Ana içeriğe atla

“SEYYİD NASRULLAH EFENDİ CAMİİ”

 EREĞLİ’YE YAPILACAK OLAN CAMİNİN ADI

“SEYYİD NASRULLAH EFENDİ CAMİİ” OLMALI

Ereğli’de uzun süre tartışılan bir konuydu yeni cami inşası. Kimisi yeni bir camiye ihtiyaç ve gerek yok dedi, kimi mevcut inşaat yerini doğru bulmadı.

Bu yazıda bizim konumuz yeni caminin adı.

2014’te Süleymanlar Mahallesinde yeni bir cami inşaatına başlandı. Bu caminin adı da Seyyit Nasrullah Efendi olarak belirlendi.


Fakat bizim bir önerimiz var. Osmanlı tarihi boyunca Ereğli’de SULTAN SÜLEYMAN ve SULTAN ORHAN Camileri bulunmaktadır. Sultan Orhan Camii, bugün Orhan Gazi Camii olarak bilinmektedir. Bu cami zaten Ereğli’nin en tarihi eseridir. (Roma dönemindeki adı Ayasofya Kilisesidir.)


Peki Ereğli’deki Sultan Süleyman Camii ne oldu… Maalesef bu cami adını Ereğlililer bilmiyor. Hatta böyle bir camimizin olmadığı bile iddia ediliyor.

Bu konudaki yazımızın incelenmesini öneririz: http://www.ereglihakimiyet.com/yazarlar.asp?id=1755

Şu ifadeler Yazar Osman SÜMER’in (TTOK BELLETENİ-Aralık 1950): “SÜLEYMAN CAMİİ: Yukarı Camii; bir adı da Süleyman Camiidir. Kiliseden müdevver olup, halen çok harap vaziyettedir. Tahminen AYASOFYA ile hem zamandır. Camiliğini gösteren sadece mihrabı ile harap minaresi ve ahşap son cemaat kısmıdır. Duvarların sıvaları tamamen dökülmüş olduğundan, altından kiliselik zamanına ait renkli tasvirler ve AZİZ RESİMLERİ MEYDANA ÇIKMIŞTIR”.

Bu camii, 1950’li yıllarda harabe bir haldeydi. Sultan Orhan Camii gibi Kiliseden dönüştürülmüş ve tarihi Osmanlı dönemi öncesine dayanmaktadır.


İşte bu camide, (1950’lerde harabe halinde iken), ilçenin varlıklı ailelerinden olan Mehmet Çelikel tarafından büyük bir tadilat yapılmıştır. Fakat bu tadilat sonrasında olsa gerek, caminin adı Çelikel Camisi olarak günümüze kadar gelmiştir.

Günümüzde Ereğli’de Sultan Süleyman adı da Camii de yaşamamaktadır. Bilinmelidir ki Ereğli’nin fethi döneminden bu yana iki mahalle adı önemlidir. Biri Sultan Orhan Mahallesi diğeri Sultan Süleyman Mahallesi. Bunların günümüzdeki bozulan karşılıkları ORHANLAR ve SÜLEYMANLAR olmuştur.

Neyse..

Demek istediğimiz o ki, Süleymanlar Mahallesinde inşaatı devam eden caminin adının SULTAN SÜLEYMAN CAMİİ olarak verilmesidir. Ki bu tarihi bilgilerimizin de bu şekilde yok olmaktan kurtulması sağlanabilir.

Yine terminal alanında yeni yapılacak olan caminin de adı; Ereğli’nin Türk İslam toprağı olmasında katkısı olan ve bu katkıları Cihannüma gibi tarihi eserlerde bahsedilen Seyyid Nasrullah Efendi Camii olarak verilirse, tarihi değerlerimize kadirşinaslık örneği verilmiş olabilir. Kaldı ki bu zatın halk tabirindeki diğer karşılığı Hacı Baba’dır. Ereğli’de arşiv belgeleri ile sabittir ki Hacı Baba Tekkesi ve Hacı Baba Türbesi bulunmaktadır.

