Ana içeriğe atla

HACI BABA TÜRBESİ, GÖZTEPE’DE DEĞİL; ÇEŞTEPE’DE

 Ereğli hakkında yazılan tüm kitaplarda-yazılarda, HACI BABA olarak bilinen zatın mezarının GÖZTEPE’de olduğu üzerinedir. Bizim bu araştırmalarımızdan önce yazılmış bu bilgileri, doğru bilgi zannederek biz de bu yönde yazılar kaleme almıştık.


Hatta öğrendik ki 90’lı yıllarda Kdz Ereğli Belediyesinden, Göztepe’de ilgili zatın türbesi yapılması istenmiş ve yetkililer de yerel tarih alanındaki uzmanlığını değerlendirerek bir tarih öğretmeninden bilgi-belge ve kaynak yardımı istemiş. Öyle ki bu bilgileri değişik yazarların kitaplarından derleyen ilgili tarih öğretmeni, hazırlayıp belediyeye verdiği “ilgili derleme-araştırmasını” bizim de bir kitabımızda paylaşmamız üzerine, “intihal davalarına” niyetlenmişti. Oysa ki yaptığı bu derlemelerin de düşündüğü intihal davalarının da ne kadar boş olduğu ortada.. Çünkü, (uzun yıllardır) Ereğli insanını yanlış bilgilendirmek ve yönlendirmek gibi bir durum var ortada..


Ereğli’nin eski fotoğrafları incelendiğinde, Göztepe civarında böyle bir tarihi türbe yok. Fotoğraflarda sadece bir tepe görülüyor. Mezarlık olduğunda da şüphe yok. Osmanlı’nın son yıllarına tekabül eden mezar taşları olduğunda da şüphe yok..

Yine dikkat çeken husus ise Osmanlı döneminde Göztepe eteklerinde askerlik dairenin binası ve birlikleri bulunmaktadır. O askerlik binasının yıkılmasından sonra, aynı alan bugün SİT alanı olmuş. O zaman “madem orada çok önemli tarih ve tarih eseri bulunmaktaydı da o binanın oraya yapılmasında neden sakınca görülmedi” diye sorulmaz mı?

Neden bugün o alan harabelik haline terk edildi?

Dedik ya Göztepe’de arşiv belgelerinin belirttiği, tarihi bir türbe yok. Ama Çeştepe’de Osmanlı Arşivleriyle sabit ki Türk tarihi boyunca o mevkide bir Türk büyüğünün türbesi bulunmaktadır.

Şimdi soru şu: Çeştepe’ye dair, arşiv belgelerinde görülen Hacı Baba Türbesinin, nasıl oldu da Göztepe’de olduğu belirtildi?.

Nasıl oldu da Göztepe’de HACI BABA TÜRBESİ tabelası dikildi?.

Nasıl oldu da bir Türk İslam büyüğü olduğuna inanılan bir zata dua etmek için insanlar Göztepe’ye yönlendirildi? Hepsi önemli sorular..

Tekrar belirtelim ki Göztepe’de Heraklea Pontika döneminden ve Osmanlı döneminden kaldığı belirtilen mezarlar-taşlar bulunmaktadır ve bu nedenle de SİT alan yapılmıştır. Ama bu durum, orada Hacı Baba’nın Türbesi olduğunu gösteren bir durum olmamalıdır!.

ORHAN GAZİ VE BİR FETİH adıyla 2014’te yayınladığımız kitabımızın 303. Sayfasında şunları yazmıştık: “SEYYİD NASRULLAH TÜRBESİ ÜZERİNE ÇALIŞMALAR-Ereğli tarihi üzerine yazılmış kayıtlarda, Seyyid Nasrullah Efendi’nin Göztepe’de türbesi olduğundan bahsedilir. Fakat ilgili mevkide, yapılmış bir türbe yapısı-eseri olmadığı gibi atılan adımlar da olumlu sonuçlanmamıştır.”..

