Ana içeriğe atla

ALEMDAR ŞEHİDİ “RECEP TİREBOLULU” DENİLİYOR

Evet, ALEMDAR’ın Rizeli şehidi için ISRARLA, “RİZELİ DEĞİL, TİREBOLULU” diye yazanlar bulunmaktadır. Diyorlar ama Tirebolulu bir şehit ailesi de göstermiyorlar..

Bir önceki yazımızda da değinmiştik. Şehit Recep, İstanbul’da iken (savaşlardan ve esaret altından gelip) sivil olarak hayatını yaşarken, torunlarından aldığımız bilgiye göre kayıkçı kahyalığı işiyle meşgul iken (yani sivil hayatında kahyalık yaparken) bu ALEMDAR hadisesine dahil oluyor. Fakat ISRARLA, “GEMİDE KAHYA OLMAZ” diye araştırma metinleri yazanlar var.. Neden olmasın ki.. Bu gemi zaten vatanseverlerin kaçırdığı bir gemi. Yani vatan için gemi kaçırmak ve vatana yardım sağlamak için illa ki resmi askeri personel mi olmak gerekiyor.?

Bu oyun artık bitsin.. Çünkü yeni temin ettiğimiz 1922 tarihli bir gazete haberinde şehit Recep’in bizzat RİZELİ olduğu belirtilmektedir. Evet, Rize’deki şehit ailesinden özür dilenmesi, vicdani bir iş ama artık Alemdar şehidinin RİZELİ DEĞİL TİREBOLULU iddiasına son verilmelidir. Şehit Recep’i Rizeli diyen çok sayıda kaynağı yok sayıp, birkaç kaynak (yanlış yazmasına rağmen) şehit Recep Tirebolulu demek, yanlış kaynakları doğru diye diretmek, YANLIŞTA ISRAR ETMEK tarihimize yanlış kayıtlar bırakmaktır.


“Birçok kaynak inceledim. Alemdar'ın şehidi Kahya mıydı, yoksa Reis miydi.. En önemli kaynaklar askeri kaynaklar olduğuna göre orada ne yazıyordu?. Orada Sivil Lostromo Recep Reis yazıyordu. Biz de sorduk...Dedik ki 'Alemdar'ın Lostromosu Recep Reis nasıl kahya oldu?” şeklinde ifadeler sarf eden bir araştırmacı, şehit Recep’in “kahya mı Reis mi olduğunu” soruyor ama “kahyanın gemide ne işi var” demek düşüncesiyle.. Yukarıda da belirttiğimiz gibi gemide kahya olmaz diye ısrar ediyor. Şunu da belirteyim ki bu Recep, 1873 doğumlu ve 1921 ölümlü bir şehit. Yani EREĞLİ’de şehit olduğunda 48 (belki de nüfusa geç yazıldı 50) yaşında.. Yani yaşlı bir adam.. Bu adama Recep Dayı da Recep Ağa da denilmesinin durumu bu.. “Ayrıca; gemide ağanın ne işi var, dayının ne işi var, kahyanın ne işi var” diye başka bir soru sormaya gerek yok. BU KİŞİ, VATANIN KURTULUŞU İÇİN BİR ŞEYLER YAPALIM diyen ve ALEMDAR’ı kaçıranlardan biri..

Burada İLK DEFA SUNULAN bir belge paylaşacağız. O belgede Recep için önce “Recep AĞA” sonra da “RİZELİ Recep REİS” sıfatları kullanılmış. Demem o ki ARTIK, UYDURUK SEBEPLER ÜRETEREK RİZELİ ŞEHİDİN AZİZ HATIRASINI DAHA FAZLA RAHATSIZ ETMEYİNİZ VE AİLESİNİ ÜZMEYİNİZ.


BİR ÖNCEKİ YAZIMIZDA ŞUNLARI YAZMIŞTIK: Bir araştırmacı “ŞEHİT RECEP KAHYA HAKKINDA ÖNEMLİ BELGELER” başlıklı yazımıza şu olumsuz

yorumları yazmıştı: “Bana göre cevap bu şekilde olmalıydı: Rizelidir, ……………. vilayetindendir. Vilayeti belirsizdir…gibi cevaplardan biri olmalıydı. BÖYLE BİR CEVAP VAR MI? YOK”.. Yani Şehit Recep’in Rizeli olmadığı iddiasını sürdürüyordu. Oysa yukarıdaki yazıda, gemide bulunan Rizeli Ali Kaptan’ın anılarında “SERDÜMEN RİZELİ RECEP REİS KÖPRÜ ÜSTÜNDE ŞEHİT OLDU” diye yazmaktadır.” Hatta aynı araştırmacı 26.01.2016’da Hakimiyetteki bir yazımıza yorum olarak şu ifadeleri yazmıştı: “..Ben de soruyorum. 1-Madem öyle; Alemdar’ın Lostromosu Recep Reis’in Rize’nin Pekmezci köyünden olduğunu, verilen şehit maaşını ailesinin aldığını, adının da Recep Kahya olduğunu, gemideki görevinin ne olduğunu resmi belgelerle ispatlayınız”.. Araştırmacı, sözlerinin devamında “Alemdar ile ilgili yazın Milli Savunma Bakanlığı’na,Genel Kurmay’a ve ATESE’ye…Bu kurumlardan gelecek cevap bu konuda sizi haklı çıkarsın; ben Nihat Yasa olarak özür dileyeceğim…O kadar iddialıyım…” diye yazıyordu.

