Ana içeriğe atla

ORMANLILI PROFESÖR: MESUT GÜR

 

İTÜ’DE ORMANLILI “MUHACİR ABDULLAH”IN TORUNU PROF. DR. MESUT GÜR

13-14 Mayıs tarihlerinde Ormanlı’yı ziyaret eden İTÜ Hocalarından Prof. Dr. Mesut GÜR ile tanıştık. Tanışmamız kendilerinin akrabası olan Mehmet Erdoğdu kanalı ile oldu.


Prof. Dr. Mesut Gür, İstanbul Teknik Üniversitesi’nde (Makina Fakültesi Makine Mühendisliği’nde) görev yapmaktadır..

Şimdi yazımızın ve hocamızın bu ziyaretinin nedenine gelelim. (Mesut Bey Ormanlı’ya annesi Pakize Hanım ve eşiyle beraber geldi.)

Prof. Dr. Mesut GÜR’den dinlediklerimize göre, dedesi Muhacir Abdullah (Ertürk) 1900’lü yıllar başında Ormanlı-Sarıkaya (Şıhlar-Sevler) Köyüne gelmiştir. Geldiği yer Bulgaristan-Plevne.. 1877-78’de yaşanan ve 93 Harbi olarak bilinen savaşın bir cephesi olan Plevne Muharebesi sonrasında bölgeden göçler olmuş ve Abdullah’ın da bir şekilde yolu Kdz Ereğli’ye düşmüştür. Burada Kandilli’deki maden ocaklarında iş bulmuş, Fransız ve İtalyanlara ait ocaklarda “ahçılık” yaptığı belirtilmektedir.. Kendisine sahip çıkan Ormanlı’daki bir “doktor”un himayesinde, yörede sevilen ve varlıklı bir kişi haline gelmiştir.

Ormanlı’ya göç eden bir “muhacir” olan Abdullah, bugün Sarıkaya Köyüne bağlı Sevler Mahallesinde ismi hala unutulmayan bir kişi olmuştur.

Muhacir Abdullah olarak anılan bu kişinin, Bulgaristan’dan yöremize 10 yaşlarında geldiği belirtilmektedir. Muhacir Abdullah, Kalaycıoğullarından Ayşe ile evlenmiş, bu evlilikten 8 çocuğu olmuştur. (Adem-Remzi-Niyazi-Sadullah-Hatice-Rabiye-Naciye-Müzeyyen ve Pakize). Ayşe’nin ailesine bölgede “Mustaklar” lakabının verildiği belirtilmektedir.




Prof. Dr. Mesut Gür’ün annesi olan Pakize Hanım, 1937’de Ormanlı’da doğmuş, babasının Ormanlı’dan ayıldığı tarihte (1941’de) 4 yaşındayken yöremizden ayrılmıştır. Fakat ara ara Ormanlı’ya gelmiş ve doğduğu topraklara ziyaretler gerçekleştirmiştir. Dayısı olan Mehmet Odabaşı ailesinden bazı kişilerle görüşmelerini sürdürerek, Ormanlı’daki soy aileleri ile diyaloğunu kesmemeye gayret göstermiştir.

Muhacir Abdullah’ın bir dönem “mükellef” zorunlu olarak madende çalışmış olduğu ve bu nedenle askere de alınmadığı belirtilmektedir. Muhacir Abdullah’ın 7 dil bildiği ve 1941’de köyde kendine ait arazileri satarak köyden ayrıldığı, Adapazarı-Akyazı’da Kazancı adındaki bir köye yerleştiği belirtilmektedir. 1973’te vefat eden Muhacir Abdullah, Adapazarı-Erenler’de defnedilmiştir. Abdullah’ın yine Ormanlı’dan Emine ile evlenen Beytullah ve Yakup adlarında kardeşleri de vardır. Yine bunlar da Akyazı-Kazancı Köyünde yaşamışlardır.

