Ana içeriğe atla

TÜRKİYE’DEKİ AYASOFYALAR

 1-İZNİK AYASOFYASI (Ayasofya Orhan Camii) Bir kaynakta: “325′te İmparator Konstantinus, İstanbul’u (Bizantion) Bizans’ın Başkenti ilan ettiğinde Hıristiyanlığın ilkelerini belirleyecek ilk evrensel konsili de İznik’te (Nikaia) topladı. Bu sırada Ayasofya henüz inşa edilmemişti. Kesin yapım tarihi bilinmemekle birlikte 4.- 8. yüzyıllar arasında inşa edildiği bilinen bazilika planlı Ayasofya Kilisesi, özellikle 787 yılında İznik’te toplanan 7. Ruhani Konsil ile ünlüdür” denilmektedir.

Başka bir kaynakta: “İznik’teki en önemli tarihi yapılardan biri olan Ayasofya, Doğu Roma döneminde şehrin merkezine inşa edilmiş. Günümüzde 2,5 metre kadar yol seviyesinin altında kalan yapının yazıtı olmadığı için ilk inşa tarihi bilinmiyor ancak 6. yüzyılda İmparator Iustinianos tarafından eski bir Roma ‘gymnasium’unun üzerine yaptırıldığı sanılıyor. 8. yüzyılda onarıldığı bilinen yapı, 1065 depreminde yıkılınca zemini yükseltilerek yeniden inşa edildi. 1331’de İznik’i alan Orhan Gazi tarafından da camiye çevrildi. 2008’de yapılan restorasyonda çatısı yeniden inşa edilen yapının 18. yüzyılda kullanım dışı kaldığı tahmin ediliyor. 1960’ta müze olarak ziyarete açılan yapı, 6 Kasım 2011’de tekrar cami olarak kullanılmaya başlandı” denilmektedir.

Yukarıda paylaşılan bilgilerle beraber, İZNİK AYASOFYASInın (4.–8. yy’da) ve de (6. yy’da) inşa edildiğini belirten farklı kaynaklar da mevcuttur. (Bu şekilde kabul edilirse) EREĞLİ AYASOFYASI, İznik’ten daha önce inşa edilmiş olması muhtemeldir. Çünkü EREĞLİ AYASOFYASI’nın 408-450 yılları arasında yapılmış olduğu belirtilmektedir.

Eğer 1. İznik Konsili’nin (325’te) AYASOFYA KİLİSESİ’nde toplanmış olduğu bilgisi doğru olarak kabul edilirse, Ereğli Ayasofyası, bu Ayasofya’lardan (yapılma tarihi olarak) 2.si olması muhtemeldir.



2- KDZ EREĞLİ AYASOFYASI: 5. yüzyılda II.Theodosios döneminde inşa edildiği bilinen yapının Ereğli’nin alınmasından sonra Orhan Gazi tarafından camiye çevrildiği tahmin ediliyor”. Günümüzde hala Orta Camii adıyla belirtilen bu Caminin Osmanlı dönemindeki adı SULTAN ORHAN CAMİİ’dir.


EREĞLİ ORHAN BEY CAMİİ: Prof. Kenan Ziya Taş’ın “16.yy’da Bolu Sancağı” adlı doktora tezinde “Ereğli’de Orhan Bey Camii bulunmaktadır” der. Adı geçen tezde cami ile ilgili şu bilgiler de verilmiştir. “Ereğli’deki bu camii Orhan Bey yaptırmış, camiin kayyımlığına yevmi iki akça, mum bahasına bir akça olmak üzere toplam 1117 akçalık bir gelir kasabanın iskelesinin gelirlerinden vakfedilmiştir.(Kaynak: KK TD 547, v.214a.)”





Burada yer alan “Orhan Bey yaptırmıştır” şeklindeki bilgiye şunları eklemek mümkündür. 400’lü yıllardan 1300’lü yıllara kadar (yaklaşık 900 yıl) Kilise olarak kullanılan “yapı”nın, 1300’lerde tamir-tadilat gerektirdiği ve MİNARE yapımı sonrasında, (Türk İslam fethi-felsefesi gereği) Orhan Bey tarafından Camiye dönüştürülmüş olabileceğini değerlendirmekteyiz.

Yine İstanbul’daki Ayasofya da yaklaşık 900 yıl Kilise olarak kullanılmıştır. Fakat EREĞLİ AYASOFYASI, İstanbul’dakinden yaklaşık 100 yıl kadar önce inşa edilmiştir.

