Ana içeriğe atla

BÜYÜK TEKKE’DE “SEYYİD” İBARESİ BULUNAN TARİHİ MEZAR TAŞLARI

 Bu yazımızda, Alaplı-Büyük Tekke Köyünde tespit etmiş olduğumuz (tarihi) iki mezar taşını paylaşacağız:

YAZICIOĞLU ZADE SEYYİD HACI OSMAN AĞA’NIN MEZAR TAŞI

TAŞTAKİ İFADELER:
Hüve’l-Baki-
Mülk-ü dünya bi-vefadır yok sebatı kimseye-
Akil olan itibar etmez bu fani devlete-
Yani kim oldu şehid taaz taun (veba) ile ah-
Etti teslim emaneti sahibi şanı izzete-
Dü (iki) Melek geldi dediler vefat tarih hakkına-
“Vasıl olsun ya ilahi ruhu dar-ı cennete”-
(Ebcet hesabı ile tarih bölümü)-
Merhum ve meğfur leh ila rahmetül gafur-
Yazıcıoğlu Zade Es-Seyyid El-Hac- Osman Ağa Ruhuna Fatiha-
Sene:1251 (1835)


Hüve’l Hallakul-Baki
Külli nefsin zaikatül mevt
Okuyalar fatiha Rahmetalil alemin
Durağı cennet ola fi makamı emiyn
Handan-ı Kadiym Yazıcı Zade
Merhum ve Meğfur ila rahmeti Rabbeh
El Gafur cennet mekân es-Seyyid
Hüseyin Ağa’nın Ruhuna Rızaen Lillah Fatifa
Sene: Hicri-1247 (Miladi-1831)



KÜÇÜK TEKKE KÖYÜNDEKİ SEYYİDLER
1844 yılı (temettuat) Osmanlı arşiv belgelerinde Küçük Tekke Köyünde 1 nolu hanede “Hoca oğlu Seyyid İbrahim Efendi bin Mehmet” adında bir zattan bahsedilmektedir. Yani köyde bir “seyyid” olduğu ve bu “seyyid”in aynı köyde imamlık yaptığı belirtilmektedir. İbrahim’in babasının da Mehmet adını taşıdığı belirtilmektedir. Mehmet’in babası hakkında şimdilik bir bilgimiz yok. Ama köyde yaşamış da olabilir. Oğlu İbrahim dışında çocukları da olabilir. Bunları bilmiyoruz.
Kaynak: (ML. VRD. TMT. d: 4711) “Divan-ı Tekke-i Sağir tabi-i kaza-i Alaplı”
Hane: 1 Numara: 1 Hoca oğlu Seyyid İbrahim Efendi bin Mehmed
İmam-ı karye idiği (Tekke-i Sagir Karyesi)

Köydeki Seyyid Mustafa türbesinde Ahmed Hoca adı yazılı bir taş bulunmaktadır. Yukarıda da belirtilen şu ismin “Hoca oğlu Seyyid İbrahim Efendi bin Mehmed”in (Hoca oğlu Mehmed’in oğlu İbrahim) aynı aileden olduğu düşünülebilir.

BU TAŞLAR SONRASINDAKİ YORUM VE TARTIŞMALAR:
Bölgemizin Yerel tarihi dokusunu ortaya çıkarma niyetiyle yaptığımız araştırmalar sırasında tespit ettiğimiz ve üzerlerinde SEYYİD oldukları belirtilen kişilere ait olan bu önemli MEZAR TAŞLARININ, 2014’te TRT HABER’de yayınlanmasının ardından bazı yorumlar da üretilmiştir. Eczacı Sadun Duran “Recep Bey''in, bulduğu bazı eski mezar taşlarına dayanarak, halen Belediye Meclis Üyeliği de yapan bazı kişilerin ailelerini "seyyid" (bilmeyenlere, kısaca Hazreti Peygamber soyundan gelen kimse) ilan etme çabasını konuya hakim ve Osmanlıca okuyabilen üstatlara bırakıyorum” dedikten sonra; ayrıca “Gürdal Hocam; iddia edilen "seyyidlik" konusunda çalışmanızı merakla bekliyorum” diyerek Ereğli Tarih Doğa Derneği Başkanını açıklama yapmaya davet etmişti.

