Ana içeriğe atla

“EREĞLİ’YE ORHAN GAZİ HEYKELİ DİKİLMELİ” Mİ?

 

10 Kasım 2015 günü EREĞLİ FM’de moderatörlüğünü Ereğli Hakimiyet Gazetesi Sahibi Sayın Fikri Kapan’ın yaptığı “FİKRİ KAPANLA BURADA KONUŞALIM” programında Ereğli yerel tarihi üzerine konuştuk. Radyolarda tarih kültür konularında konuşmalar yapmanın reyting getirip-getirmediği konusunu hiç düşünmedim. Sayın Kapan’la yaklaşık 2 saat boyunca Ereğli’nin tarihi ve kültürü üzerine konuştuk. Güzel de oldu.

Programın esas konusu UZUN MEHMET idi. Ma’lumunuz olduğu üzere, Ereğlili kaşif Uzun Mehmet hakkında Türkiye çapındaki bir çok yayında olumsuz iddialar yazılmıştı-yayılmıştı. Öyle ki bu olumsuz yayınlarla; Zonguldak’ta - Ereğli’de “Uzun Mehmet’in sadece bir efsane kahramanı olduğuna ikna olan araştırmacılarımız” da olmuştu. Bu konuda hazırladığımız “UZUN MEHMET” adlı kitabımızdaki bilgilerin paylaşılması isteğiyle Zonguldak’ta yayın yapan PUSULA TV’de bir tartışma programına davet edilmiştik (7 Kasım 2015-Atilla Öksüz’le Artı Eksi). Bu program, üç saat kadar sürmüştü. Sonrasında bu tartışma programımız da sosyal medyada yer aldı. Bir paylaşımda bulunan şu ifadeler (keşke yazılmasaydı) bizi üzdü: “         Zonguldak Ereğli bölgesinde Uzun Mehmet yok desen, adamı keserler..” Üzüldük çünkü biz, insan kesmenin hayalini bile nefretle karşılarız. Bu ifade mecazi, biliyorum ama..

Sayın Kapan ile de yaklaşık bir saat kadar Uzun Mehmet hakkındaki olumsuz iddialara cevaplar vermeye çalıştık. Tespit ve temin ettiğimiz bilgi ve belgeleri paylaştık. Bu konuda daha fazla bilgi ve belgeyi önümüzdeki günlerde çıkacak olan UZUN MEHMET adlı kitap çalışmamızdan incelemeniz mümkün..

Neyse..  Sayın Kapan’la konuştuğumuz diğer konuya geçelim. ORHAN GAZİ VE BİR FETİH.  O konuşmamızda da belirttiğimiz üzere, Ereğli ve Alaplı civarında ve köylerimizde, 2. Osmanlı Padişahı SULTAN ORHAN’ın emeği var. Orhan Gazi döneminin bölgemizde izi ve eserleri var..

Arşiv belgelerine göre; Alaplı-Ortacı’da “Sultan Orhan’ın bina ve inşa ettiği” belirtilen ORHAN CAMİİ var.. Hüseyinli’de Sultan Orhan Köprü Vakfı var. Ereğli-Kaptaş’ta da bir Sultan Orhan Vakıf eseri var. Gülüç’te Sultan Orhan Vakfı köprüsü var..  O köprü hakkındaki bir belgede “Sultan Orhan Han hazretlerinin bina ve inşa eyledikleri köprünün vakfı” ifadeleri bulunmaktadır.Ereğli-Çayırlı’da da “Sultan Orhan’ın bina ve inşa ettiği” belirtilen bir Cami var. Yani bölgemizde, Sultan Orhan Vakıf eseri olarak belirtilen yollar köprüler camiler var. Yani bölgemizde SULTAN ORHAN’ın fazlaca emeği ve etkisi var. Ama bu emek ve etki “belgeleri ile” bugüne kadar aktarıl(a)madığı için, Ereğli tarihini sadece Heraklea Pontika tarihi ile belleklere kazı(tı)r olduk. Bu durumu da; ASLANLAR KENDİ TARİHLERİNİ YAZMADIKÇA, HİKAYELER HEP AVCILARIN YAZDIĞI GİBİ OLACAKTIR sözüyle bağlamıştık. Yani (Türk ve Müslüman) Ereğli aslanlarına, kendi tarihlerinin aktarılmasını daha doğru bulmuştuk.

 

Bu eserlerin en önemlisi de kilise dönemindeki adı Ayasofya olan, Ereğli’deki “ORHAN GAZİ CAMİİ” ki bu cami, düşüncemize göre Ereğli’nin Türk ve İslam topraklarına katılışının sembol eseri. Daha önce bu konudaki görüşlerimizi ve araştırmalarımızı çeşitli yayınlarla paylaşmıştık. Ereğli Hakimiyet’teki 14 Nisan 2015 ve 12 Mayıs 2015 tarihli yazılarımızdan bu konuda detaylı inceleme yapılabilir.