EREĞLİ AYASOFYA KİLİSESİ (ORTA CAMİ) NE ZAMAN İNŞA EDİLDİ?: John Freely: “Ereğli ilçe merkezindedir. 5.yüzyılda 2.Theodosios döneminde inşa edildiği bilinen yapının Ereğli’nin fethinden sonra Orhan Gazi tarafından camiye çevrildiği kabul edilmektedir. Üç nefli ve bazilikal planlı yapı, bir çok kez onarılmış ve orijinal özelliklerini büyük ölçüde yitirmiştir. Yine de devasa sütunları ve mermer süslemeleriyle dikkat çekicidir.” (*)

(*) Kaynak:John Freely, Türkiye Uygarlıklar Rehberi, Çev: Tuncay Birkan v.d., YKY, İstanbul, 1.Baskı, Aralık 2002, Cilt:2, s.86.

NOT: Daha detaylı bilgi almak için bu köşede yayınlamış olduğumuz yazımızın okunmasını öneririz: http://www.ereglihakimiyet.com/yazarlar.asp?id=1605


*************



II. Theodosius: (Flavius Theodosius) (10 Nisan 401 – 28 Temmuz 450): 408 – 450 yılları arasında Doğu Roma'nın imparatoru. Döneminin önemli bir olayı da 431 yılında topladığı İkinci Efes Konsilidir.. İmparatorluğu döneminde en önemli eserlerden biri de 2. Ayasofya yapımı sayılabilir.. İstanbul’da 360’da Konstantius tarafından ilk defa olarak inşa edilen Kilise yapısı bir isyan sonrasında yakılmıştır. Sonrasında II. Theodosios İstanbul’da yeni kiliseyi inşa ettirmiştir. Fakat bu yapı da yine bir başka isyanla (NIKA) bir kez daha yıkılmıştır. Burada dikkat çekmek istediğimiz nokta, II. Theodosios’un EREĞLİ’den önce İstanbul’daki (ikinci defa inşa edilen) bu AYASOFYA’yı yaptırdığı hususudur. Fakat 415’te inşa edilen bu AYASOFYA da belirttiğimiz gibi NİKA isyanıyla yok edilmiştir.


3- İSTANBUL AYASOFYA CAMİİ (Ayasofya Müzesi): Yılda yaklaşık 3,5 milyon kişinin ziyaret ettiği, sadece İstanbul’un değil, Türkiye’nin en çok gezilen müzesi. Ayasofya’nın bulunduğu yere ilk kilise 360 yılında yapılmıştır. 404 yılında yıkılan yere ikinci kilise 415 yılında inşa edilmiştir. Günümüz Ayasofya’sı İmparator Justinianos (527-565) tarafından dönemin iki önemli mimarı olan Miletos’lu (Milet) İsidoros ile Tralles’li (Aydın) Anthemios’a (532-37) yaptırılmıştır

1453 yılında İstanbul’un fethiyle Camiye çevrilmiştir. 1 Şubat 1935’te de müzeye dönüştürülerek, ziyaretlere açılmıştır. Son yıllarda, tekrar Cami’ye dönüştürüleceği belirtilmektedir. Bu durum; FETHİN BİR GEREĞİDİR.

4- İSTANBUL Küçük Ayasofya Camii: “Küçük Ayasofya Camii. İstanbul'un Küçük Ayasofya semtinde yer almaktadır. Bizans (Doğu Roma) İmparatoru I. Jüstinyen ve karısı Theodora tarafından 527-536 yılları arasında Aya Sergios ve Bachos Kilisesi adıyla yaptırılmış kilise 1497'de Sultan II. Beyazıt döneminde Darüssaade ağası Hüseyin Ağa tarafından camiye çevrilmiştir. Değişik zamanlarda onarım görmüş, şadırvanı ve bahçesi düzenlenmiştir. Günümüzde de cami olarak kullanılmaktadır”.


