GİRİŞ NOTU:
Geçen haftaki yazımızda 15 Temmuz 1935 tarihli bir gazetede yer alan EREĞLİ tanıtım yazısını yayınlamıştık. Bu hafta da 17 Ağustos 1935 tarihli KURUN Gazetesinde yine EREĞLİ’yi tanıtan başka bir yazıyı paylaşalım:
EREĞLİ (Özel Aytarımızdan): Bundan üç sene evvel, buraya soğuk bir mevsimde uğramıştım. O zamandan beri Ereğli hayli değişmiş, bir derece daha güzelleşmiştir. Ereğli şehri öteden beri, Karadeniz kıyılarında ün almış bir limandır. Yalnız batı ve karayel rüzgarlarından çok zarar görmekte olduğundan her sene birkaç vapur karaya düşerek parçalanmaktadır.
YENİ AÇILAN YOLLAR:
İlçenin 121 köyü, iki kamunu ve 51.700 nüfusu vardır. İlçenin her tarafında yollar yapılmıştır. Ereğli’den Düzce’ye doğru KADI MEZARI’na kadar 44 buçuk km’lik bir yol yapılmıştır. Bu yol Alaplı Sulu dere’den geçmektedir. Devrek şosesinin 17. km’sinden Zonguldak’a ve gene o şosenin 24. km’sinden “BAŞ VEREN” kamun merkezinde ve pazar yeri olan KAPTAŞ’a on sekizerden 36 km yol yapılmıştır.
EREĞLİ-BALİ; KEŞKEK-KANDİLLİ
istikametinde 4 metre genişliğinde 20 km’lik bir şose açılmış, EREĞLİ-ALAPLI kısmının Gülüç Irmağına kadar olan yeri taşlanmış, diğerlerinin de taşları döşenmeğe başlanmıştır. Bunların menfez ve köprüleri de yapılmıştır. Yalnız GÜLÜÇ ve ALAPLI dereleri üzerinde büyük köprülere ihtiyaç vardır. Bayındırlık Bakanlığında Köprüler Mühendisi Bay Mithat, Gülüç Köprüsü için tetkikat yapmıştır.
KADINLAR BEŞİKLERLE SALINCAKLARLA YOL YAPTILAR:
Bu yollar bir ayda ikmal olunmuştur. Köylüler büyük bir zevk ve şevkle çalışmışlardır. Kadın erkek el ele vermişler, kadınlar beşikleriyle salıncaklarıyla gelip yol yapmışlardır. Bu kadar az zaman içinde 200.000 lira kıymetinde 102 km’lik tesviyei turabiye yapmışlardır. Bunlar hep köylülerin vesaitiyle vücude getirilmiştir. Bu hassa Ereğli köylülerine mahsus bir fazilettir.
LİMAN VE DEMİR FABRİKASI:
Liman ve demir fabrikası için henüz müsbet bir şey yoktur. Yalnız YÖNKRES ve KROP müesseseleri namına iki heyet gelmiş, tetkikat yapmışlardır. Bura halkı limanın ne zaman yapılacağını merak ediyorlar. Çünkü onlara yeniden hayat verecek olan bir şey varsa o da Ereğli Limanının bir an evvel inşa edilmesidir.
HUSUSİ MUHASEBE:
Hususi Muhasebe Memuru Ahmet ÖZCAN üç seneden beri burada ödev görmektedir. Kendisi çalışkan, düzenlik sever ve çekirdekten yetişmedir. Bu idarenin yıllık geliri 105 bin lira kadardır. Tahsilat nisbeti yüzde 97 derecesindedir. Bu paralar yollara, MEMLEKET HASTANESİ’ne ve Muallimlerin maaşlarına sarf olunmaktadır. Bu yıl vilayet merkezine de 57 bin lira gönderilmiştir. Hastaneye yılda 7700 liralık yardım yapılmaktadır.