Sözün kısası: Süleymanlar Mahallesindeki yeni inşa edilen caminin adının SULTAN SÜLEYMAN CAMİİ, terminal alanına yapılacak olan caminin adının da SEYYİD NASRULLAH EFENDİ CAMİİ olarak verilmesi, tarihi değerlerimize vefanın bir gereği olsa gerektir.

14.yy’da Ereğli’nin Türk İslam kenti olmasında katkısı olduğu belirtilen kolonizatör dervişlerden biri olan Seyyid Nasrullah Efendi hakkında detaylı bilgi almak için bakınız: http://www.ereglihakimiyet.com/yazarlar.asp?id=1611

Bu konudaki düşüncelerimizin, yetkililer tarafından değerlendirilmesi yerinde olacaktır.


GERÇEK EREĞLİ: TEMEL ATILDI --Kdz.Ereğli’de, Süleymanlar Mahallesi Cami Yaptırma ve Yaşatma Derneği tarafından proje ve hazırlık

çalışmaları tamamlanan ve Doktorlar Sitesi’ndeki bir arazi üzerinde yapılacak Seyyit Nasrullah (Hacı Baba) Camisi’nin temeli 2011 yılından bu yana süren davanın lehte sonuçlanması sonucu düzenlenen törenle atıldı.

Zonguldak Valisi Ali Kaban, Ak Parti Zonguldak Milletvekili Prof. Dr. Ercan Candan, Ereğli Kaymakamı İbrahim Çay, Ereğli Belediye Başkanı Hüseyin Uysal, Ereğli Müftüsü Recai Albayrak, Erdemir eski genel Müdürü Kerim Dervişoğlu ve çok sayıda vatandaşın katıldığı törende Kuranı Kerim tilaveti ardından dernek başkanı Ahmet Meriçli, temel atma sürecine kadar caminin yapılması için sürdürülen çalışmaları anlattı.

“BİZLERE DESTEK OLDULAR”--Çalışmalara 2011 yılında başlamalarına rağmen imar ve ruhsat konusunda sıkıntılar yaşandığını ve İdare Mahkemesi’nde devam eden davanın Mart 2014’te tamamlandığını dile getirerek, “Bu tarihten sonra zaten hazır olan planımız çerçevesinde hazırlıklarımızı tamamladık ve bu gün temelimizi atıyoruz. Gerek mahkeme sürecinde gerekse sonrasında bir çok iş adamımız maddi ve manevi katkılarıyla bizlere destek oldu. Onlara ve özellikle bürokratik işlemleri aşmamızda verdikleri katkılardan dolayı Kaymakamımıza ve Sayın Valimize teşekkür ediyorum” dedi.

Meriçli, caminin 2,5 milyon liraya mal olacağını sözlerine ekledi.


İLK HARÇ DÖKÜLDÜ-Meriçli’nin konuşması ardından, projenin mimarı Haluk Okur caminin planı, bölümleri ve işlevleri hakkında bilgi vererek, “Caminin sadece bir ibadethane olmayacağını, ek bölümleriyle bir külliye olacağını ve Selçuklu mimarisinin özelliklerini yansıtacağını” söyledi. Ereğli Müftüsü Recai Albayrak’ın yaptığı konuşma ve duanın ardından kurban kesildi ve protokolün katılımıyla caminin temellerine ilk harç döküldü. GERÇEK EREĞLİ 


21 Nisan 2014

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KDZ EREĞLİ ŞEHİT VE GAZİLERİMİZ