19.1.2018 22:26:34


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KDZ EREĞLİ ŞEHİT VE GAZİLERİMİZ

  ŞEHİTLERİMİZ: Şehitlerimizin adı,rütbesi, şehit düştüğü yer ve tarihi, mezarının bulunduğu yer, ailesinin adresi aşağıdadır: *HÜSEYİN BIRAK -J.Er -Diyarbakır-Adıyaman-Şanlıurfa Yol kavşağı13/07/1993- Balı Köyü- * Halis ÇINAR-Komiser- Diyarbakır-Adıyaman-Şanlıurfa Yol kavşağı-13/07/1993- Kemer Mezarlığı- Gülüç * Asım ÇÖMETEN-P.Er- Kulp İlçesi-12/04/1994- Işıklı Köyü- Işıklı Köyü * Murat DEMİR-J.Uzm. Onbaşı- Bingöl İli Genç İlçesi-25/04/1994- Konuralp Şehitliği- Gülüç * Kudret ÖZCAN-Shh. Er.- Kars – Kağızman-14/07/1994- Şehir Mezarlığı-Kepez Mah. * Pürhan ÖZBAKIR-P.Er.- Şehir Mezarlığı-Akarca Mah. * Metin KÖKSAL-J.Astğm.- Tunceli-07/05/1996-Trabzon-Bağlık Mah. * Engin ÖZCAN-P.Er.- Hakkari ili Oltuca İlçesi Kızıltepe Mevkii-24/08/1996- Hacıosmanlar Köyü * Cafer HIRÇIN-P.Er- Eruh-Siirt-30/04/1997- Alacabük Köyü * Ömer İNCE-J.Er- Eruh-Siirt-30/04/1997- Armutcuk Belediye Mezarlığı-Kandilli * Kenan YILDIZHAN-J.Er- Şırnak – BeytüşşebapKontik Tepe-16/10/2000- Aydın Köyü Kabakoz Mahallesi ...

İSTANBUL VE EREĞLİ’DE YEDİ TEPE

  İstanbul’da olduğu gibi Ereğli’de de yedi tepe olduğu belirtilir. İstanbul’daki tepelerin adı şunlardır: Topkapı Sarayı Tepesi - Çemberlitaş Tepesi - Beyazıt Tepesi - Fatih Tepesi -Yavuz Selim Tepesi - Edirne Kapı Tepesi - Koca Mustafa Paşa Tepesi… Ereğli’deki tepe adları şunlardır: Kuzeybatıda (Çeş)Keştepe (Keşif Tepesi) ve Maltepe, kuzeyde Kaletepe (Heraklea Tepesi), kuzeydoğuda Örencik ve Hacı Hasan Tepesi, doğuda Göztepe (Gözetleme Tepesi) ve Elma Tepe olmak üzere yedi tepeyle çevrilidir. Ereğli halkı dilinde bu tepelerin adı şu isimlerle zikredilir: Aktaş Tepe-Göz Tepe-Kale Tepe-Keş Tepe-Elma Tepe-Doruk Tepe-Gök Tepe.. *** Ereğli’de bulunduğu belirtilen bu yedi tepenin adeta İstanbul’u andırdığı belirtilir. Hatta kaynaklardaki ifadelere göre; Fatih Sultan Mehmet döneminde (İstanbul’un fethine hazırlık için) inşa edilen Rumeli Hisarı için, Ereğli kasabasından taş ve kireç sevk edilmiş olduğu da belirtilir.   Yazar İsmail Hakkı Uzunçarşılı’nın eserinde “İstanbul’a kereste...

OSMANOĞULLARI KURULUŞ VE EREĞLİ

  Ahmet Refik’in b u kitabında yazar, 14. asrın ilk yarısındaki Anadolu’daki durumu, Selçuk oğullarının ve Bizans İmparatorluğunun mücadelelerini anlatmaya çalışır. Kitabın 11. Sayfasında: “O tarihlerde İmparatorluğun Karadeniz tarafındaki hududu Sakarya’ya varıyordu. Oradan ötesini, Kastamonu taraflarını Candar oğulları – Sinop’u Pervane oğulları idare ediyorlardı. Amasra ile EREĞLİ, imparatorluk idaresinde idi. Fakat Bizans memurları ile askerleri oralara ancak Karadeniz’den gemi ile gidebilirlerdi. Karayolları kamilen Türklerin elinde idi. Bizans’ın serhat nöbetçileri Sakarya sahillerini beklerlerdi. Sahil boyunca kulelerle ahşap barakalar yapılmıştı. Bu durumla beraber, Türkler Bizans arazisine hücum için gene yol bulurlardı. Hatta imparator Mihael Paleologos bu felakete nihayet vermek için Anadolu’ya geçmiş, fakat Türklere karşı bir şeye muvaffak olamamıştı”. Yazar Ahmet Refik, aynı kitabının 67. Sayfasında Orhan Bey ile Kantakuzinos arasındaki ilişkilere değinilmiş. Şu ifa...