Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Eylül, 2015 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

İSTANBUL VE EREĞLİ’DE YEDİ TEPE

  İstanbul’da olduğu gibi Ereğli’de de yedi tepe olduğu belirtilir. İstanbul’daki tepelerin adı şunlardır: Topkapı Sarayı Tepesi - Çemberlitaş Tepesi - Beyazıt Tepesi - Fatih Tepesi -Yavuz Selim Tepesi - Edirne Kapı Tepesi - Koca Mustafa Paşa Tepesi… Ereğli’deki tepe adları şunlardır: Kuzeybatıda (Çeş)Keştepe (Keşif Tepesi) ve Maltepe, kuzeyde Kaletepe (Heraklea Tepesi), kuzeydoğuda Örencik ve Hacı Hasan Tepesi, doğuda Göztepe (Gözetleme Tepesi) ve Elma Tepe olmak üzere yedi tepeyle çevrilidir. Ereğli halkı dilinde bu tepelerin adı şu isimlerle zikredilir: Aktaş Tepe-Göz Tepe-Kale Tepe-Keş Tepe-Elma Tepe-Doruk Tepe-Gök Tepe.. *** Ereğli’de bulunduğu belirtilen bu yedi tepenin adeta İstanbul’u andırdığı belirtilir. Hatta kaynaklardaki ifadelere göre; Fatih Sultan Mehmet döneminde (İstanbul’un fethine hazırlık için) inşa edilen Rumeli Hisarı için, Ereğli kasabasından taş ve kireç sevk edilmiş olduğu da belirtilir.   Yazar İsmail Hakkı Uzunçarşılı’nın eserinde “İstanbul’a kereste...

“SULTAN ORHAN’DA BAYRAM SABAHI”

  Şair Yahya Kemal Beyatlı’nın SÜLEYMANİYE’DE BAYRAM SABAHI adlı şiirini bilirsiniz. Bir bölümünü hatırlayalım: Ulu mâbed! Seni ancak bu sabah anlıyorum; Ben de bir vârisin olmakla bugün mağrûrum; Bir zaman hendeseden âbide zannettimdi; Kubben altında bu cumhûra bakarken şimdi, Senelerden beri rüyâda görüp özlediğim Cedlerin mağfiret iklîmine girmiş gibiyim. Dili bir, gönlü bir, îmânî bir insan yığını Görüyor varlığının bir yere toplandığını; Büyük Allah`ı anarken bir ağızdan herkes Nice bin dalgalı Tekbîr oluyor tek bir ses; Yükselen bir nakaratın büyüyen velvelesi, Nice tuğlarla karışmış nice bin at yelesi! … Ulu mâbedde karıştım vatanın birliğine. Çok şükür Allaha, gördüm, bu saatlerde yine Yaşayanlarla beraber bulunan ervâhı. Doludur gönlüm ışıklarla bu bayram sabahı. Anadolu’nun Türkleşmesi ve İslamlaşması yolunda olağanüstü çabalarını gördüğümüz ORHAN GAZİ’nin de niyeti, “Anadolu gök kubbesi altında hoş bir sâdâ bırakmaktı”. Daha önceki yazılarımızda da belirttiğimiz gibi Sul...

AKINCI “DELİLER” VE “PINARCIK”

  Önceki yıllarda basına yansıdığı üzere; Ereğli’nin Deliler Köyü, köy adından rahatsız olup, köyün adını değiştirdiler. Pınarcık yaptılar. “DELİ” kelime anlamı olarak; “delidolu – gözü kara – cesur – yiğit” anlamlarını ihtiva eder. “Deliler” adının, Osmanlı İmparatorluğunda, öncü-akıncı olarak savaşlarda en önde bulunan “deli” denilen insanlardan gelmiş olduğu da dillendirilmektedir. 15-18 yaşlarındaki genç insana, günümüzde “delikanlı” denilince “heyecan” duyuluyor ama köyün adına “deliler” denildiğinde bu heyecanın günümüzde duyulmadığını görmekteyiz. Oysa ki bu adın ilk koyucuları-kullanıcıları, bu addan büyük bir heyecan duymuş olmalıdırlar. Köylerimize kazandırılan adlar önemlidir. Sahip çıkılmalıdır. Geçmişte verilen değer, geleceğe de taşınmalıdır. Eğer bu adlar değiştirilecekse bile, geçmişten daha güçlü ve güzel bir ad bulunmalıdır diye düşünmekteyiz.  “Deliler”  Osmanlı’daki “ Akıncılar ”ın bir benzeri gruptur. Bu “deliler” hudutlarda ve hududa yakın yerlerde b...

“ERDEMİR’DE SUAT BAŞOL İZİ”

  ERDEMİR NE ZAMAN KURULDU: 28 Şubat 1960 tarihinde kabul edilen bir yasayla “Ereğli Demir ve Çelik Fabrikaları T.A.Ş.” adlı altında bir anonim şirket kurulması için Bakanlar Kurulu’na yetki verilmiş, 11 Mayıs 1960’ta şirketin kurulması resmen tescil edilmiştir. Haziran 1961’de ilk harfiyat çalışmaları başlatılmış, 42 ayda tamamlanan inşaat ve montaj aşama¬larının ardından, tesisler, 15 Mayıs 1965’te işletmeye alınmıştır. 15 Mayıs 1965’te üretime başlayan ERDEMİR, bugün ulaştığı 3 milyon 500 bin/ton düzeyinde ham çelik üretim kapasitesi ile halen Türkiye’nin en büyük demir çelik kuruluşunu ve tek entegre yassı çelik üreticisidir. Uluslararası kalite standartlarında levha, sı¬cak ve soğuk haddelenmiş sac ile kalay, krom ve çinko kaplamalı sac üretmektedir. ERDEMİR Türkiye’nin en büyük demir çelik kuruluşu ve tek entegre yassı çelik üreticisi olarak, ülkenin yassı çelik ihtiyacının önemli bir bölümünü karşılamaktadır. SANAYİ BAKANI: -“Bakan olmamın üzerinden bir hafta ya geçmiş ya ge...

ZONGULDAK MİLLETVEKİLİ ALİ SUAT BAŞOL

  21 Şubat 1909 (H.1325)’da Zonguldak’ın Ereğli İlçesi, Ormanlı Beldesi Başören (Başveren) Köyünde doğdu. Babası Paşazade Eyüp Sabri Efendi, annesi, Ayşe Nesibe hanımdır. 1931’de Tevfik-Meryem kızı Fatma Zehra (1911) hanımla evlendi. Neşe Semra (1933) ve Fatma Nesibe Pınar (1944)’ın babasıdır. 1930 yılında İstanbul Öğretmen Okulundan mezun oldu. 1958-1959 yılında İstanbul Hukuk Fakültesine devam etti. Sicilinde az Fransızca bildiği yazılıdır. 1 Eylül 1930’da öğretmenliğe başladı. Karadeniz Ereğlisi’nde Süleymanlar ve Samanlar Köylerinde birer yıl, yeniden Süleymanlar’da bir yıl, Abdi Okulunda bir yıl başöğretmenlik, Zonguldak Mitatpaşa Okulunda iki yıl olmak üzere, toplam altı yıl öğretmenlik yaptıktan sonra, 11 Ocak 1937’de, istifa ederek meslekten ayrıldı. 1 Eylül 1933’te İstanbul 1. Muharebe Alayında kıta hizmetine, 1 Kasım 1933’te Halıcıoğlu Yedek Subay Okuluna girerek, 23 Mayıs 1934’te yedek asteğmen olarak çıktı. İstanbul 1. Muharebe Alayında son kıta hizmetini tamamlayarak t...