5- KIRKLARELİ –VİZE AYASOFYASI (Gazi Süleyman Paşa Camii): “Vize ilçesindeki Küçük Ayasofya ya da Gazi Süleyman Paşa Camii olarak bilinen yapı, orijinal hali büyük ölçüde korunmuş bir Doğu Roma kilisesi. Yapının ilk olarak hangi tarihte inşa edildiği bilinmiyor ancak yapılan arkeolojik kazılara göre 5. ya da 6. yüzyılda inşa edilmiş bir bazilikanın temelleri üzerine kurulduğu tahmin ediliyor. Günümüzde camii olarak kullanılsa da çoğu zaman kapısının kilitli olduğunu görüyorsunuz. Vize’ye gelenlerin en çok ziyaret ettiği yer olarak ilçe turizmine hizmet ediyor-/www.dunya.com”.. NOT: EREĞLİ’de de Sultan Orhan’ın oğlu olan Gazi Süleyman Paşa’nın adına izafeten konulduğu (Bolu Salnamelerinde) belirtilen Sultan Süleyman Camii de bulunmaktadır. Orhan Gazi’nin oğlu Süleyman Paşa ve Osmanlı komutanlarınca önce EREĞLİ’yi de içine alan BOLU Havalisi fethedilmiş ve sonra Kırklareli’nin de içinde bulunduğu Batı bölgeleri Süleyman Paşa tarafından fethedilmiştir..



6- GÜMÜŞHANE: “Gümüşhane’nin Kabaköy köyünün Doğu Roma döneminde önemli bir yerleşim olduğu ve buradaki Ayasofya’nın 10. yüzyılda inşa edildiği ve episkoposluk merkezi olduğu biliniyor. 1869’da camiye çevrilen yapının üç apsisi tahtayla kapatılmış durumda ve bu bölüm halen depo olarak kullanılıyor-/www.dunya.com”.


7- TRABZON AYASOFYASI- “13 yy’da ( 1238-1263) inşa edilen bu yapının Pontus Rum Krallığının ana katedrali olarak inşa edildiği” belirtilmektedir. “Trabzon’un Fatih Mahallesi’nde bulunan bu yapı, kent surlarının yaklaşık iki kilometre dışında bulunmaktadır. Bir Manastır olduğu bilinen yapının sadece ana kilisesi ve çan kulesi günümüze ulaşmış durumdadır. Ayasofya Müzesi olarak 1964’te ziyarete açılan bu yapının, bakımlı ve güzel bir bahçesi de bulunmaktadır. Gerçek Doğu Roma İmparatoru’nun kendisi olduğunu kanıtlamak isteyen I. Manuel Kommenos’un (1238-1263) bu nedenle İstanbul’daki İmparatorluk Kilisesi ile aynı adı taşıyan bu yapıyı inşa ettirdiği sanılmaktadır”..

Vakıflar Genel Müdürlüğünün bir talebi sonrasında, AYA SOFYA adındaki bu “katedral”in; Fatih Sultan Mehmet’in 1461’de Trabzon İmparatorluğu’nu fethi sonrasında AYASOFYA CAMİSİne çeviren Sultan II. Mehmet’in Vakfının tasarrufunda olduğuna hükmedilmiştir.



8- EDİRNE AYASOFYASI: “Enez Kaleiçi’ndeki Ayasofya Kilisesi, Enez’in Osmanlı tarafından alınmasından sonra II. Mehmet tarafından camiye çevrilmiş. 1962’ye kadar cami olarak kullanılan yapının çatısı ve bazı duvarları 1965 depreminde çöktü. Günümüzde restorasyon çalışmalarıyla ayağa kalkmayı bekliyor- /www.dunya.com”.

“Enez ilçesindeki antik kent “Ainos” içinde, kesin kayıtlar bulunmasa da 12. yüzyılda inşa edildiği düşünülen Ayasofya için son kararsa Vakıflar Genel Müdürlüğü’nden çıktı. Hristiyan inancında yedinci konsilin toplandığı yer olduğu için önemli taşıyan İznik’teki Ayasofya’yı 2011 yılında, Trabzon’daki Ayasofya’yı ise 2012’de müze statüsünden camiye çeviren Vakıflar Genel Müdürlüğü, Enez’deki yıkık halde bulunan Ayasofya’yı da cami olarak restore etme kararı verdi”. http://www.radikal.com.tr/kultur/edirnenin-ayasofyasi-da-cami-oluyor-1346578/”


9.BİTLİS AYASOFYASI: “Tatvan’ın Çekmece (Şamiran) köyünde bulunan ve yakın zamanda camiye çevrilen Ayasofya Kilisesi orijinal özelliklerini büyük ölçüde koruyor. Kilisenin sütunlarında Ermenice yazılar görülüyor. Yapının asıl adının bu olmadığı, yöre halkı tarafından Ayasofya olarak adlandırılan bir Ermeni kilisesi olduğu tahmin ediliyor-”.

