Ana içeriğe atla

KARADENİZ’DE (1931’DE) SESSİZ BİR ŞEHİR

 EREĞLİ:

Karadenizin Türk sahillerindeki meşhur üç limandan birine maliktir. Meşhur ALACA ve KİLİSE Burunları arasında hırçın dalgalar sinesini kapamış emin ve tabii bir limanı ile şöhret bulan Ereğli, yalnız biraz sükuti yaşar. Limanına her gün gerek posta ve gerek kömür almak ve nöbet beklemek için bir çok vapurların uğramasından başka bir hareket yoktur.
Sahilde ve muntazam bir liman olmasına rağmen iktisadi ve ictimai sahada ilerleyememiş, henüz elektriksiz dar ve karanlık sokaklarla bir sessizler kasabası halinden kurtulamamıştır.
Denizden bakıldığı zaman kulaklarına küpe takmış gelin gibi bir şirin manzara arz eder; içine girilince pek sönük ve sessiz görünür ve Belediyenin tembel varidatsız olduğuna derhal hükmedilir. Hatta belki Türk Ocağı, Himayei Etfal, Tayyare Cemiyeti, hatta Muallimler Birliğinin memleketin ictimai ve iktisadi hayatında üzerlerine düşen vazifeleri tamamen yapıp yapmadıkları muhitleri ile henüz alakadar olamadıkları bile bir münakaşa mevzuu olarak görülebilir. İşte bu yoksulluğu ilk önce nazarı dikkate alan Muallimler Birliği son günlerde faaliyete geçmiştir.

Birlik tarafından EREĞLİ MECMUASI isimli bir mecmuanın imtiyazı alınmış ve mecmua 1 Mart’tan itibaren intişara başlamıştır. Muhitte bir inkılap yapacak olan bu mecmuanın devamı çok temenni edilir.

ALAPLI, EREĞLİ İLE REKABET EDİYOR:
Ereğli merkezinde biri üç ve diğer üçü beş muallimli tam teşkilatlı ve muhtelit olmak üzere beş mektep ve bu mektebe de yetecek talebe çıkarsa da bu cihet henüz meşûktür. Bilhassa köylerinde mektep pek azdır. Kaza dahilinde asayiş mükemmel bilhassa hastalık hiç yoktur. Ereğli nahiyelerinden ALAPLI ticaret ve iktisadi noktasından EREĞLİ ile rekabet etmektedir.

EREĞLİ İLERLEMEYECEK:
Ereğlililerin terakki (ilerleme) ve inkişaf  (gelişme) edememesi en büyük dert ve düşünceleri şunlardır: Ereğli ismi verildiği halde Ankara Ereğli hattının buradan başlamayıp Filyos’tan başlaması Ereğli halkını hayli müteessir etmiştir. Pek büyük olan limanın –liman batmış vapur enkazı ile doludur- temizlenmesi ve şimendiferin Ereğli’ye yakın zamanda bağlanması Ereğli için en büyük bir emel ve arzudur. Bunlar yapılmadıkça Ereğli hayat ve iktisatça ilerlemeyecek ve bu kasaba sessizler kasabası halinden kurtulamayacaktır. Buna kendileri de iman ve itikat ediyorlar.

AZİM KONSERVE FABRİKASI:
Ereğli’de kendisinden hürmet ve takdirle bahsedilecek milli bir müessese (Azim Konserve Fabrikası) vardır. Müftüzade İsmail Efendi’nin teşebbüs ve gayreti ile vücut bulan bu fabrikada Türk hanımları tarafından çok temiz ve itina ile yapılan her nevi  Ereğli mahsulü meyve ve sebzelerden yapılmış konserveler diğer fabrikalara rekabet edecek derecede ucuz satılmaktadır. Bu milli müessese Ereğli için iftihar edilecek kıymetli bir varlıktır.

***

ALAPLI NAHİYESİNDE YOL:
Alaplı, merbut bulunduğu Ereğli Kazasına sahilden motörlerle ve dahilden kamyonla yarım saatlik mesafededir. Fakat aslen arızalı ve dört saatlik bir mesafeyi bu kadar yakınlaştırmayı büyük çalışkanlık ve yorulmaz azimkar halkı temin etmişlerdir. Birkaç sene evvel motorsuz kayıklarla bir gün akşama kadar yelken kürekle Kazasına gidebilen Alaplılar, bugün ufacık limanında beş tane motora maliktir. Ve bunlarla her gün her saat bir saatte kaza merkezine gidip gelirler.