Biz de Şehit Recep’in Rizeli olduğunu ve eşinin, şehit yakını olmasından dolayı aldığı maaşının belgelerini bile yayınlamıştık ama çabalarımız boşuna(ydı). Yayınladığımız Nüfus Kayıt Örneği bile… Ve hatta, Rizeli Şehit Recep’in torunlarını 2016 ve 2017 yıllarındaki resmi törenlere davet edip Ereğli’ye gelmelerini de sağlamış idik. Bilinmeli ki Ormanlılı Recep, kimseden özür beklemiyor. Ama aynı araştırmacının sıkça paylaştığı sözü de hatırlayalım: ““Tarih yazmak, tarih yapmak kadar mühimdir. Yazan yapana sadık kalmazsa değişmeyen hakikat insanlığı şaşırtacak bir mahiyet alır.”

İLK RAHNE VE İLK ŞEHİT: İlk düşman güllesi bacayı delmiş, süvari köşküne isabet etmişti. Bunu ikinci bir gülle takip etti ve ALEMDAR İLK ŞEHİDİNİ VERDİ. Dümen mevkiinde bulunan ve dümeni idare eden RECEP REİS, ALEMDAR’ın bu yüksek ruhlu kahramanı kanlar içinde iskele tarafına yuvarlanmıştı. RECEP REİS HENÜZ ESARETTEN AVDET ETMİŞ VE ÇOCUKLARINI ALTI SENEDEN BERİ GÖRMEDİĞİ HALDE, HANESİNE (BİLE) GİTMEDEN VAZİFE-İ HAMİYETE GÖNÜLLÜ OLARAK ŞİTAB (eylemişti) ETMİŞTİ. ZAVALLI ÖKSÜZLERİ KİM BİLİR BELKİ (İLELEBET) (MENÂKIB-I KAHRAMÂNÂNESİNİ- kahramanlık menkıbelerini) işitmek tesellisinden bile mahrum kaldılar. RUHUNA FATİHALAR OKUYALIM.

Yukarıdaki bilgiler, 1922 yılına ait gazetede bulunmaktadır.

Peki, şehidin Tirebolulu olduğunu biliyor-düşünüyor ve kabul ediyorsanız, esaretten yeni gelen ve çocuklarını altı senedir göremeyen o düşündüğünüz şehidin günümüzdeki torunlarını TİREBOLU'da bulmak zorunda kalmaz mısınız?.

Son olarak soru şu: Yıllarca genel kabul görmüş bilgiyi tersine çevirmeyi neden istiyorsunuz ki?. Neden “şehit Recep Rizeli” bilgisine inan-a-mıyorsunuz ki.. Sizin inandığınız “TİREBOLULU Recep” bilgisini yazanlar, yanlış yazmış olamaz mı?.. Bu durumda yanlış bilgiyi ortaya atan kişinin peşinden gitme ihtimalinizi düşünmüyor musunuz?..

“Neden bu ısrar anlamıyorum”: Hem de (düşündüğünüz) TİREBOLULU BİR ALEMDAR ŞEHİDİ HAKKINDA DETAYLI BİLGİLER DE veril(e)meden bu ısrar neden??

EREĞLİ TARİHİ ÜZERİNE BU KADAR OYNAMAYIN

Bir yazar 1980’lerde “UZUN MEHMET DİYE BİRİ YAŞAMAMIŞTIR, ONU SAHTE BİR KAHRAMAN OLARAK, 1932’DE ZONG-HALKEVİ ORTAYA ATMIŞTIR” diye yazınca, ardılları da çoğalmış ve durum içinden çıkılmaz bir hal atmıştı. Sonrasında; “Var olan bir gerçeği ve kişiyi” “yok” ettiler. Sonra uzun yıllar pirincin taşını ayıklamak ve bu ayıklama esnasında çeşitli tartışmalar içine düşmek işin cabası oluyor. Şimdi de ALEMDAR ŞEHİDİ RECEP RİZELİ MİYDİ TİREBOLULU MUYDU?. Demem o ki EREĞLİ TARİHİ ÜZERİNE BU KADAR OYNAMAYIN.


