Ana içeriğe atla

TARİHİ BÜYÜK-ŞEHİR “EREĞLİ”YE KİM KIYDI?

Bir EREĞLİLİ olarak bu soruyu neden mi sordum. Bu köşede 2 yılı aşkındır EREĞLİ yerel tarihi üzerine yazmaya çalışıyorum ve gerektiğinde tartışmalara maruz kalıyorum. Hatta yazılarımın kısılmasını makaslanmasını isteyenlerin olduğunu da biliyorum. Yani yazılarımıza kıymak isteyenler de var. Biz ya da yazılarımız, çok da önemli değil EREĞLİ’nin yanında.. (Her ne kadar her yazımız için özel çaba ve gayret göstermemize rağmen.. Takdir edersiniz ki; köşemizdeki yazılar, sağlık yazıları gibi spor yazıları gibi siyaset yazıları gibi kolayca bir araya getirilmiyor; özel çalışma - araştırma yolculuğundan sonra bir araya getirilen yazılar.)

Bu günlerde EREĞLİ gündemi, Zonguldak’ın Büyükşehir olacak olması. Haliyle İlçelerimizin-Beldelerimizin doğal tepkileri var. Gazete haberlerinde “Ereğli’nin İdam Fermanı Hazırlandı” şeklinde yorumlanıyor bu durum..

EREĞLİ’YE NASIL KIYILDI ŞÖYLE BİR BAKALIM:

*MARYANDİNLERler döneminde de ROMA TARİHİ’nde de önemli bir kenttir EREĞLİ.. İmparator II. Theodosios’un (408-450) ziyaret ettiği ve deprem sonrasında tekrar imar çalışmalarını sağladığı kent.. Tarihi kiliseler inşa ettiği kent.. HERAKLEA PONTİKA kadim adı. Bir şey söyleyeyim, Roma döneminde adı zikredilen efsanenin yani HERKÜL’ün adı EREĞLİ’nin göbeğinde yaşatılıyor hem de koca herkül heykeliyle. Yani Roma-Bizans-Yunan döneminin sembolik ismi EREĞLİ çocuğunun bilinçaltına işleniyor o heykelle, yani Herkül şanslı.. Ama koca herkülleri devirerek EREĞLİ’yi Türk İslam kenti yapan bizim KOCA FATİHLERİMİZE-SULTANLARIMIZA kıyılmış, ilk önce..



HERAKLEİDES

*Galileo’dan 1800 yıl önce “DÜNYA DÖNÜYOR” diyen ilk kişi Herakleides, EREĞLİ’de doğmuş-yaşamış. Yaşadığımız coğrafyada doğmuş ve yaşamış, sonrasında felsefe alanında eğitim almak için Atina’ya gitmiş ve orada ölmüş. Herakleides felsefe alanındaki eserleri için “Tanrı’nın varlığı – tanrısal adalet – yeniden doğuş – tufan gibi konutları kanıtlamaya çalışmıştır” denilmektedir. Yani, (her ne kadar Yunan tarihi kişisi de olsa) Ereğli’nin kadim tarihine kıyılmış.

Ereğli’nin kadim tarihine önce o dönemin sahipleri yani Romalılar, Cotta’lar kıymış… Yazar Osman Sümer 1950’de şunları yazmaktadır: “..Lucullus tarafından gönderilen COTTA’nın kumandasındaki kuvvetler şehri muhasara ve tamamen tahrip etmişlerdir. Tahrip sırasında Agora’da bulunan altından mamül (yapılmış) bir

HERAKLES HEYKELİNİ, COTTA’nın sonradan Roma’ya götürdüğü rivayet olunmaktadır.”

*Melahat ve Rasim Türk’ün kaleme aldığı KARAELMAS ÜLKESİ ZONGULDAK adlı eserin (EREĞLİ’DE TURİZM) 196. sayfasından şu bilgiyi de iktibas edelim: “M.Ö 105 yılında, çıkan isyanlar sonunda, Ereğli’nin tarihi eserleri soyularak Roma’ya kaçırıldı.”.. Demek ki Ereğli tarihinin yağmacılığı ta Roma’ya dayanmaktadır. Ama her şeye rağmen ayakta kalan Roma döneminin önemli kalıntıları Balı’daki SU KEMERLERİ bugün mahzun da olsa ayakta…


*Bu köşede 11 ve 18 Ağustos 2015’te “İSTANBUL, EREĞLİ’YE BAĞLI İDİ” başlığıyla bir yazı yazmıştık:. Ereğli’nin METROPOLİS olduğu ve İSTANBUL Kilisesinin de (ruhani olarak) EREĞLİ’ye bağlı olduğunu belirtmeye çalışmıştık o yazımızda.