Bu ifadelerimiz ile, aslında belgeler üzerinden öğrendiğimiz bilgileri hissettirmek niyetindeydik. Bu ifadelerimizin yanında, Hacı Baba Türbesinin Göztepe’de olduğunu belirten daha başkaca çelişkili ifadelerimiz de olmuştu. Bu çelişkilerimizin nedeni; Göztepe üzerinde Kdz Ereğli Belediyesinin özel çalışmaları vardı. Yani o çalışmalara zarar verecek bir açıklamadan kaçınma niyeti taşıdık. Oysa bu niyetin uzatılması, önemli bir Türk büyüğünün mezarının gerçek yerinin belirtilmemesiyle daha fazla vicdani sorumluluk altına sokacaktı. 2013’te arşiv belgelerinin tercüme etmemiz sonrasında öğrendiğimiz bu bilgiyi, yine aynı zamanlarda Belediye’de birkaç ilgili ile de paylaşmıştık. Ama itiraf etmem gerekirse, kamuoyuyla paylaşmak için acele edilmemesi şeklinde öneri almıştık.

ULUSLU İBRAHİM HAMDİ EFENDİ’NİN “ATLAS”INDA 

“BENDEREĞLİ

BENDEREKLİ nam-ı diğer EREĞLİ; Karadeniz sahilinde Bolı şimalinde bir kal’adır ki tahminen devr-i seray-ı-hümyun-ı-cedid kadar olub taraf-ı-şarka derya kenarı ve yukaru Güney taraflarının ekser bedenleri harap olub ancak garb tarafına vaki iskele ve şehrine muttasıl olan kapusu heyet-i asliye üzere balater beden ve tabyalar ve kapunın üzerinde (Varak 315) iki adem şekli ayak üzere dururlar dahil-i bab-ı kal’ade bir mahalle ve Sultan Orhan camii olub ve haric-i bab-ı kal’ade esvak-ı mamurasi ve kahveleri ve bir hammamı ve çeşmeleri ve iskele kurbinde müsafirine han odalarına bedel odalar ve köşkleri olub sükkanına günde birer pare icare ile virirler ve etmekçi furunı olmayub herkes hanesinde etmek tabkh idüb çarşuda satarlar.

Çarşunun garb tarafında kefere vaktinde etrafı kargir divarlı limanı var imiş zamanla dolub harab olmuş elyevm anda debbağhane olub kal’anın harab divarı mukabilinde etrafdan taş dökme bir limanı vardır ve dahil-i kal’ade hin-i imaretinde olan bezastan ve dekakinin (BEDESTEN kapalı çarşı VE DÜKKANLAR) taşların yüzer adem yerinden kaldıramaz ve bazı kulelerinde bağçe idüb nerkis ve sair şükufe gars itmişler bir mertebe ki sa’ir diyarda öyle çiçek olmaz ve kal’a kapusunın haricinde bir kule zirvesinde müfti hanesi olub safa bahş ferahfeza bir hanedir hayli mamur bir kasaba olub pak dilfrib (cazibeli) tazeleri vardır lakin ahalisinin bir mikdar taassubı vardır.

İncir ve üzüm ve ceviz ve sa’ir meyvesi vefret üzere olub ahalisinin ekseri khılal ve kaşık yaparlar kerestesi olub İstanbul’a götürürler ve kal’adan şark tarafında Karadeniz’e müşrif bir depede merhum Fatih Sultan Orhan’ın hacesi Seyyid Yaha-yı Şirvani hazretlerinin evladından olub Seyyid Nasrullah Efendi Hazretlerinin merkad-i münevvereleri olub ba’zı bikes fukara kızları varub hücratda sakine olub hizmet iderler bir göz yer vakıfdır ve anda Karadeniz boğazında olduğu gibi bir fener olub sefinelere hata gelmesün deyu gicelerde firuzan olunur avamünnas beyninde HACI BABA Türbesi deyu ziyaret iderler SULTAN ORHAN gelüb kal’a feth eylediklerinde oğlum şu makamı bana ihsan eyle deyu rica etmişler, ricasına müsaade buyurdukda, bu yeri niçün istersin deyu istintak ve anlar dahi toprağımız bunda olub yatsam gerekdir deyu buyurmakla sultan merhuma rikkat gelmişdir bir pak ahalisi olub eyü metaların bez ve kereste ve meyvedir vilayetinde zina ve livata nadirdir meğer ki mütegallibeden bir yaramaz gelmiş buluna…

Ereğli’de bir araştırmacı S.D daha önce şu ifadeleri yazmıştı: “Bu yöreye, öncelikle misyoner Türk dervişler yerleşmiştir, doğru, Göztepe''de yatan Seyyid Nasrullah Efendi de bunlardan biridir, doğru; ama bu kişiler yörenin Türkleştirilmesine katkıda bulunmuşlardır. Fethin yapıldığını kanıtlayamazlar. Bu kişiler hakkında ancak 18. yüzyılda Katip Celebi''nin Cihannüma''sını bir takım eklerle yayınlayan Uluslu İbrahim Hamdi Efendi'nin, çoğu olayın üç yüzyıl sonrasında duyduğu bir takım rivayetleri yazmıştır..”