ACENTE MUSTAFA:
Ereğli’de göze çarpan simalardan bir de ACENTE BAY MUSTAFA’dır. Buralarda onu sevmeyen kimse yoktur. İyiliği sever, fukaraya yardımdan zevk alır, kimsenin hatırını kırmaz, işten asla yılmaz, nazik ve kibar bir şahsiyettir. Kendisi Bursa’lıdır. Fakat işleri dolayısıyla 26 seneden beri buradadır. Onun iskele başındaki yazıhanesinde büyük bir asalet manzarası vardır. Her zaman onun sandalyeleri boş kalmaz, kendisini seven bir çok ahbapları onu akşam ve sabah ziyaret ederler. Doğruluğu ve çalışkanlığı yüzünden her şirket ona acentalık vermiştir. VANDERZE Kömür Müesesesinin acentası olduğu gibi Kandilli Kömür Şirketinin ve bu yakınlarda ÇAMLI OCAKLARINI işletmeğe başlayan ARAP OĞLU HAYRİ şirketinin ve bunlardan başka vapurculuk sosyetesinin de acentalıklarını yapmaktadır. Bay Mustafa buralarda itibar-sevgi ve servet kazanmış, memlekete çok hizmetler görmüş bir Türk evladıdır. (Ragıp Kemal Can Türk).
Bu haber Ereğli’de yeni yapılan CUMHURİYET PARKINDA çekilen bir fotoğrafla yayınlanmıştır. (Bu parkın 1935’ten önceki adının Garipler Mezarlığı olduğunu geçen haftaki yazımızda paylaşmıştık.).. Bu gazete haberinde yayınlanan fotoğrafta: İLÇEBAY (Kaymakam) MÜMTAZ ARKAN – eski İLBAY (Vali) İBRAHİM BOZKURT – ŞARBAY (şehirli) HAKKI ÇEVİK - Başveren Kamun Bayı (Nahiye Müdürü) FİKRET GÜNGÖR adları belirtilmiştir.
Kaynak: 17 Ağustos 1935-KURUN GAZETESİ
****
“HERAKLEA”DA MI YAŞIYORSUNUZ; YOKSA “EREĞLİ”DE Mİ? Başlıklı yazımıza yönelik olarak bazı tepkiler oldu..
NE YAZMIŞTIK PEKİ:
“Kastamonu ve Bolu Salnameleri”nden EREĞLİ ile ilgili 1869-1916 yılları arasına ait bilgilerin “derlenip toplandığı” ilgili kitabın kapağında; bir Fransız’a ait olduğu belirtilen ve (salname dönemine ait, bir çok Osmanlı haritası bulunmasına rağmen) EREĞLİ’yi HERAKLEE olarak belirten haritanın konulması ve kendini “Heraklea’a da yaşıyor” şeklinde belirtmesini de okuyucuların takdirine sunuyorum.
“Yeni çıkan ilgili kitapta 30-40 sayfa kadar yer tutan EREĞLİ MADEN-İ HÜMAYUNU sayfalarında maalesef UZUN MEHMET adlı bir Ereğlili yok. Kömürün keşfi ve Ereğlili kaşif yok. Bir Üniversite Hocamızın 2005 yılında yazmış olduğu bir makaleyi bu kitapta ‘paylaşarak’ “kömürün bulunuşu ile ilgili muhtelif rivayetler vardır” (sayfa-87) cümlesi ile o rivayetlere yönelik olarak ortaya koyduğumuz bir çok belgeyi de (yani Uzun Mehmet kişisini de) yok saymaya çalışıyorlar. Bu EREĞLİLİ-ZONGULDAKLI araştırmacıları ve onların kitaplarını, okuyucularının takdirine bırakıyorum.”