*Yine 21.12.2016’da “AZİZLER ŞEHRİ EREĞLİ” başlığıyla yayınladığımız yazıda EREĞLİ’nin Dinler Tarihine nasıl kıyıldığını dile getirmeye çalışmıştık. Son olarak 27.12.2016’da EREĞLİ’DEN TARİHİ LAHİTLER Mİ KAÇIRILDI başlığıyla yazdığımız yazıda belirttiğimiz gibi “varlığının delillerine-değerlilerine” KIYILMIŞ olduğunu belirtmiştik.

*Bir yerde okuduğum şu ifadeyi de paylaşalım: “Göleviç Köyünde şelaleler ve mağaralar bulunmaktadır ve bu mağaralarda hangi döneme ait olduğu bilinmeyen çeşitli figürler ve yazıtlar bulunmaktadır”. Evet (ilgili mağaraya girememiş olsam da) o

bölgeye gitmiş ve esrarengiz havasını yaşamıştım. Peki o bölge gerçekten tarihi bir sır alanı mıdır EREĞLİ için, bilmiyoruz. Ya YASSIKAYA bölgesi…

*OSMANLI TARİHİ’nde zaten bir EREĞLİ tarihi bile yazılamamış bu kentin yaşayanlarınca.. Yazılmamış olması bir yana 2014’te (Osmanlı Tarihi adına) yazmaya çalıştığımız çabalarımıza kıyılmak istendi. EREĞLİ ORHAN GAZİ tarafından Türk İslam kenti oldu diye yazdık ama “vur abalıya” oyunu oynadık. EREĞLİ Orhan Gazi tarafından Türk İslam kenti oldu diye yazdık ama Osmanlı Arşivlerinden temin ettiğimiz yüzlerce belge ile.. Köylerimizdeki kentimizdeki onlarca eseri “SULTAN ORHAN BİNA VE İNŞA ETMİŞTİR” diye yazan belgeleri ortaya koymaya çalıştık. Fakat “hayır EREĞLİ Orhan Gazi döneminde Türk İslam kenti olmadı, EREĞLİ Yıldırım Bayezid döneminde Bizans İmparatorundan para ile satın alındı” diyenlerin gadrine uğradık. Kendilerine çeşitli haklılık payları çıkartarak güya mağduriyetler üreterek, çalışmalarımıza kıydılar. Şahsımızın çalışmaları; Fransız-İspanyol-Rus iddia ve ideolojilerini yüreklerine yerleştirenlerin “gadrleri”; e benim de yüreğimi yordu… Taksiratlarını “TAKDÎRÂT”a havale edip geçeyim.

Yani EREĞLİ’mizde ORHAN GAZİ’ye de kıyıldı. Yazıktır günahtır diye düşünülmeden, emekleri zâyi edilmek istenerek. VEFASIZLIK edilerek.. Onlarca köyümüzde onlarca tarihi esere kıyıldığını ve ayakta tutulamadığını böylelikle de Osmanlı tarihimizden izler-eserler kalmayınca, sanki Osmanlı dönemini yaşamamış bir kent gibi bırakılmış EREĞLİ.. Tarihteki, yollar-hanlar-hamamlar-kervansaraylar-camiler-köprüler biri bir yok edilmiş. (Ereğli’nin 1500’lü yıllardaki birkaç eseri hakkında bilgi almak için, bu köşedeki 24.02.2015 tarihli yazımıza bakılabilir). Kent merkezindeki SULTAN ORHAN Camiinin adını bile “Yıldırım Bayezid izafeten koymuş” denilerek tarihi çarpıtmalara neden olunmuş.


*EREĞLİ AYASOFYASI hakkında uzun süredir ısrarla yazmaktayız. Ereğli tarihinin sembolik değeri olan eserin, halkımızın bilgi dağarcığındaki yerini değerlendirdiğinizde TARİHİMİZE ne kadar kıyıldığı ortadadır. 1500’lü yıllarda ORHAN BEY CAMİİ ve sonrasında SULTAN ORHAN CAMİİ olarak belgelerde belirtilen adı, günümüzde ORTA CAMİ olmuş. Ne dersiniz, tarihimize nasıl kıy(ıldığı) ORTA’da değil mi?