Biz de (R.Ç) cevap olarak şu ifadeleri yazmıştık: Ereğli’ye Orhan Gazi döneminde gelen ve Ereğli’de gömülen dervişler, Ereğli’nin fethini kanıtlayamazlarmış!. Aslen “seyyid” olan Uluslu İbrahim Hamdi, “Cihannüma”ya rivayetleri toplamış!!. Yani Bolu Salnamelerindeki fetih konusu da yanlış, yani İbrahim Hamdi rivayetçi, yani Ereğli fethedilmedi satın alındı ve bu durumu en doğru değerlendiren Yazar S.D Bey..

HACI BABA TÜRBESİ VE CİVARINDAKİ FENER

Hicri 1263 (Miladi-1847) tarihli, bir Osmanlı Arşivi Belgesi aşağıdadır:

“KAPUDAN PAŞA HAZRETLERİNE: Bahr-ı siyâhda Ereğli limanı kurbunda HACI BABA TÜRBESİ civârında vâki‘ FENERin bu kere nev resim olarak müceddeden inşâsından dolayı yevmiye mahsûs olan revgan-ı zeytin kifâyet etmediği beyânıyla zammı istid‘âsınadâir türbe-i mezkûre türbedârları Derviş Ahmed ve Mehmed ve İsmail Efendiler tarafından takdîm olunan bir kıt‘a arzuhâl manzûr-ı vâlâları buyurulmak üzere leffenirsâl kılınmış olmağla îcâbının icrâsı bâbında irâde efendimindir.”

*Yukarıdaki ifadeler, ÇEŞTEPE’yi FENER KULESİNİ ve oradaki halk arasında Havlucu Baba adıyla dönüştürülen HACI BABA TÜRBESİNİ belirtmektedir.

1847 TARİHLİ BAŞKA BİR ARŞİV BELGESİ:

Bahr-ı siyâhda Ereğli Limanı kurbunda Hacı Baba Türbesi civârında vâki‘ Fenerin bu kere nev resim olarak müceddeden inşâsından dolayı yevmiye muhassas olan revgan-ı zeytin kifâyet etmediği beyânıyla zammı istid‘âsına dâir türbe-i mezkûre türbedârları Derviş Ahmed ve Mehmed ve İsmail Efendiler tarafından takdîm olunan bir kıtma arzuhâl manzûr-ı vâlâları buyurulmak üzre leffenirsâl kılınmış olmağla îcâbının...


BAŞKA BİR ARŞİV BELGESİNDE

“Bendereğli Limanına gidip gelen gemilerin selameti için Baba Fenerine tahsis olunan gecede bir okka zeytin yağının bir senelik bedeli olan mikdarın verilmesi hakkında, Baba Türbedarı tarafından”.


Eş-Şeyh es-Seyyid Ahmed Türbe-i Hacı Baba


Hazırlayan: RECEP ÇETİN (Eğitimci-Yazar)


14.6.2017



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KDZ EREĞLİ ŞEHİT VE GAZİLERİMİZ

