Ana içeriğe atla

SEMAVİ EYİCE İLE AYASOFYA ÜZERİNE

 Ereğli ve bölge tarihi üzerine bilgi alış verişinde bulunmak niyetiyle; 2013 yılında, arkadaşımız Recep Somuncu ile beraber, Prof Dr. Semavi EYİCE’yi İstanbul’daki evinde ziyaret etmiştik. Bu yazımızda Sayın Eyice ile yaptığımız röportajı paylaşabiliriz:.

*Saygıdeğer Hocam, memleketiniz Bartın-Amasra’daki bağınız nedir?

EYİCE: “Bir anımızı anlatayım. Bir gün Ereğli’den bir takayla Bartın’a yolculuk yapmıştım.” “Artık benim Amasra’da malım mülküm kalmadı. Dedemizin bir evi vardı Kum Mahallesinde. Benim amcaoğlu Denz. Alb. Celal Eyiceoğlu, o evi sattı ve ben buna üzülmüştüm. Herkes öldü, sülalemden bir ben kaldım. Hatta Amasra’da bana ait bir tarla vardı. Sonradan bir baktım ki, bir sürü hissedarım çıktı. Ve ben onların birçoğunu tanımıyordum bile. Ben de kızıp, o tarlaya hibe ettim. Bir de babamın Amasra’da evi vardı. Bir belediye başkanı çıktı, şehrin içinde olmadık bir yerde yeni bir cadde açıyoruz diye, babamızın yerinin yarısını istimlak ettiler.”

Üç sene evvel (2010) Amasra’da benim adıma bir parkta anıt dikmişler. O caddeye de benim adımı vermişler.

Artık Amasra’da Türk tarihine yönelik önemli veriler-bilgiler veren Osmanlı mezar taşlarını bile yok ettiler. Ve böylece birçok yer parsellendi. Bu durum tüm Anadolu’da yapıldı. İşte böylelikle, o yerlerde kimler yaşamış bilmenin imkanı yok.

* “Uzmanlık alanı” ile ilgili bir sorumuza..

EYİCE: “Türkiye’de benden başka diplomalı Bizans Sanatı Uzmanı yok” diye söze başlayıp “şimdi bir çok kişi ‘uzmanım’ diye çıktı” dedi.

Ardından: “Ben bu memlekette hiçbir şey olabileceğine inanmıyorum, memleketi masonlar yönetiyor, benim bir görevime de bu şekilde son verilmişti” dedi..

*İSTANBUL’DAKİ AYASOFYA NEDEN KAPALI şeklindeki sorumuza;

EYİCE: “Amerikalı bir uzman İstanbul’a geliyor. (Adını da verdi, ama yazıya hatalı geçirmeyelim diye belirtmedik).  Ayasofyayı ve Mozaikleri inceliyor. Ardından Ankara’ya dönüyor. Atatürk’ün meşhur sofrasında (birkaç Bakan da var iken) bulunuyor. Aynı sofradaki bir Bakan da Milli Eğitim Bakanı Saffet Arıkan’dır.

Konuşmalar esnasında Atatürk: “Yaa diyor, biz Ayasofya’yı camiden çıkarsak da müze yapsak ya” diyor. Hemen ertesi gün Bakan S. Arıkan, Atatürk’ün arzusu bu yönde deyip, hemen Vakıflara bir yazı yazıp, caminin boşaltılmasını-teslim edilmesini ve müzeye dönüştürüleceğini iletiyor.

DİNAMİT KOYUP PATLATALIM

EYİCE ilginç bilgiler de verdi:

“1.Dünya Savaşı sonrasında, mütareke yıllarında bir olay vardır. Bu olay iddia, bir iki yerde yazıldı ama pek fazla bilinmez. O yıllarda Müslüman halkta (belli bir grupta) bir galeyan vardır.

“Başımıza gelen bütün bu savaşların-musibetlerin sebebi, işte bu Ayasofya” deyip, “dinamit koyup binayı patlatalım” şeklindeki bu iddiayı, İngiliz İstihbaratı haber aldı. İngiliz askerleri korumaya girişmezler. Fakat o zaman İstanbul’da bir miktar İngiliz askeri vardır ve başlarında da bir subay vardır. İşte onlardan rica ediyorlar ve onlar koruyor Ayasofya’yı..”

EYİCE Hoca, Ayasofya tekrar açılmalı mı sorumuzu, yine batılı hocaların düşünceleri ile cevapladı: “Birkaç yabancı Profesör, bana, Ayasofya’nın ruhaniyetini kaybetmemesi için cami olarak görev yapması gerektiği şeklinde görüş iletti. Hatta bir tanesi (Şardi-?) bu düşüncesini de yazıya aktarmıştı. O yazıya göre, Ayasofya müze olarak değil de cami olarak görev yapmalıydı, çünkü hangi din mensubu olursa olsun orada Allah’a ibadet ediliyordu. Müze olduğunda ilahi ruhaniyetini kaybediyordu.

Yine Şivanfurt (Schweinfurt) –İstanbul’da benim hocamdı-onun asistanıydım- bana bu konudaki düşüncesini açık açık söyledi. “Ayasofya, Cami olarak  kalsaydı daha iyi olurdu” dedi. “Çünkü Cami olarak kalsaydı ruhaniyeti devam ediyordu, şimdi acayip çırılçıplak bir bina oldu, gözleri havada kubbeye bakan turistler geziyor şimdi içinde” dedi.