ALLAH’tan son günlerde EREĞLİ’ye cami yapacağız denilirken EREĞLİ AYASOFYASI VE TARİHİ hatırlandı. (Her ne kadar bu hatırlatmada payımız olsa da)..

(1500’lü yıllara ait şu bilgileri de paylaşalım: Bir belgede EREĞLİ’nin bir köyünün İSTANBUL’daki EYÜP SULTAN TÜRBESİNE vakfedildiği “madenlerimizin gelirleriyle de

bir çok yerde vakıf hizmetlerinin karşılandığı” belirtilmektedir. Ayrıca; Yazar Y. Halaçoğlu’nun “Anadolu’da Aşiretler Cemaatler Oymaklar (1453-1650)” adlı eserinden anlaşılacağı üzere EREĞLİ’de KAYI BOYU Türklerinin göçleri de bilinmektedir.)

***



*Ereğli’de SULTAN SÜLEYMAN CAMİİ’ne ve tarihine de kıyılmış. Osmanlı Dönemindeki adı (1952) değiştirilince, bir tarih kayboldu. Bakın Yazar Osman Sümer 1950’de bu cami için ne yazmış:


“Yukarı Camii; bir adı da Süleyman Camiidir. Kiliseden müdevver olup, halen çok harap vaziyettedir. Tahminen AYASOFYA ile hem zamandır. (R.Ç: Demek ki 400’lü yılların eseri. Yani II. Theodosios’un yaptırdığı 2. önemli kilise yapısı.) Camiliğini gösteren sadece mihrabı ile harap minaresi ve ahşap son cemaat kısmıdır. Duvarların sıvaları tamamen dökülmüş olduğundan, altından kiliselik zamanına ait renkli tasvirler ve AZİZ RESİMLERİ MEYDANA ÇIKMIŞTIR”. Anladınız şimdi biraz değil mi, tarihimize nasıl kıyıldığını?!..

***

*EREĞLİ KAYMAKAMLARI VE BELEDİYE BAŞKANLARI hakkında yazdığımız (02.06.2015 ve 16.06.2015 tarihli yazılarımızdan da anlaşılacağı üzere) kentimiz tarihinde görev yapmış Kaymakamların ve Belediye Başkanlarının adlarını tam olarak belirtilemiyor olmasıyla, o kişilere kıyılmış. Ereğli Belediyesinin ambleminde 1880 tarihinde kurulduğu belirtiliyor, oysa 1870 tarihinde Kadri Efendi Belediye Reisimiz.. (Yani Belediye Binası önündeki Başkanlarımızın Adları ivediyle değiştirilmelidir). Bu konuda yaptığımız araştırma yazımızı 02.06.2015’te yazmış ve Ereğli Belediye Başkanlığına sunmuş idik.

Aynı tarih eksikliği-yanlışlığı Kaymakamlığımız için de geçerli.. Öyle ki Ereğli Kaymakamlığının 1869’da kurulduğu bilgisi paylaşılmaktadır ve ilk Kaymakamımızın Dilaver Paşa olduğu da belirtilir. Oysa bu bilgi yanlıştır. Bu konuda yaptığımız araştırmaları da daha önce paylaşmıştık, ilk Kaymakamımızın 1865’te Faik Bey olduğunu belirtmiştik. Anlaşılacağı üzere Resmi Kurumlarımızın tarihine de kıyılmış..

***

*ALEMDAR GEMİSİnde (Ocak 1921’de) çok önemli bir çarpışma-savaş yaşanmış ve RECEP Kahya adında bir şehidimiz olduğu belirtiliyor ama şimdi şehidin nereye defnedildiğini bile bilemiyoruz-bulamıyoruz.. Hatta şehidin Rizeli ailesini EREĞLİ’ye getirmemize rağmen, “şehit Rizeli değil” şeklindeki iddialara bile şahit olduk. İşte kentimize-tarihimize ne kadar kıyılabildiğinin bir göstergesi.. (2 Ağustos 2016 tarihli yazımızdan da anlaşılacağı üzere) Her yıl 9 Şubat’ta yapılan törenlerin yanlış tarihte yapılmış olduğu da ortada.. Bu da tarihimize ne kadar kıyılabildiğini gösterir gibi..