21.3.2017 10:38:24 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KDZ EREĞLİ ŞEHİT VE GAZİLERİMİZ

  ŞEHİTLERİMİZ: Şehitlerimizin adı,rütbesi, şehit düştüğü yer ve tarihi, mezarının bulunduğu yer, ailesinin adresi aşağıdadır: *HÜSEYİN BIRAK -J.Er -Diyarbakır-Adıyaman-Şanlıurfa Yol kavşağı13/07/1993- Balı Köyü- * Halis ÇINAR-Komiser- Diyarbakır-Adıyaman-Şanlıurfa Yol kavşağı-13/07/1993- Kemer Mezarlığı- Gülüç * Asım ÇÖMETEN-P.Er- Kulp İlçesi-12/04/1994- Işıklı Köyü- Işıklı Köyü * Murat DEMİR-J.Uzm. Onbaşı- Bingöl İli Genç İlçesi-25/04/1994- Konuralp Şehitliği- Gülüç * Kudret ÖZCAN-Shh. Er.- Kars – Kağızman-14/07/1994- Şehir Mezarlığı-Kepez Mah. * Pürhan ÖZBAKIR-P.Er.- Şehir Mezarlığı-Akarca Mah. * Metin KÖKSAL-J.Astğm.- Tunceli-07/05/1996-Trabzon-Bağlık Mah. * Engin ÖZCAN-P.Er.- Hakkari ili Oltuca İlçesi Kızıltepe Mevkii-24/08/1996- Hacıosmanlar Köyü * Cafer HIRÇIN-P.Er- Eruh-Siirt-30/04/1997- Alacabük Köyü * Ömer İNCE-J.Er- Eruh-Siirt-30/04/1997- Armutcuk Belediye Mezarlığı-Kandilli * Kenan YILDIZHAN-J.Er- Şırnak – BeytüşşebapKontik Tepe-16/10/2000- Aydın Köyü Kabakoz Mahallesi ...

İSTANBUL VE EREĞLİ’DE YEDİ TEPE

  İstanbul’da olduğu gibi Ereğli’de de yedi tepe olduğu belirtilir. İstanbul’daki tepelerin adı şunlardır: Topkapı Sarayı Tepesi - Çemberlitaş Tepesi - Beyazıt Tepesi - Fatih Tepesi -Yavuz Selim Tepesi - Edirne Kapı Tepesi - Koca Mustafa Paşa Tepesi… Ereğli’deki tepe adları şunlardır: Kuzeybatıda (Çeş)Keştepe (Keşif Tepesi) ve Maltepe, kuzeyde Kaletepe (Heraklea Tepesi), kuzeydoğuda Örencik ve Hacı Hasan Tepesi, doğuda Göztepe (Gözetleme Tepesi) ve Elma Tepe olmak üzere yedi tepeyle çevrilidir. Ereğli halkı dilinde bu tepelerin adı şu isimlerle zikredilir: Aktaş Tepe-Göz Tepe-Kale Tepe-Keş Tepe-Elma Tepe-Doruk Tepe-Gök Tepe.. *** Ereğli’de bulunduğu belirtilen bu yedi tepenin adeta İstanbul’u andırdığı belirtilir. Hatta kaynaklardaki ifadelere göre; Fatih Sultan Mehmet döneminde (İstanbul’un fethine hazırlık için) inşa edilen Rumeli Hisarı için, Ereğli kasabasından taş ve kireç sevk edilmiş olduğu da belirtilir.   Yazar İsmail Hakkı Uzunçarşılı’nın eserinde “İstanbul’a kereste...

OSMANOĞULLARI KURULUŞ VE EREĞLİ

  Ahmet Refik’in b u kitabında yazar, 14. asrın ilk yarısındaki Anadolu’daki durumu, Selçuk oğullarının ve Bizans İmparatorluğunun mücadelelerini anlatmaya çalışır. Kitabın 11. Sayfasında: “O tarihlerde İmparatorluğun Karadeniz tarafındaki hududu Sakarya’ya varıyordu. Oradan ötesini, Kastamonu taraflarını Candar oğulları – Sinop’u Pervane oğulları idare ediyorlardı. Amasra ile EREĞLİ, imparatorluk idaresinde idi. Fakat Bizans memurları ile askerleri oralara ancak Karadeniz’den gemi ile gidebilirlerdi. Karayolları kamilen Türklerin elinde idi. Bizans’ın serhat nöbetçileri Sakarya sahillerini beklerlerdi. Sahil boyunca kulelerle ahşap barakalar yapılmıştı. Bu durumla beraber, Türkler Bizans arazisine hücum için gene yol bulurlardı. Hatta imparator Mihael Paleologos bu felakete nihayet vermek için Anadolu’ya geçmiş, fakat Türklere karşı bir şeye muvaffak olamamıştı”. Yazar Ahmet Refik, aynı kitabının 67. Sayfasında Orhan Bey ile Kantakuzinos arasındaki ilişkilere değinilmiş. Şu ifa...