UN FABRİKASI AÇILDI:
Fennin kıymet ve kudretini takdir ederek Alaplı’da motorla müteharrik bir un fabrikası açmışlardır. Fakat Alaplılar bilhassa yola çok ehemmiyet veriyorlar.

DÖRT SAATTE EREĞLİ:
Dört saatte gidilebilen Ereğli’ye bugün yarım saatte gidilecek yol şose yapmışlardır.
Çok temiz ve çalışkan olan Alaplı halkı bütün köylerini birbirlerine ve Alaplı’ya muntazam köy yolları ve şoselerle bağlamışlardır. Bu yolları da kendilerine az gören Alaplılar kendi teşebbüs ve gayretleri ile Alaplı İskelesini Düzce ve Bolu’ya bir mahreç yapmak dolayısıyla memleketlerini iktisaden daha ziyade terakki ve inkişaf ettirmek için iskeleden Düzce’nin

ÇAYIRLI NAHİYESİNE kadar 14 saatlik mesafeyi insan kuvvet ve kudretinin pek fevkinde olan kadınlı erkekli büyük arzu ve hevesleri ile açmışlardır. Bu daiyemi ispat için beşiklerini ağaç dalına asarak yol yapmakta olan kadınları söylemek kafidir sanırım.

KADI MEZARI ve SULUDERE gibi en müşkül geçitleri açarak 14 saatlik mesafede 14 köprü ve menfez açarak ÇAYIRLI NAHİYESİ’ne kadar kadınlı erkekli yol yapan Alaplılılar, Düzce’den Çayırlı Nahiyesi’ne kadar beş altı saatlik ve yapılması kolay olan yolun yapılmasını vilayetleri vasıtası ile Bolu Vilayetinden birkaç defa temenni ve istirham ettiler. İşte bu sene Bolu Umum Vilayet Meclisi bu yol için bütçesine tahsisat koymuştur ki bu haberi alan Alaplılılar büyük bir bayram sevinci içinde çalkalanıyor.

MEKTEP VE MUALLİM:
Maarif ve mektep hususunda da Alaplı diğer nahiyelere ve hatta bazı kazalara tefevvuk etmekte 24 köyünün onun da bir veya iki muallimli 10 mektep bulunmaktadır. Alaplı köylerinde bu sene üç mektep daha yeniden açılmış ve yapılmış ve mektebi eski olan köyler yeni mektep yaptırmak için kazadan müsaade almışlardır. Cehalet birkaç sene içinde bu mıntakadan bütün bütün boğulacak. Buna Alaplılılar ahdetmişlerdir. Millet Mekteplerine devam, vilayetin her tarafından fazladır.
45 yaşından yukarı yüzden fazla kimse ŞEHADETNAME almışlardır. Alaplı münevverler ve çalışkanlar mıntakasıdır.

ECZANE AÇMAYI DÜŞÜNDÜLER:
Alaplılılar sıhhat ve hayatın da kıymetini pek iyi biliyorlar. Bir sıhhıye memuru ile iktifa edemeyecek her ne olursa olsun maaşını bizzat vermek üzere hükümetten bir doktor istemişler bir eczacı ve eczacıya bin lira yardım ederek bir ufak eczane açmağı bile tasavvur ve karar altına almışlardır. Bu hayırlı umumi hizmet ve fikirler cidden mucibi memnuniyet ve iftihardır.

MEKTEP YOL VE SIHHAT:
Her Alaplılının en büyük dert ve düşüncesi mektep yol ve sıhhattir. Bu yazdıklarımın mutlak bir hakikat olduğunu anlamak için ALAPLI’yı görmek ve bir Alaplılıyı dinlemek kafidir.