*UZUN MEHMET, EREĞLİ tarihinin önemli bir ismi. Ama son yıllarda Türkiye çapında Zonguldak çapında enteresan spekülasyonlar otaya atıldı, yok böyle bir kişi yaşamamıştır-hayalidir-sahte kahramandır, yok masaldır-efsanedir… Yazan yazana.. Hiçbir resmi cevap verilmiyor.. Böylece devletin resmi törenlerle andığı (1820’lerde katledildiği belirtilen) UZUN MEHMET’e özellikle son 30-40 yıldır kıyılıyor. Ailesi yok sayılıyor. E haliyle bizim yazdığımız UZUN MEHMET kitabımıza, kelli-felli diye tabir edilebilecek aydın kişiler-yazarlar, kıydılar-saldırdılar..

*ERDEMİR.. Devletin ve milletin malıydı.. Satıldı.. Satıldığı günden beri EREĞLİ’de ERDEMİR tartışmaları gündemde.. Belirtilenlere göre halkımız, sağlığına zarar verdiğini belirttiği ERDEMİR’den yakınlık-hizmet bekliyor. Ama yerel medyada Belediye Başkanlarımızın ERDEMİR ile yaşadıkları feveranlarını izliyoruz. Gülüç Belediye Başkanı-(eski-yeni) Ereğli Belediye Başkanlarının medyadaki yaşadıkları-demeçleri ortada.. Onlar; ilçemize-halkımıza kıyıldığından bahsediyor. TTK’da da durum aynı..

*SANAYİ ile (1960’larda) gelen dış GÖÇ sonrasında, büyüyen kentimizin TURİZM unsurlarına kıyıldı. 1960’lardaki göç ile beraber “gecekondu” sorunu yaşandı fakat günümüzde Ereğli’nin İMAR’ına da kıyıldı..

*ÇİLEK kenti olduğumuzdan dem vurulur ama nam-ı diğer OSMANLI ÇİLEĞİ yok olmanın eşiğinde.. Ona da kıyıldı..

*ÇELİK kenti olduğumuzdan bahsedilir ama ÇELİK sadece üretilip gider, peki ama çelik sanayii Ereğli’de neden geliştirilememiştir, neden kentimizde çeliğe bağlı fabrikalar kurulamamıştır, ayrı bir konu.. Otomobil, yedek parça, beyaz eşya vb üretim faaliyetlerine bağlı fabrikalar neden kurulamamıştır Ereğli’de..

*GEMİ SANAYİ-TERSANE: Tarih boyunca EREĞLİ’de Alaplı’da gemi sanayi vardır. Büyük küçük gemiler inşa edilmiştir. Osmanlı’nın önemli gemi inşa merkezlerinden biridir EREĞLİ. Ama maalesef çeliğe de gemiciliğe de kıyılmıştır.

*FINDIK da ayrı bir konu.. Ereğli ve Alaplı köylerinden önemli derecede fındık rekoltesi var.. Neden fındık mamullerine yönelik fabrikalaşmaya gidilemediği ayrı bir konu..

***

*İLK CUMHURBAŞKANI Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK kentimiz EREĞLİ’ye 26 Ağustos 1931’deki Zonguldak ziyaretinin (deniz yoluyla) dönüş yolunda uğramış. Sadece limanda bekleşenlere uzaktan selam vererek yoluna devam etmiş. Kentimizde bir kaç caddede-sokakta yürümüş olsaydı, belki (Zonguldak’taki gibi) Gazi Caddesi-Gazi Okulu gibi adlar yaşardı EREĞLİ’de.. İnönü Parkı adı gibi.. Devlet büyüklerinin kentlere ziyaretleri, o kentlere verilen önemi ortaya koyar. Bu anlamdaki görev, siyasetçilere aittir.

