklarında yetişenler dünya yüzünde rastlananların en nefisi, en aliyyülâlâsıdır. Vaktiyle derlerdi ki;”         “Arnavutköyü’nünki elde bir deste güldür velakin Çengelköyü, Beylerbeyi, Anadoluhisarı tepelerinin, Kuruçeşme-Emirgan-İstinye-Büyükdere sırtlarının hatta Beşiktaş’taki Hacı Hüseyin bağı ile Ihlamur bayırlarınınkini de yabana atmayalım; berikilerden aşağı değildir.”         “Bunlara  OSMANLI ÇİLEĞİ  veya Yerli Çilek adı verilirdi. Açık pembe renkli, harikulade kokulu, orta kıtada gayet de lezizdirler. Mayıs’ın haftasın...