Ana içeriğe atla

ALEMDAR KAHRAMANI ALİ DURSUN TEVETOĞLU VE TARKAN

Önceki yıllarda sanatçı TARKAN’ın, Alemdar kahramanı Ali Dursun Tevetoğlu’nun torunu olduğunu dile getiren kaynaklar olmuştu. Yeni Şafak Gazetesi yazarı Abdullah Muradoğlu ve Sabah Gazetesi yazarı Ferhat Ünlü yazdıkları yazılarda TARKAN’ı, bu kahramanın torunu olarak yazmışlardı. Yazar Muradoğlu, Tarkan’ın büyük dedesi olarak belirttiği Ali Dursun’un Teşkilatı Mahsusa üyesi olduğunu yazmıştı. Aynı bilgileri Sabah Gazetesi Yazarı Ferhat Ünlü de yazmıştı. Yani bu yazarlara göre, Alemdar kahramanı Ali Dursun Tevetoğlu’nun Fethi-Zeki-Fehmi ve Suphi adlarında çocukları vardı ve (belirttiklerine göre) Tarkan da Suphi’nin torunu idi.. İşte bu bilgileri biz de önceki yıllarda derleyip haberleştirmiştik. Fakaaattt..

Fakatı şu: Bu bilgi bir türlü genel kabul görmedi. Karşı-t yazılar da yazıldı. Hatta bu konuda o kadar çok yazı yazılmasına rağmen, çok sayıda gazete haberi de yapılmasına rağmen (güya şahsımızı hedef alan) yazı yazan da oldu.

O yazılara göre TARKAN bu kahramanın torunu değildi. Heee “akraba” idi ama “torun” değildi. Önce Özçakır bu konuda şunları yazdı: “Bu makaleyi yazarken Nüfus kayıtlarında yaptığım araştırmalar sonucunda Tevetoğlu ailesinin kayıtlarını inceledim. Ayrıca Dr. Fethi TEVETOĞLU'nun Ankara’da yaşayan aile bireyleri ve eşi ile telefon görüşmelerim oldu. Sanatçı Tarkan TEVETOĞLU ile ilgili bilgiler netleşti. Tarkan TEVETOĞLU evet bu aile ile akraba fakat sanıldığı gibi Gazi Alemdar Gemisi kahramanlarından Ali Dursun TEVETOĞLU’nun torunu değildir. Onun dedesi Ali Dursun Kaptan’ın akrabalarından biridir. Aile İkizdere de iki kola ayrılmıştır. Tarkan’ın dedeleri ailenin diğer koluna mensuptur. İşin ilginç tarafı sanatçı Tarkan yıllardır bu konuda çıkan tüm haberlere karşı susmayı tercih etmektedir.




Evet Özçakır’ın belirttiğine göre 1959’da vefat eden Ali Dursun Tevetoğlu, Tarkan’ın (aynı soyadı taşıyan) akrabası ama (büyük) dedesi değil. Biz de şu bilgiyi ekleyelim. Tarkan’ın köyü Rüzgarlı’nın Muhtarı ile telefonda görüştük bize “Tarkan’ın babasının adı ALİ, dedesinin adı AHMET” dedi. Bu bilgi de “dedesinin adı SUPHİ” diye yazan yazarların (ve bizim de paylaşmış olduğumuz) bilgi ile çelişiyordu. Her ne kadar dedesinin adı AHMET mi SUPHİ mi nüfus kayıtlarından görmemiş olsak da Sayın Özçakır’ın da belirttiği gibi “GAZİ ALEMDAR GEMİSİ KAHRAMANLARINDAN ALİ DURSUN (TEVETOĞLU) KAPTAN”ın; “Tarkan’ın soy ailesinden olduğu” âşikârdır. E Tarkan da “bu köyde yabancı yok, herkes TEVETOĞLU” dediğine göre siz de “e dedesi işte” demez misiniz bilmiyorum.

TARKAN NE DEDİ

“RÜZGARLI KÖYÜNDE HERKES ‘TEVETOĞLU’ YABANCI YOK”



İnternette Kanal D Magazin programı için çekilmiş bir video bulunmakta. 2011’de paylaşılmış. (Bakınız: https://www.youtube.com/watch?v=njMx1bn7cG0).. Videoda; Tarkan’ın Rize’deki konseri var. Konser nedeniyle gittiği memleketi Rize’de Tarkan, babasının da gömülü olduğu İKİZDERE-RÜZGARLI Köyüne de bir ziyaret gerçekleştirmiş.








Tarkan “evimiz var köy köyde, ben köye geldiğimde orada kalıyorum. (Ev) Baba zamanında kalma. Onların yaptırmış olduğu bir ev. BÜTÜN ‘TEVETOĞLU’ KÖY. RÜZGARLIKÖY. HERKES TEVETOĞLU, YABANCI YOK. O kadar saf güzel bir hayat yaşıyorlar ki, teknolojiden de uzak, televizyonları da yok, radyoları.. Var tabi de seyretmiyorlar. Alışkanlıkları yok” diyor.

Yine TARKAN köyde gazetecilere “kan çekiyor yani herhalde.. Burada doğup büyümedim ama buralara geldiğim anda böyle evime gelmiş gibi hissediyor”..