21 NİSAN 1931 tarihli bir gazete haberinde “Reisi Cumhur Hz’nin Beyannameleri” başlığı altında ATATÜRK’ün bir nutku verilmiştir. O ifadeleri arasında şunlar bulunmaktadır:

“..İlk inşa programlarının cidden müstacel olan tatbiki yolunda çekilen sıkıntıların tamamen yerinde olduğu kanaatindeyiz. Şimdiki inşaat devam etmekle beraber; SİVAS-ERZURUM-ZONGULDAK-HAVZA demiryolu hatlarının ve daha sonra Ergani-Diyarbekir hattının yapılmasına başlanacaktır.. EREĞLİ-Mersin ve Samsun limanlarının da inşaları gireceğimiz mesai devresinin münasip zamanlarında başlanacak işlerimizdendir” denilerek EREĞLİ ve Zonguldak’ın önemi belirtilmektedir. Ama günümüzde Liman ile deniz yolculuğumuza imkan sağlanmamış olduğu gibi var olan demiryollarına da kıyılmıştır.

***

*YEDİ TEPESİ ile İSTANBUL’a benzetilen EREĞLİ’nin adeta TOPKAPIsı olan “KALE TEPE”sine rağmen EREĞLİ bugün mahzun; tehlikeleri keşfedecek KEŞİF-ÇEŞ TEPE’sine rağmen.. GÖZ TEPE’si harabelikle ağlayan kente KIYILMIŞTIR.. Kentin bir çok yerinde yaşadığı belirtilen SEYYİD’lere ve HACI BABA’larına rağmen, Selçuklu-Osmanlı Türk İslam tarihinin ilk kentlerinden olan EREĞLİ’ye kıyılmıştır.

İstanbul’un fethine gönderdiği taş vb yardımları ile fethe katkı sağlayan EREĞLİ ve bu katkısı nedeniyle şehrin birkaç yerine bizzat Fatih Sultan Mehmet tarafından diktirildiği belirtilen ÇINAR AĞAÇLARI bugün mahzun.. Fethedilen EREĞLİ KALESİ bugün mahzun. Osmanlı’nın ilk dönemlerinden bu yana BENDEREĞLİ adıyla anılan EREĞLİ LİMANI bugün deniz vapurlarından-yolculuğundan yoksun. Bir dönem ses yapan EREĞLİ DEMİRYOLLARI bugün hiç yok.. Rus bombalarına ve Fransız silahlarına direnen İSTİKLAL SAVAŞI KAHRAMANLARININ, NİMET HOCA’NIN Ereğlisi bugün mahzun.. Büyük ressam Osman Zeki ORAL’ın tabloları bugün mahzun..

***

EREĞLİ’nin tarihteki büyük öneminin-değerinin (kasıtlı ya da değil) yitirilmesi, ÖNEMLİ İZLERİN kaybolmasına neden olabilecektir.

***

*KENTİNE BU KADAR KIYILAN BAŞKA BİR KENT VAR MIDIR BİLMİYORUM AMA TARİH BOYUNCA “KAZA” OLAN KENTİMİZE; 20. YY BAŞINA KADAR KENDİSİNE BAĞLI OLAN “Zonguldak Köyüne (1924’te Stratejik hesaplar gereği vilayet olan ZONGULDAK’A)” bağlanmasıyla KIYILDI..

***

*SONSÖZ: Böylece 1920’lerin stratejik hesapları gereği de olsa; köyü olan Zonguldak’a bağlanan EREĞLİ’ye tarihi olarak KIYILMIŞTIR. Yerel medyada haberleştirilen (Büyükşehir hesapları doğruysa) bu bizim yanlış hesabın, Zonguldak’tan dönmesi sağlanmalı ya da gündeme taşınmalıdır.

*Kısacası; EREĞLİ’YE TARİHİ İADE-İ İTİBARI SAĞLANMALI VE BU KONU gerekirse TBMM’YE AKSETTİRİLMELİDİR. Yani bölgemizde BÜYÜKŞEHİR’in BÜYÜK MERKEZİ “EREĞLİ” olmalıdır.

Tarih bunu gerektirir (.) (NOKTA) **** (03.01.2017)




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KDZ EREĞLİ ŞEHİT VE GAZİLERİMİZ

