Ana içeriğe atla

SULTAN AHMET’TEN EREĞLİ KADISINA: ...

 “KİMSEYE KANUN DIŞI İŞ YAPTIRMAYIN”

Kdz Ereğli Emniyet Müdürünün medyaya yansıyan ifadelerini okuyunca içim burkuldu.

Ve; Zonguldak Emniyet Müdürü ile Ereğli Emniyet Müdürü arasında yaşananların ardından, son günlerdeki “ZONGULDAK BÜYÜKŞEHİR OLUYOR” - “EREĞLİ İL OLSUN” manşet haberleri aklıma geldi. Hatta bu köşede yazdığımız “EREĞLİ, ZONGULDAK’TAN BÜYÜKTÜR” başlıklı yazımız önüme geldi.

Ayrıca Zonguldak ve Ereğli arasındaki bu şikayet durumu; bana, 1606 yılında yaşanmış bir şikayeti anımsattı. Bu şikayet sonrasında, Padişah (Sultan Ahmet) bir fermanla, vatandaşlar arasında yaşanan duruma el koymuştu. Bakın şikayet ne, Padişah’ın fermanı nasıl:

EREĞLİ VE ALAPLI (SAMAKO) KAZASI KADISINA FERMAN


Kıdveti'l-kuzât ve'l-hükkâm ma‘deni'l-fazl ve'l-kelâm BENDEREĞLİ ve SAMAKO kâdîları zîde fazluhumâ tevkî‘-i refîh-i hümâyûn vâsıl olucak ma‘lûm ola ki,   

Dârende-i fermân-ı hümâyûn Mahmud nâm kimesne dergâh-ı mu‘allâma gelip HALİL nâm kimesne SAMAKO (Alaplı) KAZASINDA tasarrufunda olan üç kıt‘a yerlerini, bin on iki (H.1012) senesinde sâhib-i arz ma‘rifetiyle buna verip tasarrufunda iken, hâlâ Hacı Şakir Resi nam kimesne ‘ol yeri ben dahi almış idim’ deyü mücerred bîr sûret-i temessük ibrâz etmekle nizâ‘ edip tasarrufuna mâni‘ olduğun bildirip,

buyurdum ki hükm-i şerîfimle vardıkda husemâ muvâcehesinde hak üzere göresiz.

Ol yerler mezkûrun olup sâhib-i arz ma‘rifetile bundan mukaddem mezkûr Hacı Şakir'e vermiş olmayıp fi'l-vâki‘ sâhib-i arz ma‘rifetiyle bu mukaddem almış ise hâlâ ol vechile nizâ‘ eder ise câyiz değildir.

Men‘u def‘ edip yerini buna kemâkân zabt ve tasarruf etdirip hilâf-ı şer‘ ve kānûn kimesneye iş etdirmeyesiz. 

Eslemeyeni yazıp bildiresin tekrâr şikâyet olunmalı eylemeyesin. 

Şöyle bilesiz alâmet-i şerife i‘timâd kılasız.

Tahrîren fî evâsıtı şehr-i Zilhicceti'ş-şerife sene erba‘a aşer (14) ve elf (1.000). (Hicri-1014)   (MİLADİ: 28.04.1606)

Mine'l-hicreti'n-nebeviyye aleyhi efdalü't-tahiyye

Be makâm-ı Kostantiniyyetü'l-Mahrûsa

                      Not-R.Ç: Padişah I. Ahmed, 1603-1617 yılları arasında Padişahlık yapmıştır.

 

                      AÇIKLAMA: Bu ferman (belge) Bendereğli (EREĞLİ) ve Samako (ALAPLI) “Kadı”larına (yöneticilerine) yönelik olarak yazılmıştır. Belgeden anlaşıldığı üzere; bir arazi ve yer üzerinde yaşanan bir anlaşmazlık bulunmaktadır. 

                  MAHMUT adlı kişinin Padişahlık makamına bizzat giderek (anlaşmazlıkları üzerine) çözüm bulunması talebinde bulunduğu görülmektedir. Mahmut, HALİL adlı kişinin (ALAPLI’da) üç kıt’alık araziyi-yeri kendisinin tasarrufuna verdiğini ve tasarrufta yani şahsi kullanımında bulunduğunu fakat Hacı Şakir Reis adlı kişinin “o yeri ben almıştım-benim” diye iddia ettiğini ve kendisinin (Mahmut’un) tasarrufuna imkân vermediğini bildirmiştir.

                  “Hükm-i Şerifimle Buyurdum ki” ifadesi ile başlayan ibareler sonrasında (Padişah I. Ahmed’in) ilgili yer(ler)in Hacı Şakir’e ait olmadığı, şâyet Hacı Şakir ilgili yer(ler)i hâlâ ‘benim’ der ise bu durum doğru-uygun değildir” denilmektedir.

“İlgili kişinin yerini zab(ı)t ile tasarrufunun sağlanarak kimseye kanun dışı iş ettirmeyiniz!. İmkân vermeyiniz. Dikkate almayanı, yazı ile geciktirmeden bize bildiriniz!. Bunu böyle bilin ve  alâmet-i şerife(ye) i‘timâd edin-güvenin” denilmektedir..