YAZIMIZA YÖNELİK TEPKİLERDEN BAZILARI:
Şu yorum Ereğli Nostalji Sevenler facebook sayfasında paylaşıldı:
“…geçenlerde sayfanın birinde sadun kardeşimin yazdığı kitap hakkında ileri geri bazı kelimeler okudum gerçekten çok üzüldüm, içimden küfür etmek geldi ama sevgili dostlarıma saygısızlık yapamadım”.. Bu yoruma, yeni bir yorum yapmak istemiyorum. Takdir okuyucularımızın. Ama bu yorumun 10-15 kişi tarafından “beğen”ildiğini de gördüm. O kişilerin acaba önlerine gelen bir mesajı, inceleyerek mi ya da incelemeden mi “beğen”diklerini bilmiyorum. Ama aynı facebook adresinde paylaşımları olan Taner Özbağ’a durumu iletince, ilgili paylaşımın kaldırıldığı bilgisini aldık. Sayın Taner Özbağ Hocamıza ve Mahmut Daşdelen Beye hassasiyetleri için teşekkür ederim.
HERAKLEİA TARİH DOĞA DERNEĞİ BAŞKANI:
“Sadun Duran: Herakleia olmasa Ereğli, İkonion olmasa Konya, Anchyra olmasa Ankara, Kaisareia olmasa Kayseri, Nikea olmasa İznik, Claudiopolis olmasa Bolu, Konstantinopolis olmasa İstanbul olmaz.. Bunu anlayamıyorlar... ZEKA BU KADAR. Yapacak bir şey yok” diye yazarak, bize son “saygısız” ifadesini kayıtlara geçirmiş oldu..
Ereğli Tarih Doğa Derneği Başkanı Gürdal Özçakır’ın da “Hepimiz Herakleia''lıyız .. Osmanlı bile son dönemine kadar bastığı paralara, kitaplara Kostantiniye yazıyor. Ucuz milliyetçi bunlar” şeklindeki ifadesinin de kayıtlara geçtiğini belirtelim..
Yakın zamanlarda “hepimiz Hırantız, “Je suis Charlie'' (Hepimiz Charlie''yiz)” vb ifadeleri kullananları, afişler taşıyanları görmüştük. Şimdi, “HEPİMİZ HERAKLEİA’LIYIZ” diyenleri de görmüş olduk. Acaba İstanbul’da “hepimiz Konstantiniye’liyiz” diyenler kalmış mıdır acaba, bilmiyorum!?.. E ma’lum, Konstantin de Herkül de “Roma-Bizans-Yunan” tarihinin değerleridir. Kanaatimizce, bir Bizanslının bir Yunanlının, “hepimiz Konstantiniyeliyiz, hepimiz Herakleia’lıyız demesi” kendi tarihlerini diri tutmaları adına anlaşılabilir ama Ereğli’de kendi varlıklarının Orhan Gazi dönemi sonrasında olduğunu bilen bir Türk ve Müslüman’ın “hepimiz Herakleia’lıyız” demesi
PAHALI BİR MİLLİYETÇİLİK MİDİR?..
Şimdi EREĞLİ TARİH DOĞA DERNEĞİ yönetimine şunu soracak olanların çıkacağını düşünüyorum: “Madem hepiniz Herakleia’lısınız, o zaman derneğinizin adı HERAKLEİA TARİH DOĞA DERNEĞİ” olarak değiştirilecek mi?..
Ereğli yerel gazetecilerinden bir arkadaşımız daha önce şu ifadeleri kaleme almıştı: “Karadeniz Ereğli''nin tarihi konusunda Herakleia Pontikecılar ile Osmanlıcılar kapıştı. Kim haklı kim haksız? Belgeler konuşuyor. Osmanlı arşivlerini açanlar ile Yunan Mitolojisi savaşı....”..
Şimdi o gazeteci arkadaşımız yukarıdaki ifadeleri de okumuş olsa, “ya demiştim bu Herakleia ve Osmanlı savaşı daha devam edeceğe benziyor” yorumunda bulunabilir diye endişe ederim.

Yorumlar
Yorum Gönder