Dernek Başkanı Gürdal Özçakır da beklenen açıklamasında şunları belirtmişti:
“Sadun bey, seyyidlik ile ilgili Osmanlı Devleti çok titiz kayıtlar tutan bir özelliğe sahiptir. Mutlaka aileler seyyid olduklarını bilir ve şecereler (soy ağacı) tutar. Recep beyin iddiasına göre aile seyyid olduklarını bilmiyordu ve yeni öğrendiler bu mantıklı değil. Hüccet denilen belgeleri mutlaka olmalı bunun için Osmanlı arşivlerine başvurmak lazım. Ayrıca âlim zatların mezarlarına saygı ifadesi olarakta seyyid yazılabilir. Recep bey 1400’lü yıllarda Geliboluda yaşayan ve sadece Yazıcıoğlu adı dışında bir benzerliği olmayan Trabzon kökenli olan Yazıcıoğulları ile nasıl bağlantı kurdu bilemiyoruz. Ayrıca kitabında aile ile ilgili kullandığı arşiv belgelerinde nedense isimlerde hiç bir zaman seyyidliklerine atıf yapılmamış ortada 2 mezar taşı dışında somut hiçbir şey yok. Onun da mutlaka uzmanlarca okunması lazım. Ayrıca sunduğu belgelerde tematuat kayıtlarında bu ailenin mal varlıkları kayıt tutulmuş bilinen şu ki Osmanlı bu ailelerden vergi almaz. İşin bir boyutu da şu Osmanlı bu seyyidlik meselesinde de çok suistimal görmüş bugün nasıl bir sürü Uzun Mehmet’in torunu diye ortada dolaşan varsa o zamanda bir sürü seyyid çıkmış.. ben Yazıcıoğlu ailesini tenzih ederim çünkü bu son gelişmeye kadar onlardan böyle bir iddia yok. Zaten kendileri de bilmiyorduk diyorlar. Şecere ve soydan gelen bilgilere göre bir aile seyyid ise bunu mutlaka bilir. Adres mutlaka arşivdir hüccetleri varsa bu olay aydınlanır”.
***
Yukarıdaki yorum ve tartışmalardaki kör zihniyetin bakış açısına göre, Osmanlı İmparatorluğu döneminde EREĞLİ ve ALAPLI civarında, Hz Muhammed’in neslinden olan insanların yaşamamış olduğu tezi üzerinden hareket edilmektedir. Oysa bu kör zihniyet, görmeli ki Osmanlı döneminde bölgemizde çok sayıda Seyyid olabilecek insanın yaşamış olabileceğini görmelidir. Bu köşede önceki hafta yayınladığımız yazı, (yine aynı Büyük Tekke köyümüzde) SEYYİD MUSTAFA FAKİH’in türbesi hakkında idi. Bölgemizde yaşamış olan Seyyid’ler konusunun detayı, başka bir yazımızın konusu olsun diyelim.



22.6.2016 15:12:29




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KDZ EREĞLİ ŞEHİT VE GAZİLERİMİZ