Tarkan köyde “akrabalarımı ve babamın mezarını ziyaret edeceğim” diyor. Akşam düzenlenen konserde Tarkan Rizelilere “özledim, valla çok özledim, hoş geldiniz canlarım hemşehrilerim, canım Rize”.. “canlarım ciğerlerim” “sizlere bu kadar vefasızlık ettiğimin farkında değilim, yani 10 sene olmuş, inanamıyorum valla”.. “Hemşehrilerim siz yeter ki isteyin, kuzu kuzu gelirim valla” dedi..




8.2.2017 11:55:28



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KDZ EREĞLİ ŞEHİT VE GAZİLERİMİZ

  ŞEHİTLERİMİZ: Şehitlerimizin adı,rütbesi, şehit düştüğü yer ve tarihi, mezarının bulunduğu yer, ailesinin adresi aşağıdadır: *HÜSEYİN BIRAK -J.Er -Diyarbakır-Adıyaman-Şanlıurfa Yol kavşağı13/07/1993- Balı Köyü- * Halis ÇINAR-Komiser- Diyarbakır-Adıyaman-Şanlıurfa Yol kavşağı-13/07/1993- Kemer Mezarlığı- Gülüç * Asım ÇÖMETEN-P.Er- Kulp İlçesi-12/04/1994- Işıklı Köyü- Işıklı Köyü * Murat DEMİR-J.Uzm. Onbaşı- Bingöl İli Genç İlçesi-25/04/1994- Konuralp Şehitliği- Gülüç * Kudret ÖZCAN-Shh. Er.- Kars – Kağızman-14/07/1994- Şehir Mezarlığı-Kepez Mah. * Pürhan ÖZBAKIR-P.Er.- Şehir Mezarlığı-Akarca Mah. * Metin KÖKSAL-J.Astğm.- Tunceli-07/05/1996-Trabzon-Bağlık Mah. * Engin ÖZCAN-P.Er.- Hakkari ili Oltuca İlçesi Kızıltepe Mevkii-24/08/1996- Hacıosmanlar Köyü * Cafer HIRÇIN-P.Er- Eruh-Siirt-30/04/1997- Alacabük Köyü * Ömer İNCE-J.Er- Eruh-Siirt-30/04/1997- Armutcuk Belediye Mezarlığı-Kandilli * Kenan YILDIZHAN-J.Er- Şırnak – BeytüşşebapKontik Tepe-16/10/2000- Aydın Köyü Kabakoz Mahallesi ...

İSTANBUL VE EREĞLİ’DE YEDİ TEPE

  İstanbul’da olduğu gibi Ereğli’de de yedi tepe olduğu belirtilir. İstanbul’daki tepelerin adı şunlardır: Topkapı Sarayı Tepesi - Çemberlitaş Tepesi - Beyazıt Tepesi - Fatih Tepesi -Yavuz Selim Tepesi - Edirne Kapı Tepesi - Koca Mustafa Paşa Tepesi… Ereğli’deki tepe adları şunlardır: Kuzeybatıda (Çeş)Keştepe (Keşif Tepesi) ve Maltepe, kuzeyde Kaletepe (Heraklea Tepesi), kuzeydoğuda Örencik ve Hacı Hasan Tepesi, doğuda Göztepe (Gözetleme Tepesi) ve Elma Tepe olmak üzere yedi tepeyle çevrilidir. Ereğli halkı dilinde bu tepelerin adı şu isimlerle zikredilir: Aktaş Tepe-Göz Tepe-Kale Tepe-Keş Tepe-Elma Tepe-Doruk Tepe-Gök Tepe.. *** Ereğli’de bulunduğu belirtilen bu yedi tepenin adeta İstanbul’u andırdığı belirtilir. Hatta kaynaklardaki ifadelere göre; Fatih Sultan Mehmet döneminde (İstanbul’un fethine hazırlık için) inşa edilen Rumeli Hisarı için, Ereğli kasabasından taş ve kireç sevk edilmiş olduğu da belirtilir.   Yazar İsmail Hakkı Uzunçarşılı’nın eserinde “İstanbul’a kereste...

OSMANOĞULLARI KURULUŞ VE EREĞLİ

  Ahmet Refik’in b u kitabında yazar, 14. asrın ilk yarısındaki Anadolu’daki durumu, Selçuk oğullarının ve Bizans İmparatorluğunun mücadelelerini anlatmaya çalışır. Kitabın 11. Sayfasında: “O tarihlerde İmparatorluğun Karadeniz tarafındaki hududu Sakarya’ya varıyordu. Oradan ötesini, Kastamonu taraflarını Candar oğulları – Sinop’u Pervane oğulları idare ediyorlardı. Amasra ile EREĞLİ, imparatorluk idaresinde idi. Fakat Bizans memurları ile askerleri oralara ancak Karadeniz’den gemi ile gidebilirlerdi. Karayolları kamilen Türklerin elinde idi. Bizans’ın serhat nöbetçileri Sakarya sahillerini beklerlerdi. Sahil boyunca kulelerle ahşap barakalar yapılmıştı. Bu durumla beraber, Türkler Bizans arazisine hücum için gene yol bulurlardı. Hatta imparator Mihael Paleologos bu felakete nihayet vermek için Anadolu’ya geçmiş, fakat Türklere karşı bir şeye muvaffak olamamıştı”. Yazar Ahmet Refik, aynı kitabının 67. Sayfasında Orhan Bey ile Kantakuzinos arasındaki ilişkilere değinilmiş. Şu ifa...