“Tarihi hakkında net bir bilgi olmamakla birlikte M.S. 500 yıllarında yapıldığı belirtilen caminin içinde bulunan bir taşın üzerinde yazılan (M.S. 500) tarihinin gerçeği yansıtıp yansıtmadığı ise bilinmiyor-Kaynak: www.ilkha.com”.


KAYNAK: ORHAN GAZİ VE BİR FETİH – RECEP ÇETİN 

http://www.dunya.com/foto-galeri/gundem/iste-turkiye039deki-ayasofyalar-galeri-43244 http://www.agos.com.tr/tr/yazi/4213/bitlisten-edirneye-dokuz-ayasofya-var https://www.ilkha.com/haber/25106/tatvanda-tarihi-ayasofya-cami-restore-edildi

BAZI ARAŞTIRMACILAR ŞAHSIMIZI HEDEF ALIP ŞUNLARI YAZMAKTADIR:

Yukarıdaki satırların yazarı Ereğlili değildir ama Ereğli tarihi üzerine tüm yazdıklarımıza reddiyeler yazan biridir. Bunun yanında “HEPİMİZ HERAKLEALIYIZ” diye yazan ama Ereğlili olan araştırmacı-tarihçi olan G. Özçakır ile bu konuda bir tartışmamız bile mevcuttur. Kendisine şu sözleri sarf etmiştim: “medyada, bu eseri ve Ereğli’yi gündeme taşıma adına bu haberleri yaptık ama “Ereğli’deki Ayasofya’nın ilk Ayasofya olduğuna dair bir açıklamam olmadı” dedim. “İlk Ayasofya’lardan biri” dediğimi tekrar ettim. Haberin videoları internette paylaşımdadır. (Bakınız: http://www.haberler.com/ilk-ayasofya-ibadete-acilacak-6509049-haberi/).

Fakat yukarıdaki yazımız bir defa daha okunduğunda “İÇİMİZDEKİ HERAKLEALILAR” ve “dışımızdaki dostları-kardeşleri” ne düşünecektir diye merak bile etmiyorum. Çünkü içleri-dışları ortada..

Çünkü onlar, “Ereğli’nin Osmanlılarca fethi muhabbeti” diye yazıyorlar.. (Vefa Derneği Başkanı Abdullah Bostancı’nın sosyal medyada (şahsımıza yönelik) paylaştığı bir ifadesi vardı: Kdz Ereğli’nin Osmanlı tarihini araştırıp yazdıkça, Bizanslılardan ses yükseliyor, istemezük)

Çünkü onlar için Ereğli, Bizanslılardan para karşılığında satın alınmıştır, belki de onlara göre içimizde Bizanslı-Heraklealı hemşehrileri de bulunmaktadır.

Çünkü onlar, dışımızdaki İspanyolların Fransızların yazdıklarını bize önemli bilgiler olarak sunmaktalar ama Osmanlı Arşivlerinde belirtilen “Orhan Gazi Camiini, Orhan Bey bina etmiştir” gibi bilgi ve belgeleri gör-e-mezler.

Neyse, şahsımızı hedef aldıklarını zannedenlerden ricamızı da paylaşayım: Gölge etmeyin başka ihsana gerek yok. Aklınız ve bilgileriniz sizde kalsın, hemen de yorum yazmayın.. Yorumunuz da kalsın. Ne olur.. Karalamayın yazımızı…

Bizi yormayı kendine hedef edinen birkaç okuyucumuz, olmasın daha iyi.. İflas etmiş tüccarın başka-eski defterleri karıştırması gibi, 5-6 sene önceki metinlerimizin de peşine düşmek size fayda ver-me-ye-cek.

Çünkü, Anadolu insanının irfanı; kendi tarihine kendi insanına hainlik edenlerin zihniyetini, iflas etmeye itecektir.