  ŞEHİTLERİMİZ: Şehitlerimizin adı,rütbesi, şehit düştüğü yer ve tarihi, mezarının bulunduğu yer, ailesinin adresi aşağıdadır: *HÜSEYİN BIRAK -J.Er -Diyarbakır-Adıyaman-Şanlıurfa Yol kavşağı13/07/1993- Balı Köyü- * Halis ÇINAR-Komiser- Diyarbakır-Adıyaman-Şanlıurfa Yol kavşağı-13/07/1993- Kemer Mezarlığı- Gülüç * Asım ÇÖMETEN-P.Er- Kulp İlçesi-12/04/1994- Işıklı Köyü- Işıklı Köyü * Murat DEMİR-J.Uzm. Onbaşı- Bingöl İli Genç İlçesi-25/04/1994- Konuralp Şehitliği- Gülüç * Kudret ÖZCAN-Shh. Er.- Kars – Kağızman-14/07/1994- Şehir Mezarlığı-Kepez Mah. * Pürhan ÖZBAKIR-P.Er.- Şehir Mezarlığı-Akarca Mah. * Metin KÖKSAL-J.Astğm.- Tunceli-07/05/1996-Trabzon-Bağlık Mah. * Engin ÖZCAN-P.Er.- Hakkari ili Oltuca İlçesi Kızıltepe Mevkii-24/08/1996- Hacıosmanlar Köyü * Cafer HIRÇIN-P.Er- Eruh-Siirt-30/04/1997- Alacabük Köyü * Ömer İNCE-J.Er- Eruh-Siirt-30/04/1997- Armutcuk Belediye Mezarlığı-Kandilli * Kenan YILDIZHAN-J.Er- Şırnak – BeytüşşebapKontik Tepe-16/10/2000- Aydın Köyü Kabakoz Mahallesi ...

İSTANBUL VE EREĞLİ’DE YEDİ TEPE

  İstanbul’da olduğu gibi Ereğli’de de yedi tepe olduğu belirtilir. İstanbul’daki tepelerin adı şunlardır: Topkapı Sarayı Tepesi - Çemberlitaş Tepesi - Beyazıt Tepesi - Fatih Tepesi -Yavuz Selim Tepesi - Edirne Kapı Tepesi - Koca Mustafa Paşa Tepesi… Ereğli’deki tepe adları şunlardır: Kuzeybatıda (Çeş)Keştepe (Keşif Tepesi) ve Maltepe, kuzeyde Kaletepe (Heraklea Tepesi), kuzeydoğuda Örencik ve Hacı Hasan Tepesi, doğuda Göztepe (Gözetleme Tepesi) ve Elma Tepe olmak üzere yedi tepeyle çevrilidir. Ereğli halkı dilinde bu tepelerin adı şu isimlerle zikredilir: Aktaş Tepe-Göz Tepe-Kale Tepe-Keş Tepe-Elma Tepe-Doruk Tepe-Gök Tepe.. *** Ereğli’de bulunduğu belirtilen bu yedi tepenin adeta İstanbul’u andırdığı belirtilir. Hatta kaynaklardaki ifadelere göre; Fatih Sultan Mehmet döneminde (İstanbul’un fethine hazırlık için) inşa edilen Rumeli Hisarı için, Ereğli kasabasından taş ve kireç sevk edilmiş olduğu da belirtilir.   Yazar İsmail Hakkı Uzunçarşılı’nın eserinde “İstanbul’a kereste...

OSMANOĞULLARI KURULUŞ VE EREĞLİ

  Ahmet Refik’in b u kitabında yazar, 14. asrın ilk yarısındaki Anadolu’daki durumu, Selçuk oğullarının ve Bizans İmparatorluğunun mücadelelerini anlatmaya çalışır. Kitabın 11. Sayfasında: “O tarihlerde İmparatorluğun Karadeniz tarafındaki hududu Sakarya’ya varıyordu. Oradan ötesini, Kastamonu taraflarını Candar oğulları – Sinop’u Pervane oğulları idare ediyorlardı. Amasra ile EREĞLİ, imparatorluk idaresinde idi. Fakat Bizans memurları ile askerleri oralara ancak Karadeniz’den gemi ile gidebilirlerdi. Karayolları kamilen Türklerin elinde idi. Bizans’ın serhat nöbetçileri Sakarya sahillerini beklerlerdi. Sahil boyunca kulelerle ahşap barakalar yapılmıştı. Bu durumla beraber, Türkler Bizans arazisine hücum için gene yol bulurlardı. Hatta imparator Mihael Paleologos bu felakete nihayet vermek için Anadolu’ya geçmiş, fakat Türklere karşı bir şeye muvaffak olamamıştı”. Yazar Ahmet Refik, aynı kitabının 67. Sayfasında Orhan Bey ile Kantakuzinos arasındaki ilişkilere değinilmiş. Şu ifa...