KAYNAK: 7 Mart 1931-Vakit Gazetesi



12.4.2016 16:42:49


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

MAZHAR PAŞA VE EREĞLİ’DE OSMANLI ÇİLEĞİ

  Yazar Sermed Muhtar Alus, 22 Mayıs 1946 tarihli Akşam Gazetesinde ÇİLEK başlığı altında şunları yazar: “Çilek hala ortalıkta kıt. Boğaziçi çilekleri, Frenk çilekleri (çilek rengi) tabirinin çıkışı. Karadeniz Ereğlisi çilekleri… Çileğe dair birkaç fıkra.. Tarihe göre ÇİLEK..”         “…Öteden beri, meyvaların kibarıdır. İstanbul’un Boğaziçi topraklarında yetişenler dünya yüzünde rastlananların en nefisi, en aliyyülâlâsıdır. Vaktiyle derlerdi ki;”         “Arnavutköyü’nünki elde bir deste güldür velakin Çengelköyü, Beylerbeyi, Anadoluhisarı tepelerinin, Kuruçeşme-Emirgan-İstinye-Büyükdere sırtlarının hatta Beşiktaş’taki Hacı Hüseyin bağı ile Ihlamur bayırlarınınkini de yabana atmayalım; berikilerden aşağı değildir.”         “Bunlara  OSMANLI ÇİLEĞİ  veya Yerli Çilek adı verilirdi. Açık pembe renkli, harikulade kokulu, orta kıtada gayet de lezizdirler. Mayıs’ın haftasın...

EREĞLİ’DE (16.YY) OSMANLI DÖNEMİ ESERLERİ

  Kenan Ziya Taş’ın “16.YY’DA BOLU SANCAĞI”nı konu edinen tez çalışmasının 184.sayfasında, 1500’LÜ YILLARDA EREĞLİ VE CİVARINDA BULUNAN BAZI TARİHİ ESERLERİ SIRALAR. 1-*Ereğli Cami-i Şerifi: Nefs-i Ereğli’dedir(içinde). Vakıfları arasında 1676 akça nakit para ile bir çok çiftlik ve tarla bulunmaktadır. (Kaynak: KK TD 547, v 208a-209b.) ORJİNAL BELGEDEKİ İFADE:  KK. TD. 547 v 208-209: Karye-i Ereğli''de Halil ve Yazıcı oğlu Durmuş''un tuttuğu çiftlik ve Kethüda İlyas''ın tuttuğu çiftlik vakfiyet üzere mutasarrıf ola gelmiş Ereğli Camii hatip ve imam olanlara meşruttur deyu mukayyettir defter-i atik-i haliya Hatip Osman ve İmam Mehmed olduğu. 2-*Kilise Camii: Bendereğli Nahiyesindedir. Müezzinine yevmi üç akça vazife verilmiştir. (Kaynak: KK TD 547, v 214a.) İlginç ve de önemli olan ise, Osmanlı Arşiv Belgelerindeki SULTAN SÜLEYMAN CAMİİ adı, günümüzde yaşamamaktadır. Bu Caminin, bugün bulunduğu yerdeki adı ÇELİKEL CAMİSİ olduğu belirtilmektedir.. Aslen Ereğli’miz...

KDZ EREĞLİ ŞEHİT VE GAZİLERİMİZ

  ŞEHİTLERİMİZ: Şehitlerimizin adı,rütbesi, şehit düştüğü yer ve tarihi, mezarının bulunduğu yer, ailesinin adresi aşağıdadır: *HÜSEYİN BIRAK -J.Er -Diyarbakır-Adıyaman-Şanlıurfa Yol kavşağı13/07/1993- Balı Köyü- * Halis ÇINAR-Komiser- Diyarbakır-Adıyaman-Şanlıurfa Yol kavşağı-13/07/1993- Kemer Mezarlığı- Gülüç * Asım ÇÖMETEN-P.Er- Kulp İlçesi-12/04/1994- Işıklı Köyü- Işıklı Köyü * Murat DEMİR-J.Uzm. Onbaşı- Bingöl İli Genç İlçesi-25/04/1994- Konuralp Şehitliği- Gülüç * Kudret ÖZCAN-Shh. Er.- Kars – Kağızman-14/07/1994- Şehir Mezarlığı-Kepez Mah. * Pürhan ÖZBAKIR-P.Er.- Şehir Mezarlığı-Akarca Mah. * Metin KÖKSAL-J.Astğm.- Tunceli-07/05/1996-Trabzon-Bağlık Mah. * Engin ÖZCAN-P.Er.- Hakkari ili Oltuca İlçesi Kızıltepe Mevkii-24/08/1996- Hacıosmanlar Köyü * Cafer HIRÇIN-P.Er- Eruh-Siirt-30/04/1997- Alacabük Köyü * Ömer İNCE-J.Er- Eruh-Siirt-30/04/1997- Armutcuk Belediye Mezarlığı-Kandilli * Kenan YILDIZHAN-J.Er- Şırnak – BeytüşşebapKontik Tepe-16/10/2000- Aydın Köyü Kabakoz Mahallesi ...