2.5.2017 11:16:39





Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KDZ EREĞLİ ŞEHİT VE GAZİLERİMİZ

  ŞEHİTLERİMİZ: Şehitlerimizin adı,rütbesi, şehit düştüğü yer ve tarihi, mezarının bulunduğu yer, ailesinin adresi aşağıdadır: *HÜSEYİN BIRAK -J.Er -Diyarbakır-Adıyaman-Şanlıurfa Yol kavşağı13/07/1993- Balı Köyü- * Halis ÇINAR-Komiser- Diyarbakır-Adıyaman-Şanlıurfa Yol kavşağı-13/07/1993- Kemer Mezarlığı- Gülüç * Asım ÇÖMETEN-P.Er- Kulp İlçesi-12/04/1994- Işıklı Köyü- Işıklı Köyü * Murat DEMİR-J.Uzm. Onbaşı- Bingöl İli Genç İlçesi-25/04/1994- Konuralp Şehitliği- Gülüç * Kudret ÖZCAN-Shh. Er.- Kars – Kağızman-14/07/1994- Şehir Mezarlığı-Kepez Mah. * Pürhan ÖZBAKIR-P.Er.- Şehir Mezarlığı-Akarca Mah. * Metin KÖKSAL-J.Astğm.- Tunceli-07/05/1996-Trabzon-Bağlık Mah. * Engin ÖZCAN-P.Er.- Hakkari ili Oltuca İlçesi Kızıltepe Mevkii-24/08/1996- Hacıosmanlar Köyü * Cafer HIRÇIN-P.Er- Eruh-Siirt-30/04/1997- Alacabük Köyü * Ömer İNCE-J.Er- Eruh-Siirt-30/04/1997- Armutcuk Belediye Mezarlığı-Kandilli * Kenan YILDIZHAN-J.Er- Şırnak – BeytüşşebapKontik Tepe-16/10/2000- Aydın Köyü Kabakoz Mahallesi ...

İSTANBUL VE EREĞLİ’DE YEDİ TEPE

  İstanbul’da olduğu gibi Ereğli’de de yedi tepe olduğu belirtilir. İstanbul’daki tepelerin adı şunlardır: Topkapı Sarayı Tepesi - Çemberlitaş Tepesi - Beyazıt Tepesi - Fatih Tepesi -Yavuz Selim Tepesi - Edirne Kapı Tepesi - Koca Mustafa Paşa Tepesi… Ereğli’deki tepe adları şunlardır: Kuzeybatıda (Çeş)Keştepe (Keşif Tepesi) ve Maltepe, kuzeyde Kaletepe (Heraklea Tepesi), kuzeydoğuda Örencik ve Hacı Hasan Tepesi, doğuda Göztepe (Gözetleme Tepesi) ve Elma Tepe olmak üzere yedi tepeyle çevrilidir. Ereğli halkı dilinde bu tepelerin adı şu isimlerle zikredilir: Aktaş Tepe-Göz Tepe-Kale Tepe-Keş Tepe-Elma Tepe-Doruk Tepe-Gök Tepe.. *** Ereğli’de bulunduğu belirtilen bu yedi tepenin adeta İstanbul’u andırdığı belirtilir. Hatta kaynaklardaki ifadelere göre; Fatih Sultan Mehmet döneminde (İstanbul’un fethine hazırlık için) inşa edilen Rumeli Hisarı için, Ereğli kasabasından taş ve kireç sevk edilmiş olduğu da belirtilir.   Yazar İsmail Hakkı Uzunçarşılı’nın eserinde “İstanbul’a kereste...

OSMANOĞULLARI KURULUŞ VE EREĞLİ

  Ahmet Refik’in b u kitabında yazar, 14. asrın ilk yarısındaki Anadolu’daki durumu, Selçuk oğullarının ve Bizans İmparatorluğunun mücadelelerini anlatmaya çalışır. Kitabın 11. Sayfasında: “O tarihlerde İmparatorluğun Karadeniz tarafındaki hududu Sakarya’ya varıyordu. Oradan ötesini, Kastamonu taraflarını Candar oğulları – Sinop’u Pervane oğulları idare ediyorlardı. Amasra ile EREĞLİ, imparatorluk idaresinde idi. Fakat Bizans memurları ile askerleri oralara ancak Karadeniz’den gemi ile gidebilirlerdi. Karayolları kamilen Türklerin elinde idi. Bizans’ın serhat nöbetçileri Sakarya sahillerini beklerlerdi. Sahil boyunca kulelerle ahşap barakalar yapılmıştı. Bu durumla beraber, Türkler Bizans arazisine hücum için gene yol bulurlardı. Hatta imparator Mihael Paleologos bu felakete nihayet vermek için Anadolu’ya geçmiş, fakat Türklere karşı bir şeye muvaffak olamamıştı”. Yazar Ahmet Refik, aynı kitabının 67. Sayfasında Orhan Bey ile Kantakuzinos arasındaki ilişkilere değinilmiş. Şu ifa...