  ŞEHİTLERİMİZ: Şehitlerimizin adı,rütbesi, şehit düştüğü yer ve tarihi, mezarının bulunduğu yer, ailesinin adresi aşağıdadır: *HÜSEYİN BIRAK -J.Er -Diyarbakır-Adıyaman-Şanlıurfa Yol kavşağı13/07/1993- Balı Köyü- * Halis ÇINAR-Komiser- Diyarbakır-Adıyaman-Şanlıurfa Yol kavşağı-13/07/1993- Kemer Mezarlığı- Gülüç * Asım ÇÖMETEN-P.Er- Kulp İlçesi-12/04/1994- Işıklı Köyü- Işıklı Köyü * Murat DEMİR-J.Uzm. Onbaşı- Bingöl İli Genç İlçesi-25/04/1994- Konuralp Şehitliği- Gülüç * Kudret ÖZCAN-Shh. Er.- Kars – Kağızman-14/07/1994- Şehir Mezarlığı-Kepez Mah. * Pürhan ÖZBAKIR-P.Er.- Şehir Mezarlığı-Akarca Mah. * Metin KÖKSAL-J.Astğm.- Tunceli-07/05/1996-Trabzon-Bağlık Mah. * Engin ÖZCAN-P.Er.- Hakkari ili Oltuca İlçesi Kızıltepe Mevkii-24/08/1996- Hacıosmanlar Köyü * Cafer HIRÇIN-P.Er- Eruh-Siirt-30/04/1997- Alacabük Köyü * Ömer İNCE-J.Er- Eruh-Siirt-30/04/1997- Armutcuk Belediye Mezarlığı-Kandilli * Kenan YILDIZHAN-J.Er- Şırnak – BeytüşşebapKontik Tepe-16/10/2000- Aydın Köyü Kabakoz Mahallesi ...

İSTANBUL VE EREĞLİ’DE YEDİ TEPE

  İstanbul’da olduğu gibi Ereğli’de de yedi tepe olduğu belirtilir. İstanbul’daki tepelerin adı şunlardır: Topkapı Sarayı Tepesi - Çemberlitaş Tepesi - Beyazıt Tepesi - Fatih Tepesi -Yavuz Selim Tepesi - Edirne Kapı Tepesi - Koca Mustafa Paşa Tepesi… Ereğli’deki tepe adları şunlardır: Kuzeybatıda (Çeş)Keştepe (Keşif Tepesi) ve Maltepe, kuzeyde Kaletepe (Heraklea Tepesi), kuzeydoğuda Örencik ve Hacı Hasan Tepesi, doğuda Göztepe (Gözetleme Tepesi) ve Elma Tepe olmak üzere yedi tepeyle çevrilidir. Ereğli halkı dilinde bu tepelerin adı şu isimlerle zikredilir: Aktaş Tepe-Göz Tepe-Kale Tepe-Keş Tepe-Elma Tepe-Doruk Tepe-Gök Tepe.. *** Ereğli’de bulunduğu belirtilen bu yedi tepenin adeta İstanbul’u andırdığı belirtilir. Hatta kaynaklardaki ifadelere göre; Fatih Sultan Mehmet döneminde (İstanbul’un fethine hazırlık için) inşa edilen Rumeli Hisarı için, Ereğli kasabasından taş ve kireç sevk edilmiş olduğu da belirtilir.   Yazar İsmail Hakkı Uzunçarşılı’nın eserinde “İstanbul’a kereste...

OSMANOĞULLARI KURULUŞ VE EREĞLİ

  Ahmet Refik’in b u kitabında yazar, 14. asrın ilk yarısındaki Anadolu’daki durumu, Selçuk oğullarının ve Bizans İmparatorluğunun mücadelelerini anlatmaya çalışır. Kitabın 11. Sayfasında: “O tarihlerde İmparatorluğun Karadeniz tarafındaki hududu Sakarya’ya varıyordu. Oradan ötesini, Kastamonu taraflarını Candar oğulları – Sinop’u Pervane oğulları idare ediyorlardı. Amasra ile EREĞLİ, imparatorluk idaresinde idi. Fakat Bizans memurları ile askerleri oralara ancak Karadeniz’den gemi ile gidebilirlerdi. Karayolları kamilen Türklerin elinde idi. Bizans’ın serhat nöbetçileri Sakarya sahillerini beklerlerdi. Sahil boyunca kulelerle ahşap barakalar yapılmıştı. Bu durumla beraber, Türkler Bizans arazisine hücum için gene yol bulurlardı. Hatta imparator Mihael Paleologos bu felakete nihayet vermek için Anadolu’ya geçmiş, fakat Türklere karşı bir şeye muvaffak olamamıştı”. Yazar Ahmet Refik, aynı kitabının 67. Sayfasında Orhan Bey ile Kantakuzinos arasındaki ilişkilere değinilmiş. Şu ifa...