***ÖZEL NOT: Bu fermanın, (kentimizin) tüm resmi kurumlarında, hatta makam odalarında duvarlara asılmasını o kadar istemiştim ki…




EREĞLİ EMNİYET MÜDÜRÜ: “Atatürkçüyüm, Cumhuriyetçiyim, Milliyetçiyim, İnançlıyım, Bir de sizi çok seviyorum ve tüm saygımla sesleniyorum Sayın Cumhurbaşkanım, Buraya bunları yazıp, basına verdiğim için kusura bakmayın, çünkü size ulaştırmayacaklarını, ulaştırsalar bile manipule edeceklerini biliyorum, CİMER, gönderildikten sonra sizin haberiniz olmadan hangi bürokratik, tutucu ve koruyucu mantığın harekete geçeceğini, mekanizmalarını biliyorum”.

 12.1.2018 09:25:25



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KDZ EREĞLİ ŞEHİT VE GAZİLERİMİZ

  ŞEHİTLERİMİZ: Şehitlerimizin adı,rütbesi, şehit düştüğü yer ve tarihi, mezarının bulunduğu yer, ailesinin adresi aşağıdadır: *HÜSEYİN BIRAK -J.Er -Diyarbakır-Adıyaman-Şanlıurfa Yol kavşağı13/07/1993- Balı Köyü- * Halis ÇINAR-Komiser- Diyarbakır-Adıyaman-Şanlıurfa Yol kavşağı-13/07/1993- Kemer Mezarlığı- Gülüç * Asım ÇÖMETEN-P.Er- Kulp İlçesi-12/04/1994- Işıklı Köyü- Işıklı Köyü * Murat DEMİR-J.Uzm. Onbaşı- Bingöl İli Genç İlçesi-25/04/1994- Konuralp Şehitliği- Gülüç * Kudret ÖZCAN-Shh. Er.- Kars – Kağızman-14/07/1994- Şehir Mezarlığı-Kepez Mah. * Pürhan ÖZBAKIR-P.Er.- Şehir Mezarlığı-Akarca Mah. * Metin KÖKSAL-J.Astğm.- Tunceli-07/05/1996-Trabzon-Bağlık Mah. * Engin ÖZCAN-P.Er.- Hakkari ili Oltuca İlçesi Kızıltepe Mevkii-24/08/1996- Hacıosmanlar Köyü * Cafer HIRÇIN-P.Er- Eruh-Siirt-30/04/1997- Alacabük Köyü * Ömer İNCE-J.Er- Eruh-Siirt-30/04/1997- Armutcuk Belediye Mezarlığı-Kandilli * Kenan YILDIZHAN-J.Er- Şırnak – BeytüşşebapKontik Tepe-16/10/2000- Aydın Köyü Kabakoz Mahallesi ...

İSTANBUL VE EREĞLİ’DE YEDİ TEPE

  İstanbul’da olduğu gibi Ereğli’de de yedi tepe olduğu belirtilir. İstanbul’daki tepelerin adı şunlardır: Topkapı Sarayı Tepesi - Çemberlitaş Tepesi - Beyazıt Tepesi - Fatih Tepesi -Yavuz Selim Tepesi - Edirne Kapı Tepesi - Koca Mustafa Paşa Tepesi… Ereğli’deki tepe adları şunlardır: Kuzeybatıda (Çeş)Keştepe (Keşif Tepesi) ve Maltepe, kuzeyde Kaletepe (Heraklea Tepesi), kuzeydoğuda Örencik ve Hacı Hasan Tepesi, doğuda Göztepe (Gözetleme Tepesi) ve Elma Tepe olmak üzere yedi tepeyle çevrilidir. Ereğli halkı dilinde bu tepelerin adı şu isimlerle zikredilir: Aktaş Tepe-Göz Tepe-Kale Tepe-Keş Tepe-Elma Tepe-Doruk Tepe-Gök Tepe.. *** Ereğli’de bulunduğu belirtilen bu yedi tepenin adeta İstanbul’u andırdığı belirtilir. Hatta kaynaklardaki ifadelere göre; Fatih Sultan Mehmet döneminde (İstanbul’un fethine hazırlık için) inşa edilen Rumeli Hisarı için, Ereğli kasabasından taş ve kireç sevk edilmiş olduğu da belirtilir.   Yazar İsmail Hakkı Uzunçarşılı’nın eserinde “İstanbul’a kereste...

OSMANOĞULLARI KURULUŞ VE EREĞLİ

  Ahmet Refik’in b u kitabında yazar, 14. asrın ilk yarısındaki Anadolu’daki durumu, Selçuk oğullarının ve Bizans İmparatorluğunun mücadelelerini anlatmaya çalışır. Kitabın 11. Sayfasında: “O tarihlerde İmparatorluğun Karadeniz tarafındaki hududu Sakarya’ya varıyordu. Oradan ötesini, Kastamonu taraflarını Candar oğulları – Sinop’u Pervane oğulları idare ediyorlardı. Amasra ile EREĞLİ, imparatorluk idaresinde idi. Fakat Bizans memurları ile askerleri oralara ancak Karadeniz’den gemi ile gidebilirlerdi. Karayolları kamilen Türklerin elinde idi. Bizans’ın serhat nöbetçileri Sakarya sahillerini beklerlerdi. Sahil boyunca kulelerle ahşap barakalar yapılmıştı. Bu durumla beraber, Türkler Bizans arazisine hücum için gene yol bulurlardı. Hatta imparator Mihael Paleologos bu felakete nihayet vermek için Anadolu’ya geçmiş, fakat Türklere karşı bir şeye muvaffak olamamıştı”. Yazar Ahmet Refik, aynı kitabının 67. Sayfasında Orhan Bey ile Kantakuzinos arasındaki ilişkilere değinilmiş. Şu ifa...