  ŞEHİTLERİMİZ: Şehitlerimizin adı,rütbesi, şehit düştüğü yer ve tarihi, mezarının bulunduğu yer, ailesinin adresi aşağıdadır: *HÜSEYİN BIRAK -J.Er -Diyarbakır-Adıyaman-Şanlıurfa Yol kavşağı13/07/1993- Balı Köyü- * Halis ÇINAR-Komiser- Diyarbakır-Adıyaman-Şanlıurfa Yol kavşağı-13/07/1993- Kemer Mezarlığı- Gülüç * Asım ÇÖMETEN-P.Er- Kulp İlçesi-12/04/1994- Işıklı Köyü- Işıklı Köyü * Murat DEMİR-J.Uzm. Onbaşı- Bingöl İli Genç İlçesi-25/04/1994- Konuralp Şehitliği- Gülüç * Kudret ÖZCAN-Shh. Er.- Kars – Kağızman-14/07/1994- Şehir Mezarlığı-Kepez Mah. * Pürhan ÖZBAKIR-P.Er.- Şehir Mezarlığı-Akarca Mah. * Metin KÖKSAL-J.Astğm.- Tunceli-07/05/1996-Trabzon-Bağlık Mah. * Engin ÖZCAN-P.Er.- Hakkari ili Oltuca İlçesi Kızıltepe Mevkii-24/08/1996- Hacıosmanlar Köyü * Cafer HIRÇIN-P.Er- Eruh-Siirt-30/04/1997- Alacabük Köyü * Ömer İNCE-J.Er- Eruh-Siirt-30/04/1997- Armutcuk Belediye Mezarlığı-Kandilli * Kenan YILDIZHAN-J.Er- Şırnak – BeytüşşebapKontik Tepe-16/10/2000- Aydın Köyü Kabakoz Mahallesi ...

İSTANBUL VE EREĞLİ’DE YEDİ TEPE

  İstanbul’da olduğu gibi Ereğli’de de yedi tepe olduğu belirtilir. İstanbul’daki tepelerin adı şunlardır: Topkapı Sarayı Tepesi - Çemberlitaş Tepesi - Beyazıt Tepesi - Fatih Tepesi -Yavuz Selim Tepesi - Edirne Kapı Tepesi - Koca Mustafa Paşa Tepesi… Ereğli’deki tepe adları şunlardır: Kuzeybatıda (Çeş)Keştepe (Keşif Tepesi) ve Maltepe, kuzeyde Kaletepe (Heraklea Tepesi), kuzeydoğuda Örencik ve Hacı Hasan Tepesi, doğuda Göztepe (Gözetleme Tepesi) ve Elma Tepe olmak üzere yedi tepeyle çevrilidir. Ereğli halkı dilinde bu tepelerin adı şu isimlerle zikredilir: Aktaş Tepe-Göz Tepe-Kale Tepe-Keş Tepe-Elma Tepe-Doruk Tepe-Gök Tepe.. *** Ereğli’de bulunduğu belirtilen bu yedi tepenin adeta İstanbul’u andırdığı belirtilir. Hatta kaynaklardaki ifadelere göre; Fatih Sultan Mehmet döneminde (İstanbul’un fethine hazırlık için) inşa edilen Rumeli Hisarı için, Ereğli kasabasından taş ve kireç sevk edilmiş olduğu da belirtilir.   Yazar İsmail Hakkı Uzunçarşılı’nın eserinde “İstanbul’a kereste...

OSMANOĞULLARI KURULUŞ VE EREĞLİ

  Ahmet Refik’in b u kitabında yazar, 14. asrın ilk yarısındaki Anadolu’daki durumu, Selçuk oğullarının ve Bizans İmparatorluğunun mücadelelerini anlatmaya çalışır. Kitabın 11. Sayfasında: “O tarihlerde İmparatorluğun Karadeniz tarafındaki hududu Sakarya’ya varıyordu. Oradan ötesini, Kastamonu taraflarını Candar oğulları – Sinop’u Pervane oğulları idare ediyorlardı. Amasra ile EREĞLİ, imparatorluk idaresinde idi. Fakat Bizans memurları ile askerleri oralara ancak Karadeniz’den gemi ile gidebilirlerdi. Karayolları kamilen Türklerin elinde idi. Bizans’ın serhat nöbetçileri Sakarya sahillerini beklerlerdi. Sahil boyunca kulelerle ahşap barakalar yapılmıştı. Bu durumla beraber, Türkler Bizans arazisine hücum için gene yol bulurlardı. Hatta imparator Mihael Paleologos bu felakete nihayet vermek için Anadolu’ya geçmiş, fakat Türklere karşı bir şeye muvaffak olamamıştı”. Yazar Ahmet Refik, aynı kitabının 67. Sayfasında Orhan Bey ile Kantakuzinos arasındaki ilişkilere değinilmiş. Şu ifa...