SEMAVİ EYİCE KİM: Aslen Bartın Amasralı olan ve 09.12.1922’de Kadıköy’de doğan Eyice, Bizans İmparatorluğu üzerine uzun yıllar çalışmış bir Bizantolog.. Sanat tarihçisi.. Bizans ve Osmanlı İmparatorluğu sanatı üzerine ciddi eserler veren bilim adamı.. “İstanbul aşığı” diye bilinir. O kadar çok araştırmaları ve kitapları var ki, onların da ayrıca bir kitabı yapılmış..




7.4.2015 10:47:32


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KDZ EREĞLİ ŞEHİT VE GAZİLERİMİZ

  ŞEHİTLERİMİZ: Şehitlerimizin adı,rütbesi, şehit düştüğü yer ve tarihi, mezarının bulunduğu yer, ailesinin adresi aşağıdadır: *HÜSEYİN BIRAK -J.Er -Diyarbakır-Adıyaman-Şanlıurfa Yol kavşağı13/07/1993- Balı Köyü- * Halis ÇINAR-Komiser- Diyarbakır-Adıyaman-Şanlıurfa Yol kavşağı-13/07/1993- Kemer Mezarlığı- Gülüç * Asım ÇÖMETEN-P.Er- Kulp İlçesi-12/04/1994- Işıklı Köyü- Işıklı Köyü * Murat DEMİR-J.Uzm. Onbaşı- Bingöl İli Genç İlçesi-25/04/1994- Konuralp Şehitliği- Gülüç * Kudret ÖZCAN-Shh. Er.- Kars – Kağızman-14/07/1994- Şehir Mezarlığı-Kepez Mah. * Pürhan ÖZBAKIR-P.Er.- Şehir Mezarlığı-Akarca Mah. * Metin KÖKSAL-J.Astğm.- Tunceli-07/05/1996-Trabzon-Bağlık Mah. * Engin ÖZCAN-P.Er.- Hakkari ili Oltuca İlçesi Kızıltepe Mevkii-24/08/1996- Hacıosmanlar Köyü * Cafer HIRÇIN-P.Er- Eruh-Siirt-30/04/1997- Alacabük Köyü * Ömer İNCE-J.Er- Eruh-Siirt-30/04/1997- Armutcuk Belediye Mezarlığı-Kandilli * Kenan YILDIZHAN-J.Er- Şırnak – BeytüşşebapKontik Tepe-16/10/2000- Aydın Köyü Kabakoz Mahallesi ...

İSTANBUL VE EREĞLİ’DE YEDİ TEPE

  İstanbul’da olduğu gibi Ereğli’de de yedi tepe olduğu belirtilir. İstanbul’daki tepelerin adı şunlardır: Topkapı Sarayı Tepesi - Çemberlitaş Tepesi - Beyazıt Tepesi - Fatih Tepesi -Yavuz Selim Tepesi - Edirne Kapı Tepesi - Koca Mustafa Paşa Tepesi… Ereğli’deki tepe adları şunlardır: Kuzeybatıda (Çeş)Keştepe (Keşif Tepesi) ve Maltepe, kuzeyde Kaletepe (Heraklea Tepesi), kuzeydoğuda Örencik ve Hacı Hasan Tepesi, doğuda Göztepe (Gözetleme Tepesi) ve Elma Tepe olmak üzere yedi tepeyle çevrilidir. Ereğli halkı dilinde bu tepelerin adı şu isimlerle zikredilir: Aktaş Tepe-Göz Tepe-Kale Tepe-Keş Tepe-Elma Tepe-Doruk Tepe-Gök Tepe.. *** Ereğli’de bulunduğu belirtilen bu yedi tepenin adeta İstanbul’u andırdığı belirtilir. Hatta kaynaklardaki ifadelere göre; Fatih Sultan Mehmet döneminde (İstanbul’un fethine hazırlık için) inşa edilen Rumeli Hisarı için, Ereğli kasabasından taş ve kireç sevk edilmiş olduğu da belirtilir.   Yazar İsmail Hakkı Uzunçarşılı’nın eserinde “İstanbul’a kereste...

OSMANOĞULLARI KURULUŞ VE EREĞLİ

  Ahmet Refik’in b u kitabında yazar, 14. asrın ilk yarısındaki Anadolu’daki durumu, Selçuk oğullarının ve Bizans İmparatorluğunun mücadelelerini anlatmaya çalışır. Kitabın 11. Sayfasında: “O tarihlerde İmparatorluğun Karadeniz tarafındaki hududu Sakarya’ya varıyordu. Oradan ötesini, Kastamonu taraflarını Candar oğulları – Sinop’u Pervane oğulları idare ediyorlardı. Amasra ile EREĞLİ, imparatorluk idaresinde idi. Fakat Bizans memurları ile askerleri oralara ancak Karadeniz’den gemi ile gidebilirlerdi. Karayolları kamilen Türklerin elinde idi. Bizans’ın serhat nöbetçileri Sakarya sahillerini beklerlerdi. Sahil boyunca kulelerle ahşap barakalar yapılmıştı. Bu durumla beraber, Türkler Bizans arazisine hücum için gene yol bulurlardı. Hatta imparator Mihael Paleologos bu felakete nihayet vermek için Anadolu’ya geçmiş, fakat Türklere karşı bir şeye muvaffak olamamıştı”. Yazar Ahmet Refik, aynı kitabının 67. Sayfasında Orhan Bey ile Kantakuzinos arasındaki ilişkilere değinilmiş. Şu ifa...