Ereğli’nin “coğrafi” olarak efsanevi bir sembolü olan HERKÜL’ün, bölge tarihimizdeki bu “efsanevi(k)” durumu önemi yadsınamaz. Bu efsane, “Türk tarihinin değil” Yunan tarihinin bir efsanesidir.

 

Yukarıda da değindiğimiz ve Osmanlı arşiv belgeleri ile sabit olan, bölgemizdeki Orhan Gazi dönemi eserlerini “uzman tarihçiler” tarafından gerekli araştırma ve çalışmalar yapması sağlanarak bu eserlerin tarihteki varlığını “tespit” et(tiril)mesi mümkündür. Bu tespiti; Ereğli’deki Fakülte de yapabilir, yerel tarih üstadları da yapabilir.

 İşte bu tespit sonrasında; bölgemizin Türk İslam toprağına dahil edilmesinde ORHAN GAZİ’nin imzası olduğu gerçeği ortaya çıkarsa, bizim Ereğli’de bir eksiğimiz de ortaya çıkacak diye düşünmekteyim.

Şimdi dikkatinizi “otomobillerin-otobüslerin arkalarındaki yazılara” çekmek istiyorum: “BABAM SAĞOLSUN” “DEDEMİN GÖLGESİ YETER” gibi sözler bunlardan sadece bir kaçı. Bu sözleri artırmak mümkün.. Bu sözler, bu milletin “vefa duygusundan” doğan-kaynaklanan sözlerdir. Yani bu millet “ahde vefayı çok iyi bilir”. Konuyu nereye mi getirmek  istiyorum:

 Demem (önerim) o ki, “radyoda Sayın Kapan’a da paylaştığım gibi EREĞLİ’DE BİR ORHAN GAZİ HEYKELİ DİKİLMELİDİR. HEM DE YAŞADIĞIMIZ COĞRAFYANIN BİR efsane SEMBOLÜ-FİGÜRÜ OLAN, “HERKÜL” HEYKELİNİN TAM KARŞISINA..

 

 (Günümüzde, yaşadığı kenti “EREĞLİ” olarak değil de (Türk İslam yerleşiminden 700 yıl önceki adıyla) “HERAKLEA” diye belirtenlerin, bu öneriyi beğenmeyeceğini biliyorum ama bu konuda en azından bir kamuoyu yoklaması yapılabilir diye düşünmekteyim.)

 Bu heykel dikimi önerimizin gerçekleşmediği takdirde; (1404’te) Ereğli’ye gelen ve bir gece misafirimiz olan Clavijo adlı İspanyol bir gezginin kitabına da giren ifadelerle “Ereğli para ile satın alındı” ve böylece Türk egemenliğine dahil oldu diyen (belgesiz) bilgilerin hükmü devam eder ve böylece EREĞLİ’nin tarihi ve bölgemizin bir çok yerindeki Orhan Gazi eserleri “öksüz ” ve “köksüz” kalmaya devam eder diye düşünmekteyiz.

Yaptığımız bu araştırmalar sonrası, bu heykel önerimizi paylaşmayı “tarihi-vicdani bir sorumluluk” olarak addettik ve paylaşmış olduk. Dikkate alınıp alınmaması, ilgili kişi ve kurumların takdirine aittir. E nasılsa, kişinin “yaptığının da yapmadığının da sorumluluğu” kişinin beraberinde gidecektir.!

 

Sevgili Dost! Sonuç olarak “EREĞLİ’YE ORHAN GAZİ HEYKELİ DİKİLMELİ” Mİ? Siz de bir düşünün olur mu!?

***

ÖĞRETMENLER GÜNÜ:
Atatürk’ün “Millet Mektepleri Başöğretmeni” olduğu “1928 yılı 24 Kasım günü” 1981 yılında “Öğretmenler Günü” olarak kabul edilmiştir. (
Yani bu yıl, kabul edilmesinden sonraki 34. yıl dönümü kutlanacaktır).

 

R.Ç- (Üretilen) Özel günlerin “özelliğine” “inan(a)mamış” biri olarak; Ülkemizin kalkınmasının ve güzel günler görmesinin temel taşı olan tüm öğretmenlerimizin (her gün) “özel önem atfedilmesi gereken kişiler olduğuna inanırım”. Bu vesileyle, kutsal bir görev îfâ eden tüm “ÖĞRETMEN”lerimizin bu özel günlerinin kut-lu ve mut-lu olmasını dilerim. -24.11.2015

***

“KUT: Türk devlet geleneğinde ülkeyi yönetme yetkisinin hükümdarlara, Tanrı tarafından verildiği inancına “kut” denir.” 

“MUT: Bütün özlemlerin eksiksiz ve sürekli olarak yerine gelmesinden duyulan kıvanç, kut, saadet.”