  ŞEHİTLERİMİZ: Şehitlerimizin adı,rütbesi, şehit düştüğü yer ve tarihi, mezarının bulunduğu yer, ailesinin adresi aşağıdadır: *HÜSEYİN BIRAK -J.Er -Diyarbakır-Adıyaman-Şanlıurfa Yol kavşağı13/07/1993- Balı Köyü- * Halis ÇINAR-Komiser- Diyarbakır-Adıyaman-Şanlıurfa Yol kavşağı-13/07/1993- Kemer Mezarlığı- Gülüç * Asım ÇÖMETEN-P.Er- Kulp İlçesi-12/04/1994- Işıklı Köyü- Işıklı Köyü * Murat DEMİR-J.Uzm. Onbaşı- Bingöl İli Genç İlçesi-25/04/1994- Konuralp Şehitliği- Gülüç * Kudret ÖZCAN-Shh. Er.- Kars – Kağızman-14/07/1994- Şehir Mezarlığı-Kepez Mah. * Pürhan ÖZBAKIR-P.Er.- Şehir Mezarlığı-Akarca Mah. * Metin KÖKSAL-J.Astğm.- Tunceli-07/05/1996-Trabzon-Bağlık Mah. * Engin ÖZCAN-P.Er.- Hakkari ili Oltuca İlçesi Kızıltepe Mevkii-24/08/1996- Hacıosmanlar Köyü * Cafer HIRÇIN-P.Er- Eruh-Siirt-30/04/1997- Alacabük Köyü * Ömer İNCE-J.Er- Eruh-Siirt-30/04/1997- Armutcuk Belediye Mezarlığı-Kandilli * Kenan YILDIZHAN-J.Er- Şırnak – BeytüşşebapKontik Tepe-16/10/2000- Aydın Köyü Kabakoz Mahallesi ...

İSTANBUL VE EREĞLİ’DE YEDİ TEPE

  İstanbul’da olduğu gibi Ereğli’de de yedi tepe olduğu belirtilir. İstanbul’daki tepelerin adı şunlardır: Topkapı Sarayı Tepesi - Çemberlitaş Tepesi - Beyazıt Tepesi - Fatih Tepesi -Yavuz Selim Tepesi - Edirne Kapı Tepesi - Koca Mustafa Paşa Tepesi… Ereğli’deki tepe adları şunlardır: Kuzeybatıda (Çeş)Keştepe (Keşif Tepesi) ve Maltepe, kuzeyde Kaletepe (Heraklea Tepesi), kuzeydoğuda Örencik ve Hacı Hasan Tepesi, doğuda Göztepe (Gözetleme Tepesi) ve Elma Tepe olmak üzere yedi tepeyle çevrilidir. Ereğli halkı dilinde bu tepelerin adı şu isimlerle zikredilir: Aktaş Tepe-Göz Tepe-Kale Tepe-Keş Tepe-Elma Tepe-Doruk Tepe-Gök Tepe.. *** Ereğli’de bulunduğu belirtilen bu yedi tepenin adeta İstanbul’u andırdığı belirtilir. Hatta kaynaklardaki ifadelere göre; Fatih Sultan Mehmet döneminde (İstanbul’un fethine hazırlık için) inşa edilen Rumeli Hisarı için, Ereğli kasabasından taş ve kireç sevk edilmiş olduğu da belirtilir.   Yazar İsmail Hakkı Uzunçarşılı’nın eserinde “İstanbul’a kereste...

OSMANOĞULLARI KURULUŞ VE EREĞLİ

  Ahmet Refik’in b u kitabında yazar, 14. asrın ilk yarısındaki Anadolu’daki durumu, Selçuk oğullarının ve Bizans İmparatorluğunun mücadelelerini anlatmaya çalışır. Kitabın 11. Sayfasında: “O tarihlerde İmparatorluğun Karadeniz tarafındaki hududu Sakarya’ya varıyordu. Oradan ötesini, Kastamonu taraflarını Candar oğulları – Sinop’u Pervane oğulları idare ediyorlardı. Amasra ile EREĞLİ, imparatorluk idaresinde idi. Fakat Bizans memurları ile askerleri oralara ancak Karadeniz’den gemi ile gidebilirlerdi. Karayolları kamilen Türklerin elinde idi. Bizans’ın serhat nöbetçileri Sakarya sahillerini beklerlerdi. Sahil boyunca kulelerle ahşap barakalar yapılmıştı. Bu durumla beraber, Türkler Bizans arazisine hücum için gene yol bulurlardı. Hatta imparator Mihael Paleologos bu felakete nihayet vermek için Anadolu’ya geçmiş, fakat Türklere karşı bir şeye muvaffak olamamıştı”. Yazar Ahmet Refik, aynı kitabının 67. Sayfasında Orhan Bey ile Kantakuzinos arasındaki ilişkilere değinilmiş. Şu ifa...