24.11.2015 15:50:45

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KDZ EREĞLİ ŞEHİT VE GAZİLERİMİZ

  ŞEHİTLERİMİZ: Şehitlerimizin adı,rütbesi, şehit düştüğü yer ve tarihi, mezarının bulunduğu yer, ailesinin adresi aşağıdadır: *HÜSEYİN BIRAK -J.Er -Diyarbakır-Adıyaman-Şanlıurfa Yol kavşağı13/07/1993- Balı Köyü- * Halis ÇINAR-Komiser- Diyarbakır-Adıyaman-Şanlıurfa Yol kavşağı-13/07/1993- Kemer Mezarlığı- Gülüç * Asım ÇÖMETEN-P.Er- Kulp İlçesi-12/04/1994- Işıklı Köyü- Işıklı Köyü * Murat DEMİR-J.Uzm. Onbaşı- Bingöl İli Genç İlçesi-25/04/1994- Konuralp Şehitliği- Gülüç * Kudret ÖZCAN-Shh. Er.- Kars – Kağızman-14/07/1994- Şehir Mezarlığı-Kepez Mah. * Pürhan ÖZBAKIR-P.Er.- Şehir Mezarlığı-Akarca Mah. * Metin KÖKSAL-J.Astğm.- Tunceli-07/05/1996-Trabzon-Bağlık Mah. * Engin ÖZCAN-P.Er.- Hakkari ili Oltuca İlçesi Kızıltepe Mevkii-24/08/1996- Hacıosmanlar Köyü * Cafer HIRÇIN-P.Er- Eruh-Siirt-30/04/1997- Alacabük Köyü * Ömer İNCE-J.Er- Eruh-Siirt-30/04/1997- Armutcuk Belediye Mezarlığı-Kandilli * Kenan YILDIZHAN-J.Er- Şırnak – BeytüşşebapKontik Tepe-16/10/2000- Aydın Köyü Kabakoz Mahallesi ...

İSTANBUL VE EREĞLİ’DE YEDİ TEPE

  İstanbul’da olduğu gibi Ereğli’de de yedi tepe olduğu belirtilir. İstanbul’daki tepelerin adı şunlardır: Topkapı Sarayı Tepesi - Çemberlitaş Tepesi - Beyazıt Tepesi - Fatih Tepesi -Yavuz Selim Tepesi - Edirne Kapı Tepesi - Koca Mustafa Paşa Tepesi… Ereğli’deki tepe adları şunlardır: Kuzeybatıda (Çeş)Keştepe (Keşif Tepesi) ve Maltepe, kuzeyde Kaletepe (Heraklea Tepesi), kuzeydoğuda Örencik ve Hacı Hasan Tepesi, doğuda Göztepe (Gözetleme Tepesi) ve Elma Tepe olmak üzere yedi tepeyle çevrilidir. Ereğli halkı dilinde bu tepelerin adı şu isimlerle zikredilir: Aktaş Tepe-Göz Tepe-Kale Tepe-Keş Tepe-Elma Tepe-Doruk Tepe-Gök Tepe.. *** Ereğli’de bulunduğu belirtilen bu yedi tepenin adeta İstanbul’u andırdığı belirtilir. Hatta kaynaklardaki ifadelere göre; Fatih Sultan Mehmet döneminde (İstanbul’un fethine hazırlık için) inşa edilen Rumeli Hisarı için, Ereğli kasabasından taş ve kireç sevk edilmiş olduğu da belirtilir.   Yazar İsmail Hakkı Uzunçarşılı’nın eserinde “İstanbul’a kereste...

OSMANOĞULLARI KURULUŞ VE EREĞLİ

  Ahmet Refik’in b u kitabında yazar, 14. asrın ilk yarısındaki Anadolu’daki durumu, Selçuk oğullarının ve Bizans İmparatorluğunun mücadelelerini anlatmaya çalışır. Kitabın 11. Sayfasında: “O tarihlerde İmparatorluğun Karadeniz tarafındaki hududu Sakarya’ya varıyordu. Oradan ötesini, Kastamonu taraflarını Candar oğulları – Sinop’u Pervane oğulları idare ediyorlardı. Amasra ile EREĞLİ, imparatorluk idaresinde idi. Fakat Bizans memurları ile askerleri oralara ancak Karadeniz’den gemi ile gidebilirlerdi. Karayolları kamilen Türklerin elinde idi. Bizans’ın serhat nöbetçileri Sakarya sahillerini beklerlerdi. Sahil boyunca kulelerle ahşap barakalar yapılmıştı. Bu durumla beraber, Türkler Bizans arazisine hücum için gene yol bulurlardı. Hatta imparator Mihael Paleologos bu felakete nihayet vermek için Anadolu’ya geçmiş, fakat Türklere karşı bir şeye muvaffak olamamıştı”. Yazar Ahmet Refik, aynı kitabının 67. Sayfasında Orhan Bey ile Kantakuzinos arasındaki ilişkilere değinilmiş. Şu ifa...